Turhan: Dünyada ilk 3’ün arasındayız

Turhan: Dünyada ilk 3’ün arasındayız

25.09.2019 10:09:40

Turaş Gaz Armatürleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Turhan,  amaçlarını “Dünyada en iyi inovatif firması olmak” olarak açıklarken “Dünya üzerindeki hemen hemen bütün beyaz eşyacılarla çalışıyoruz” başarısını temellendiren çabayı İş Dünyası'nda Küpe FM'de anlattı.

SİAD Üyelerinin katılımı ve katkılarıyla hazırlanan “İş Dünyası” programına Küpe FM'de bu Salı, Turaş Gaz Armatürleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı, İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi ve SİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Armatür Valf Musluk Tesisat Ekipmanları ve Vana Sanayicileri Derneği Başkanı Gökhan Turhan konuk oldu.
Toplam 8-9 Sivil Toplum Kuruluşu'nda görev alan Turhan, en önemli görevlerinin bunlar olduğunu, özellikle de Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği'ndeki görevini çok önemsediğini, fabrikasının ve her şeyinin ilçemizde olduğunu paylaştı.
İş insanı Gökhan Turhan, kendisini ağırlayan ve kendini tanıtma fırsatı sunan Küpe FM sahibi Dilek Sırdaş, tecrübeli radyo programcısı Turhan Alyakut'a ve tüm ekibe teşekkür etti ve “İş Dünyası” buluşmalarını heyecanla takip ettiklerini paylaştı.

TURHAN: KENDİMİ BİLDİM BİLELİ İŞ HAYATINDAYIM
Turhan Alyakut'un “Kaç yaşından beri çalışıyorsunuz?” sorusuna Turhan şöyle cevap verdi: “Çok uzun yıllardan beri çalışıyorum. Babam çok eski yıllardan beri sanayinin içinde. 1954 Yılında İstanbul'a 12 yaşında geliyor. Burada Rum, Ermeni ustaların yanında çıraklık yaparak işi öğreniyor. Esasında biz de onların kültürünü aldık. Babam beni çok küçük yaşlarda çalıştırmaya başladı. Biraz da kızardım çünkü bütün arkadaşlarım yaz tatili yapar, ben işe giderdim. Ne yaz tatilini ne de on beş tatili yaptığımı hatırlamıyorum. Kendimi bildim bileli iş hayatındayım. Akademik olarak okulumu okudum ama bir taraftan da çalıştım. Elim her zaman işin üzerindeydi. 40 Yılın üzerinde çalışıyorum.

TURAŞ'IN KURULUŞ HİKAYESİ
Turhan Alyakut'un, “ Şirketlerin kuruluş hikayeleri benim her zaman ilgimi çekmiştir. Turaş'ın hikayesi nasıldır?” sorusuna Gökhan Turhan şöyle yanıt verdi: “Ben ikinci nesil Yönetim Kurulu Başkanıyım. Babam, Onur Kurulu Başkanımız. Bana anlattığı hikaye şu; tabi işleri çıraklıktan öğreniyor, askerliğinden sonra kendi atölyesini kuruyor. Sonrasında küçük işler yapıyor. O dönemde, yani 1950'lerde Türkiye'de sanayi diye bir şeyimiz yok. Gelen seri işler; 3-5 tanedir. 10 Adet seri iş geldiğinde babam sevinirmiş. Bu güne baktığımız an biz yıllık 20 milyon adet gaz armatörü imal ediyoruz. Yaklaşık 5 milyon aileye her sene dokunuyoruz. O dönemden bu zamana çok büyük değişim oldu. Yaptığımız değişiklerin üzerine koyarak devam ediyoruz.
Babamın 5-10 m2'lik iş yeri üzerine çok daha fazlasını eklemek istiyoruz. Bir gün şöyle bir şey oluyor, babamın çok sevdiği bir arkadaşı, (Füze diye bir firma beyaz eşya imalatı yapıyor) üretim yapmak istediklerini ama gaz armatürünü bulamadıklarını kendisiyle paylaşıyor. Babam da, “Kolay o, ben sana yapayım” diyor, arkadaşı “Deli misin, o kadar zor bir iş ki yapılmaz” diyor. Yıl 1975-80, babam yapmaya karar veriyor. Bizim işimiz teknoloji gerektirdiği için çok zor. Mikron bazında hassas işlem gerektiriyor. O şekilde başlıyor.”

