'Türkiye AB Sürecinin sorun kaynağı değil, çözümün aracıdır'

'Türkiye AB Sürecinin sorun kaynağı değil, çözümün aracıdır'

26.04.2017 10:34:57

TÜRKONFED'DEN AP'YE TAVSİYE MEKTUBU:

“Türkiye AB Sürecinin sorun kaynağı değil, çözümün aracıdır"

Hakan Kocabaş, Silivri SİAD'ın da üyesi olduğu TÜRKONFED'din Avrupa Parlamentosuna yönelik hazırladığı “Türkiye AB sürecinin sorun kaynağı değil, çözümün aracıdır" mesajını içeren tavsiye mektubunu kamuoyuyla paylaştı.

TÜRKONFED, Avrupa Parlamentosu'nda yarın gerçekleştirilecek Türkiye tartışması öncesinde, AP üyelerine tavsiye niteliğinde açık mektup gönderdi. TÜRKONFED mektubunda AP üyelerine hitaben, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin desteklenmesi gerektiğini ifade ederken, “Türkiye'nin AB üyelik süreci sorun kaynağı değil, çözümün aracıdır” denildi.

Türk KOBİ'lerini temsil eden öncü iş dünyası kuruluşu ve 12 milyon Avrupalı KOBİ'yi temsil eden UEAPME (Avrupa KOBİ Birliği) üyesi Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Avrupa Parlamentosu'nda (AP) 26 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen Türkiye tartışması öncesinde AP üyelerine tavsiye niteliğinde açık mektup gönderdi. Türkiye'nin AB üyelik sürecinin sorun kaynağı değil, çözümün bir aracı olduğunun vurgulandığı mektupta, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecinin desteklenmesi gerekliliğini ifade eden TÜRKONFED, AB'deki paydaşlardan da yapıcı bir yaklaşım beklediklerini ifade etti.

“GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN MODERNİZASYONU; ENERJİ, İÇ GÜVENLİK VE DIŞ POLİTİKA ALANLARINDA PEKİŞTİRİLMİŞ İŞ BİRLİĞİ EN DOĞRU YAKLAŞIM OLACAK”

TÜRKONFED mektubunda özetle şu hususlar dile getirildi: “AB üyelik süreci Türkiye demokrasisi için istikrar ve reform kararlılığını ifade ederken, AB için de daha geniş bir Avrupa siyasi alanı ihtiyacını ortaya koymaktadır. Bu ‘kazan-kazan' ilişkisinin geçmişte iyi işlediği görülmüştür. Bu bağlamda, Gümrük Birliği'nin modernizasyonu; enerji, iç güvenlik ve dış politika alanlarında pekiştirilmiş iş birliğine dayanan akılcı, sağduyulu ve pragmatik bir politikanın izlenmesi en doğru yaklaşım olacaktır. Aksi takdirde her iki taraf için de ‘kaybet-kaybet' çıkmazına sürüklenecektir.”

Uluslararası arenada güçlü bir Avrupa'nın barış, demokrasi, sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve toplumsal ilerleme için gerekliliğinin belirtildiği mektupta, Türk iş dünyasının ve toplumun önemli bir kesiminin özgürlükçü bir demokrasiye ve insani kalkınma değerlerine inandığı aktarıldı. TÜRKONFED'in demokrasiyi güçlendirecek politikaları ve ulusal düzeyde AB mevzuatıyla uyumu desteklediği ifade edilirken, “Daha demokratik, daha müreffeh ve daha güvenli Türkiye ve Avrupa'dan yanayız” denildi.

AKPM, TÜRKİYE'Yİ SİYASİ DENETİM SÜRECİNE ALDI

Diğer yandan 25 Nisan 2017 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) Türkiye'nin yeniden denetim sürecine alınmasına karar verdi. Denetleme komitesi, Türkiye'nin 2018'e kadar denetim sürecine alınmasını öngörüyor. Bu karara gerekçe olarak OHAL'ın devam etmesi ve yayımlanan kanun hükmünde kararnameler (KHK) gerekçe gösterildi. 2004'te süreçten ayrılan Türkiye, 13 yıl sonra tekrar denetim sürecine alınmış oldu. Türkiye, üyelik müzakereleri görüşmelerinin ardından tekrar denetim sürecine alınan ilk ülke oldu.

‘Türkiye'de Demokratik Kurumların İşleyişi' başlıklı oturumda denetleme komitesi üyeleri ‘partili cumhurbaşkanlığı'nın merkezde olduğu anayasa değişikliğinin 18 maddesinin getirilerini dile getirirken, raportörler de denetleme sürecine girilmesinin korkutucu bir şey olarak lanse edilmemesi gerektiğini söyledi.

Denetleme komitesi raportörleri Türkiye halkı için en iyisini istedikleri için denetim sürecine girilmesi gerektiğini belirtirken, özetle şu görüşleri dile getirdi: “Denetleme süreci cezalandırma değil, dayanışma göstermek anlamına geliyor. Türkiye'yle olan ilişkimiz diyalog olmaktan ziyade monologa dönüştü. Denetleme de cezalandırma değil, aksine Türkiye ve Avrupa arasında derin ve samimi bir diyalog anlamına geliyor. Türkiye'yi destekliyoruz, bu yüzden denetleme sürecine girilmesinin demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunda çözüm sağlamak için önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye halkı demokrasiyi hak ediyor.”

YORUM YAP