Sİlİvrİ CHP'de hala çok büyük bir heyecanla adeta kıran kırana (özellikle Özcan Işıklar, Selami Değirmenci ve Bora Balcıoğlu arasında) devam eden Belediye Başkan Adaylığı yarışı AK Parti'de resmen daha başlamadan bitti. Çok değil, daha birkaç hafta öncesine kadar aday yapılacağına ben dâhil kimsenin ihtimal dahi vermediği 2004-2009 yılları arasında görev yapan eski Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan şimdi parti içi rakiplerinin hemen hemen hepsini geride bırakmış görünüyor… Silivri'de hangi siyasi görüşten insanla konuşursanız konuşun AK Parti'den aday yapılma ihtimali en yüksek görülen ismin Hüseyin Turan olduğu cevabını alırsınız… Peki, Sayın Turan bunu nasıl başardı? Nasıl açıklayabiliriz? Bu adeta onun için bir mucize değil de nedir?
Hüseyin Turan, efendi bir insan olarak biliniyor. Ben de kendisini öyle bilirim. Parti içi yarışta bu son dönemki başarısını, bu yükselip adeta bir Anka kuşu misali “küllerinden doğma” çabasını çok çalışmasının bir karşılığı olarak algılıyorum. Evet, çok çalışıyor. Aday yapılmak için gerçekten çok çabalıyor. Adeta bu iş için hayatını ortaya koymuşçasına çalışıyor ve hiç şüphesiz ki eğer aday gösterilirse kazanmak için de böyle çalışmaya devam edecek. Kendisine çıktığı yolun hayırlı olmasını diliyorum. Ancak şunu da unutmamalı ki CHP'de de en az onun kadar çalışacak, dişine uygun rakipleri mevcut…
Geçtiğimiz haftalarda bir ara Ankara kulislerinde Süleyman Çalık isminin Hüseyin Turan dâhil diğer tüm aday adaylarının önüne geçtiğine dair duyumlar pek çoğunuzun olduğu gibi benim de kulağıma çalındı. Hatta Süleyman Çalık'ın damat Berat Albayrak'tan torpilli olduğunu, bu yüzden aday yapılmasına kesin gözüyle bakıldığını ancak daha sonra Binali Yıldırım'ın İBB adaylığı ihtimali kuvvetlenince Çalık'ın Silivri adaylığı ihtimalinin rafa kalktığını zira Yıldırım'ın adaylık şartlarından birinin de ilçe belediye başkan adaylarını kendisinin belirlemesi olduğuna dair duyumlar aldım. Ne kadarı doğrudur bilemem ancak bu senaryo bana mantıklı geldi. Tüm bu olan bitenleri hesaba katınca Turan'ın hala en güçlü aday adaylarından biri olduğu gerçeği yine gözler önüne seriliyor.
Merak konularından biri de Hüseyin Turan ismi duyulduğunda çağrıştırdığı bir diğer isim olan Metin Karakaş… Metin Karakaş, Silivri'de Hüseyin Turan iktidarı döneminin 2. Adamı olarak hafızalara kazındı ve ikilinin şu an ki ilişkileri ciddi bir merak konusu. Turan, Belediye Başkanlığı'nı Özcan Işıklar'a kaptırıp sessizce köşesine çekildiği dönemde, AK Parti'nin yıldızı en çok parlayan ismi dönemin İlçe Başkanı ve Belediye Meclis Üyesi Metin Karakaş olmuştu… Şimdi eğer Hüseyin Turan bir kez daha Silivri Belediye Başkan Adayı ilan edilirse Karakaş'ı yine listesinde görme ihtimalimiz nedir? İşte esas merak konusu bu. Silivri halkının genel kanısının Metin Karakaş'ı siyaset sahnesinde mutlaka aktif olarak görmekten yana olacağına dair hiç kuşku yok…
Silivri 2004-2009 yılları arasında Silivri AK Parti'li bir belediye tarafından yönetildi. Bu yıllar arasında Silivri pek çok hizmet gördü, bu inkâr edilemez. Doğalgaz geldi, belediye binası, adliye binası, devlet hastanesi hep bu dönemde yapıldı… Ancak kendimize şunu sormalıyız, bunların ne kadarını belediye yaptı? Devlet hastanesi yapmak ilçe belediyesinin işi midir, ilçe belediyesinin yetkisinde midir, yoksa bu devletin vereceği bir karar mıdır mesela? 2004-2009 yılları arasında devletin, İBB'nin, İstanbul Valiliği'nin ve daha nice kurumların Silivri'ye yaptıkları hizmetleri sanki belediye yapmış gibi lanse edip duruyor AK Partililer… Aracı olmuş olabilirler, öncü olmuş olabilirler, ama neticede saydıkları hizmetlerin %90'ı AK Partili Silivri Belediyesi tarafından gerçekleştirilmedi!
Bu noktada ayrı bir parantez açmak istiyorum çünkü burası cidden çok önemli; Neden 2004-2009 yılları arasında devlet(hükümet), İBB, İstanbul Valiliği ve daha nice kurumlar Silivri'ye hizmet yağdırma yarışına girdiler de 2009'da Silivri Belediyesi el değiştirip CHP'nin eline geçince bütün bu hizmet yağmuru nasıl oldu da bir anda kesiliverdi? Yoksa bu kurumlar ayan beyan taraf mı tutuyor? Yoksa bu kurumlar apaçık bir şekilde “siyasileşti mi?” Yoksa bu kurumlar “Eğer bizden değilseniz size yağmurlu havada su yok!” mu diyorlar? Takdir size kalmış… Eğer böyle diyorlarsa, boyun eğip “daha çok hizmet görebilmek” adına siyasi görüşümüzü, bakış açımızı, perspektifimizi bir kenara bırakıp adeta bulunduğumuz kabın şekkini mi alacağız? Menfaat uğruna omurgasızca mı yaşayacağız? Yoksa delikanlı gibi “Mücadeleye devam!” mı diyeceğiz? Takdir yine sizlerin…