“DÜNYADA İLK ÜÇ'ÜN ARASINDAYIZ”
“Firma olarak ne tür ürünler üretiyorsunuz, iç mi dış piyasaya göre mi üretim yapıyorsunuz ve nerelere satıyorsunuz? Birlikte çalıştığınız markalar var mı?” sorularına Turhan şöyle yanıt verdi: “Biz 1984 yılında Anonim Şirketi olduk. Çok küçük yaşta olmama rağmen, babam beni kurucular arasına aldı yani 1984 yılından beri şirketimizin ortağıyım. Şirketimiz yüzde yüz öz sermaye ile kuruldu. Konumuzda dünyada ilk 3'ün arasındayız. Amacımız dünyada en iyi inovatif firma olmak. Yıllardan beri bu felsefe üzerinde çalışıyoruz. Dünya üzerindeki hemen hemen bütün beyaz eşyacılarla çalışıyoruz diyebilirim; Arçelik, Vestel, Bosh, Siemens en önemli markalarımız. Bölgesel beyaz eşya üreticilerimiz var; Kayseri Bölgesi inanılmazdır. Oradaki firmaların neredeyse tümüne biz tedarik ederiz. Eskişehir, Ankara olsun, Türkiye'de çalışmadığımız üretici yok. Toplam üretimimizin yüzde 45'ini ihraç ediyoruz. Bu da tabi bize güç veriyor. Ürün verdiğimiz firmalar da yüzde 90-95 ihraç ediyor. Bütün sektörümüz ihracat odaklı. Bu bizim güçlü olmamızı ve dünyada bu konudaki en önemli ülke olmamızı sağlıyor. Çin'i saymazsak, çünkü farklı bir coğrafya, pişirme ve yemek kültürleri çok farklı, biz pişirici ve onların tedarikçileri konusunda dünyada bir numarayız. Bu da bizim onur kaynağımız.”

“KRİTİK ÜRÜN ÜRETTİĞİMİZ İÇİN HATA YAPMA ŞANSIMIZ SIFIR”
“Dünyada bir numara olmanız, sektöre de yön veriyorsunuz demektir. İşin içinde teknoloji olduğu zaman İnovasyon ve Ar-Ge konuları ön plana çıkıyor. Sizin bu konudaki yatırımlarınız neler?” sorusunu yanıtlayan Gökhan Turhan, “Bizim sıfır hatayla çalışma prensibimiz var. Ürettiğimiz ürün çok kritik. Gazla çalışan her ev ürünümüzü kullanıyor. Hata yapma şansınız sıfır. Bu sebeple Ar-Ge altyapımız 2000'li yılların öncesine dayanıyor. Kendim işletme okudum ama hep Ar-Ge ve mühendislik konusunda çalıştım. 1990'lı yıllardan itibaren Ar-Ge'miz vardı. Bunu daha sonra gerçek bir Ar-Ge merkezine dönüştürdük. 2016 Yılında Türkiye'nin 289. Ar-Ge merkezini kurmuş olduk. Bölgedeki ilk Ar-Ge merkezlerinden birini kurduk. Yaklaşık 18 civarında mühendisimiz çalışıyor. 250'e yakın patent başvurumuz oldu. Patentin koruma süresi 20 yılı aştığı için bunların birkaçı düştü ama her sene 20 patent başvurumuz 30-4- arasında da Ar-Ge çalışmamız oluyor. Bunların bazıları işimi geliştirecek. Ar-Ge konusunda mütevazi davranmayacağız, mükemmeliz” diye anlattı.

