Sevginar Sali

Top yere vurmadan zıplamaz!

İşlerin kötü gittiği zamanlarda, bu gidişat durdurulamadıkça imdada “Her şerde bir hayır vardır” cümlesinden önce “Top yere vurmadan zıplamaz…” yetişir…
Silivri'de siyaset yerel seçimlerden sonra bir türlü belini doğrultamadı… Kaybeden şaşkın, kazananın ondan geri kalan tarafı yok.
Bir de tabi ilçe kongrelerinin sebep olduğu gerilim var…
Daha doğru düzgün bir İl Başkanı ilçe başkan ya da teşkilatına ne hesap sordu ne de başarısından dolayı tebrik eden çıktı!
MHP istisnasını saymazsak! MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli ayrıca MYK toplantısında Silivri Belediyesinin adayları tarafından kazanılmasını Fatih'in, İstanbul fethine Silivri'den başlaması ile örneklendirerek, Volkan Yılmaz'ı seçim başarısından dolayı gerektiği şekilde onurlandırmış.
İBB ile Silivri sonuçları arasındaki 180 derecelik fark kazanan ile kaybedeni göbekten birbirine düğümledi bıraktı! Silivri yerel seçim sonuçları itibariyle çok netice ile karşılaşmıştır da bu kadar enteresanının ilk kez tecrübe etti sanıyorum… Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan (seçim öncesi, ittifak adaylıklarından) belli olmuştu aslında ama kimsenin beklemediği şeyler oldubitti ve şimdi neticelerini hazmetmenin zaman alması doğal…
Tabi ki her seçimin kendine has özel koşulları var göz önünde bulundurulması gereken… Bir kişi ve olay hakkında sağlıklı bir değerlendirmede bulunmak ancak sahip olduğu özel koşulları göz önünde bulundurarak mümkün.
Bu aralar siyasetten millet ümidini tümden mi kesti diye endişeye kapılmıyor değilim… Vatandaş nasıl bu durumda olmasın ömrünü bu uğurda verenler havlu atmaya ramak kalmış, İl ve Genel merkezden gelecek yeni dönem sinyallerini son bir ümit dört gözle beklerken…
Gündem değerlendirmeleri siyaset ile ilgili üç beş ruhsuz cümleden öteye geçmezken çoğunluğun gözü, kulağı “Volkan Yılmaz nasıl gidiyor?” da…
Çok zor bir dönem ve karmaşık koşullarda göreve geldiğini kabul etmek gerek.
Volkan Yılmaz alıştığımız belediye başkanlarından farklı bir anlayış ile Silivri'yi yöneteceğini hissettirdi. Ya onu kendimize benzetecektik, ya da o Silivri'ye imzasını atacaktı? Pek başkalarının güdümü ve etkisinde kendi düşüncelerinden taviz verecek bir yapısı olmadığını anladık sanıyorum. Piyasa şarkısı yapmayan sanatçılar gibi içinden geleni okuyor...
Garip bir biçimde girdiği her ortamda olduğu gibi kalarak kendini kabul ettiriyor... Siyasetçilere yıllardır akıl almayan şeyler yakıştırma konusunda yarışan ‘elalem' bile bu arkadaşa toz kondurmuyor!
“Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal…”ı her fırsatta, ustalıkla anlatacak performanslar ile ortaya koymasını da kayda geçelim...

***
Son gelişmelere bakıyorum da siyaset artık ideolojiler değil liderlerin hükmünde, etkileri oranı ile gücünde yol alıyor…
Aday olmak için bir partiye ihtiyaç olmasının dışında halkın iradesini yönetme yolu öncü isimlerin çevresinde şekil buluyor, iktidar oluyor…

KISSADAN HİSSE
Usta bir samuray ömrünün son demlerine geldiğini hissedince Cennet ve Cehennem'i çok merak etmeye başlar ve kendini bunu araştırmaya adamaya karar verir. Bu konuda bilgi almak için kendisine ıssız bir dağda bulunan tapınakta dua ederek yaşamını sürdüren rahip işaret edilir. Samuray zorlu bir yolculuğun ardından rahibe ulaşır...
Samuray geldiğini fark etmesine karşın duasını kesmeyen rahibin etrafında bir süre bekledikten sonra sinirli sinirli dolaşmaya başlar. Rahip “Neden duamı bozuyorsun?” diye sorunca bir hışımla çeker kılıcını ve rahibin başını gövdesinden ayırmak üzere elini havaya kaldırır… Rahip bunun üzerine “Şimdi Cehennemdesin” der. Samuray duyduklarının verdiği şaşkınlıkla havaya kalkan elini indirir… Rahibin ağzından bunun üzerine “Şimdi de Cennetesin” sözleri dökülür…
İkisi de yaşadığımız her an içimizde!

YORUM YAP