Geçen çarşamba akşamıydı. Galatasaray Madrid'de Real Madrid ile oynayacaktı. Teknik direktör Fatih Terim birçok futbolcusunu son lig maçında oynatmamıştı.
Ama sezon başından beri sıkıntı yaşadığı oyuncular vardı. Zaten Mariano, Belhanda, Feghouli gibi oyuncular onun transfer ettiği oyuncular değildi. Onlarla da sıkıntı yaşıyordu. Diğer oyuncular ise hepsi Fatih Terim döneminde transfer edilmişlerdi. Sorun en çok Tudor'un adamlarından geliyordu. Real Madrid maçı çok önemli bir maçtı. Bütün Türkiye bu maçı bekliyordu. Ancak beklenen olmadı. Galatasaraylı futbolcular bırakın mücadele etmeyi oynamadılar bile. Tam altı gol yediler. Hüsrana uğradılar demiyorum. Hüsran yarattılar ki o hüsran Galatasaray'ın aylardır beklediği bir ''acı son''du. Fatih Terim her maç sonu Ocak ayında yeni bir kadro kuracaklarını söylüyor ve bazı oyuncularla yollarını ayıracaklarını ifade ediyordu. Ama işin ucu öyle değildi. Fatih Terim formsuzdu bir Falcao'nun transferi sorunların en önemli noktasıydı iki.
Galatasaray Real Madrid maçı sonrası hala grubunda gol atamadı. Avrupa'da 11 maçtır kazanamıyor. Deplasmanda 19 maçtır galip gelemiyor. Yani galibiyete ''yabancı'' kaldı. Kaldı ki ne kaldı. Oysa yine Fatih Terim'in Okan Buruk'lu, Suat Kaya'lı, Ümit Davala'lı, Hamit Altıntop'lu, Hasan Şaş'lı, Semih Kaya'lı, Bülent Korkmaz'lı, Selçuk İnan'lı, Umut Bulut'lu ''yerli kadrosu'' ne maçlar kazanmış ne zaferlere imza atmıştı. Çünkü o oyuncuların inançları,''aidiyet'',duyguları, imanları, aslan gibi yürekleri vardı. Ya 11 yabancının. Bunların hiçbiri yoktu. Seyircinin 'Sabrımız taşıyor. Adam gibi oynayın' tezahüratlarını içlerinde anlayan bile yoktu.
Galatasaray başkanı Mustafa Cengiz ise Galatasaray tarihinin '' gelmiş geçmiş'' en basiretsiz ve beceriksiz başkanıydı. Sadece keyif sürmede vardı, sıkıntılarda ortada gözükmüyordu. Çünkü Fatih Terim'in başarısızlığının onu ''üzdüğü'' söylenemezdi. Yani Galatasaray bir ''bilinmezlik'' çarkının içinde ''öğütülmeye'' doğru ''dik'' adımlarla gidiyordu.
FENERBAHÇE'NİN GİDİŞİNE NE DEMELİ
Türk futbolunda ''sinir katsayısı yüksek'' sezon yaşandığı kesin. Ali Koç Fenerbahçe başkanlığına seçilirken herkes kulüplerin arasında yaşanan gerginliğin son bulacağını zannetmişti. Oysa beklenen olmadı. Ali Koç daha önce Fenerbahçe formasını altı yıla yakın giymişti. Yöneticilik konusunda tecrübesi vardı. Ama o seyircinin arasında maç seyreden Ali Koç sonra çıkıyor ve bir başka takımın hocası için ''Sicili bozuk'' diyor, ardından hocası Ersun Yanal için ''Kapıdan sokmam'' sözlerini sarf ediyordu. Fenerbahçe Türkiye'nin en borçlu kulübüydü. Türk futboluna gelirken '' kurtarıcı'' gözüyle bakılan Ali Koç Sarı-Lacivertli kulübü ''küme düşme noktasına getirmiş ve zor kurtarmıştı. Ali Koç ''medya'' ile de uğraşıyor ve basın toplantılarına bile almıyordu. Medya ile de arası açılmıştı. Fenerbahçe takımının gidişi de iyi değildi. İstanbul'da kazanılan bir maç sonrası deplasmandan ''yenilgi'' ile dönülüyordu. Türk futbolundaki açmaz Fenerbahçe'yi de vurmuştu. Galatasaray ile Fenerbahçe'de borç batağında yüzüyor ve Ali Koç'ta bir çözüm olmuyordu
AHMET NUR ÇEBİ ÇARE OLUR MU?
Beşiktaş'ın geçtiğimiz günlerde yapılan kongresinde başkanlığa seçilen Ahmet Nur Çebi birçok vaatlerle göreve gelmişti. Hemen 105 milyonluk borcu temizlemiş ve kulübü ferahlatmıştı. Ama Beşiktaş'ın da borcu az-buz değildi. Çebi 'de eski yönetimle ''ilgim'' yok diyor ama o yönetimde Fikret Orman ile 6,5 sene geçirdiğini unutuyordu. Kadrosu da yetersizdi. Galatasaray, Fenerbahçe gibi Beşiktaş'ta borçlar içinde boğuşuyor, yöneticiler ellerini ceplerine atarak borçları temizleme çabası içine giriyordu. Galatasaray'ın yabancıları ruhsuz ve bitik bir görüntü veriyor, Fenerbahçe'ninkilerde ondan aşağı kalmıyordu. Beşiktaş'ta da görüntü farklı değildi. İnanılmaz borçlar vardı. Herkes Fikret Orman'ın kulüpten ''kaçarcasına '' gidişini bu parasızlığa bağlıyor ve Çebi'nin bu ''kaosa'' ne kadar dayanacağını merak ediyordu. Beşiktaş'ın da memnun olmadığı yabancılar bulunuyor, Quaresma'nın gidişinin de ''yüksek maaştan olduğu” söyleniyordu. Yani Beşiktaş'ın da gidişi ''gidiş'' değildi. Ancak Türk futbolundaki ''kalitesiz'' yabancılar ile kulüpler ''sarsılmıyor'' adeta yıkılıyordu. Çıkışın ''genç Türkler'' olduğu belliydi.
SONUÇ NASIL OLUR
Türkiye'nin ''kaliteli'' genç oyuncular ve genç Türklerle bu kaostan çıkacağı çözüm gibi görünüyor. Milli takımın başarısında zaten bu yatmıyor mu? Şenol Güneş çizdiği yol geçer akçe olarak ''sinyal'' veriyor. Galatasaray'ın alt yapısından çıkardığı genç yıldızların artık kadroda yer almaları herkesin beklentisi. Fenerbahçe'nin de, Beşiktaş'ın kilerde öyle. Çünkü Avrupa kupalarında kötü sonuçlar alan takımların Şampiyonlar ligine bile giremeyecek hale gelmeleri bu çaresizliğe çare olacak gibi ''umut'' veriyor. Gerekirse Türk futbolunu Avrupa kupalarına sokmamak bir sonuç gibi gözükebilir...