“YENİ BİR ŞEYLER YAPMAK ZORUNDAYIZ”
“Dünyadaki ve ülkemiz kötü ekonomik gidişattan etkilenmemek için aldığınız önlemler neler? Sadece bu sektörde mi iş yapıyorsunuz, yoksa başka sektörlerde de yatırımlarınız var mı?” sorusuna Turhan, “Hem şirketimiz, dünya piyasaları ve Türkiye olarak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu güne kadar yaşamadığımız bir ortam içindeyiz. Belirsizliklerimiz çok fazla. Bu yalnız bizde değil dünyada da aynı şekilde. Kendi açımızdan değerlendirmek gerekirse, firma olarak yeni bir şeyler yapmak zorundayız. Artık dünya elektroniğe doğru gidiyor. Gelecek nanoteknoloji yönünde gidecek. Ürünlerimizi dijitalleştirmeye çalıştık. Artık kullandığınız mekanik ocaklar yerine, dokunmaktık ocaklar, bulut tabanlı, bilgilerin saklı olduğu, telefonunuzdan rahatlıkla kumanda edebileceğiniz sistemlere doğru çalışmalarımız var. Ocaklar yine gazlı ama kumandaları elektronik ürünler üretiyoruz. Yeni bir ürünümüz var işte dokuz kademeli ayar yapabiliyorsunuz. Normalde ocaklar açar kapar, bir de kısık ayarı vardır. Onu geliştirdiğimiz bir modelimiz var. Biz 2013 yılında bir teknoloji firması kurduk. İhtiyacımız olan makineleri üretmekteyiz. Ekibimiz çok iyi ve bu konuda da başarılı olduk. Geçmiş yıllarda çok ciddi paralar ödeyerek dışarıdan aldığımız makineleri artık kendi bünyemizde yapmaya başladık. Robotik sistemler, yazılımlar yapıyoruz, yapay zekâ konusunda dahi çalıştığımızı söyleyebilirim. İşimizi geliştirecek iş birlikleri yapmaya başladık. Her konuda uzman değilsiniz, başka bir firmayla işbirliğini gidiyor, ikinizin de uzman olduğu konuları birleştirip ortaya güzel bir sinerji çıkıyor. Bunu İtalya'da yaptık. Orada bir ofisimiz var, o bölgeye hakim olmaya çalışıyoruz. Amerika'da da bu işbirliğini yaptık. Şu anda Amerikalı ortağımız var. Orada yatırım amaçlıyoruz. Hem kendimizi geliştirmek hem müşteriye yakın olmak istiyoruz. Müşteriye ne kadar yakın olursanız ona o kadar daha iyi hizmet verebiliyorsunuz. Sorunları varsa anlayabiliyorsunuz. Önemli olan müşteriye dokunmak. Yeni stratejimiz; müşteri neredeyse biz de oradayız” yanıtını verdi.

“ÇEVREYE DUYARLI BİR FİRMAYIZ”
Turhan Alyakut'un, “ Çevre odaklı çalışmalarınız var mı? Üretimde dönüştürebilir ve doğayı koruyucu yöntemler kullanıyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Gökhan Turhan, “Çok önemli bir konuya değindiniz. Sonuçta bu dünya hepimizin, çocuklarımızın, torunlarımızın ve geleceğimizin o yüzden doğaya ve çevreye duyarlı olmak zorundayız. Sıfır Atık projemiz var. Dört kişilik bir aileden daha çevreyi daha az kirlettiğimizi söyleyebilirim. Firmamızda kimyasal ve biyolojik arıtma sistemimiz var. Bunu kullanıyoruz. Hatta şu anda kanalizasyon sistemine bağlı olmamıza rağmen biz yine arıtma sistemimizi kullanıyoruz. Tüm katı atıklarımızı su haline getirip kanalizasyon sistemiyle gönderiyoruz. Şu an geldiğimiz nokta itibariyle örneğin Almanya'daki firmalarla yarışacak seviyedeyiz. Çevreye duman, herhangi bir atık verdiğimizi düşünmüyorum. Çevreye duyarlı bir firmayız” yanıtını verdi.

“GELECEK NESİLLERE BİR ŞEY BIRAKMAK İSTİYORUM”
“Sizin bir de koleksiyoner bir tarafınız var. Fabrikanızda bir müze kurma hazırlığınız söz konusu buna dair bizimle bilgi paylaşır mısınız?” sorusunu üzerine Gökhan Turhan şunları söyledi: “Koleksiyon merakım 15 yıl önce başladı. Çocukluğumdan beri hep pul, içinden oyuncak çıkan yumurtalar biriktirirdim. İçlerinden metal çıkanlar vardı, ben onlara takıntılı şekilde onlarca yüzlerce yumurta alırdım. İşim gereği bunu planladım. Gaz armatürü üretirken ilk mühendislik kitabında ürettiğimiz ürünlerin birebir aynısını gördüm. Yaklaşık 100 yıl önce bizim işimizle uğraşan mühendisler varmış. Selçuk ve Osmanlı dönemine ait ürünleri buldum ve aldım. Bir arkadaşım tarihi eser niteliğinde olduklarını söyledi. Bu ürünleri kaydettirmek için Ayasofya Müzesi'ne başvurdum. 2006 Yılında beni resmi koleksiyoner olarak kabul ettiler. İşimiz yemek kültürü olunca, kapkacaklardan oluşan bir koleksiyon oluşturdum. Musluk ve yemek kültürü koleksiyonu benim için büyük bir keyif. Kültür konusunda maalesef ülke olarak çok zayıfız. Gerekli değerin verilmediğini gördüm. Biraz da sosyal sorumluluk projesi gibi bu konuda hem yatırım yapmayı hem gelecek nesillere bir şey bırakmak için bu çalışmayı yaptım. Şu anda resmi olarak müze değil ama bir müzenin taşıyacağı tüm özelliklere sahip, sizleri de beklerim.”

“GELEN ARKADAŞLARA İŞİMİZİ VE FELSEFEMİZİ ANLATMAYA ÇALIŞIYORUZ”

“Turaş Akademi bünyesinde çalışanlara eğitim de veriyorsunuz. Bu konuda bilgi alabilir miyiz?” i son olarak yanıtlayan Gökhan Turhan, “İş hayatındaki beklentilerimizle, okulların gençlere verdiği eğitim arasında inanılmaz bir uçurum var. Bir öğrenci, teknik lise veya üniversiteden mezun olup özel hayata girdiğinde sudan çıkmış balığa dönüyor. Esasında bunu değiştirmemiz gerekiyor. Köklü eğitim sistemini değiştiremiyoruz. Biz Turaş Akademi adı altında bir eğitim sistemimizi kurduk. Gelen arkadaşlara, mühendis de olabilir standart çalışan da olabilir, işimizi ve felsefemizi anlatmaya çalışıyoruz. Yalın üretim felsefesini uyguluyoruz; sıfır atık, sıfır stok, müşteriyle olan ilişkilerinizden tutun her şeye kadar sistemimizde yazılı. Bunları öğrenince, çalışan insan çabuk adapte oluyor. Tabi bu hemen olmuyor. Bir haftalık bir eğitim var. Sonra 15 günlük bir eğitim daha var. Hizmet içi eğitim gibi bir durum. Akademimizin bize değer kattığını düşünüyorum. Tüm bölgemizdeki firmalara bunu önerebilirim. Devletin eğitim sisteminden beklemek güzel ama biraz da kendi üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor.”

Sevginar SALİ

YORUM YAP