“Türkiye %85 halk desteğini alan güçlü bir hükümet bekliyor”

“Türkiye %85 halk desteğini alan güçlü bir hükümet bekliyor”

28.10.2015 11:52:42

1 Kasım arifesinde Silivri ve Türkiye’deki siyasi gelişmelerin nabzını tutan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, halkın beklentileri ve mevcut durumu yorumladı.

"SİLİVRİ’NİN SİYASET REFLEKSİYLE TÜRKİYE’NİN VERECEĞİ TEPKİLER AYNI OLABİLİR”
Sevginar UYGUN: 1 Kasım öncesi Silivri siyaset sahnesini ve seçmenin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özcan IŞIKLAR: Seçim döneminde ekip arkadaşlarım, İlçe Başkanım, görevli olan milletvekili ve bölge yöneticileri ile 35 mahallemizi ziyaret ediyor, vatandaşlarımızla buluşuyoruz. Silivri, Türkiye’nin bir prototipi; demografik yapısı, tarımı, kent dokusu, sektörel dağılımıyla Türkiye’nin küçük bir modeli gibi. Silivri’nin siyaset refleksiyle Türkiye’nin vereceği tepkiler aynı olabilir. Çağdaş, modern, yaşanabilir, huzur içinde, ötekileştirmeyen, düşmanlaştırmayan, barış havamız çevremizdeki birçok ilçede bile fark ediliyor. Bunun hoşgörüsü içinde seçimlere girdiğimizi söyleyebilirim.

"SİLİVRİ AYDINLIK GELECEKTEN KESİNLİKLE VAZGEÇMEZ”
Silivri’de alacağımız sonucu şimdiden size söyleyeyim; Silivri aydınlık bir gelecekten kesinlikle vazgeçmez. Bunun böyle olmasında 7 senedir naçizane bir emeğimiz olduğunu düşünüyorum. 1989’dan beri buradaki yönetimde hepimizin el birliğiyle oluşturduğu bir anlayış var. 1999 yılında Kent Meclisinin, Yerel Gündem 21’in hoşgörüsüyle uygulandığı bir barış ortamı var Silivri’de ve insanlar bu hoşgörünün sürdürülebilir olmasını istiyor.

"İNSANLAR DAHA GERİSİNE YA DA KÖTÜSÜNE NİYERAZI OLSUNLAR Kİ?”
Seçimlere seçim günü çalışılmaz. Biz 7 senedir bu memlekette dostluğu, yardımlaşmayı, dayanışmayı, meydanlaşma kültürünü, kolektif yaşamı destekleyen ve bunu sözde yapmayarak yaşam biçimi olarak sanatıyla, kültürüyle, sporuyla içselleştiren, insanı insan yapan, ruhunu yücelten değerleri savunuyoruz. Ayrıca bunu icraatlarımızla da gösteriyoruz. Silivri’de farklı bir belediyecilik kimliği geliştirmeye çalıştık. Bu da doğal olarak seçim sonuçlarına yansıyor. İnsanlar daha gerisine ya da kötüsüne niye razı olsunlar ki?

"TARİHİNİN EN AĞIR DÖNEMİNİ YAŞIYOR TÜRKİYE”
Maalesef Türkiye’de gergin bir ortamda giriyoruz seçime. Sürecin daha kötüye gideceği endişesini insanların yüzlerinden çok net okuyorsunuz. Silivri’de de aynı endişe var. Biraz sessizlik hakim. İnsanlar tedirgin. Ekonominin kötüleşmesi, işsizliğin dalga dalga büyümesi, birçok sektörü domino etkisiyle vuracak krizin herkes bilincinde. Bu iradenin sandığa yansıması konusunda seçmen endişeli.
Seçime giderken seçimin güvenliğini konuşuyoruz. "Attığım oy acaba sandıktan çıkar mı?”, "Manipüle edilir mi?” kaygısıyla seçime gidiyoruz. Silivri’de psikoloji böyle. Bundan demokrasi rejimi ve ideolojisinin örselendiğini, kıymetsizleştirildiğini anlıyoruz. Toplum şu anda güven bunalımı yaşıyor. Devletin kurumları partileşmiş, taraflı hale gelmiş; insanlar ne mahkemesine, ne adaletine, ne yargısına, ne basınına, ne siyasetçisine güvenmiyor. Dejenerasyon burada başlıyor. Bir toplumu güvencelerinden yoksun bırakarak teslim almanın otoriter, teokratik, diktatöryal anlayışa götürmenin klasik yöntemleridir bu. Korunmasız, güvenciz bırakmak ve teslim almak. Ortadoğu, güneydoğu, Kürt sorunu hafife alınacak şeyler değil. Tarihinin en ağır dönemini yaşıyor Türkiye.  İnsanlar kırgın, küskün, verdiği iradenin bir daha seçime götürülmesinden kaygılı.  
Gençlik Kolları Genel Başkanının, milletvekiliydi, televizyona çıkıp, "Seçim sonucu ne olursa olsun seni başkan yaptıracağız” sözü yani "seçmeseler de başkan yaptıracağız” kapısına çıkan ifadeleri ne demektir? Sivil bir darbe. Darbeler her zaman silahla, tankla, topla olmaz. Seçmenin sandık iradesine saygı gösterilmemesi bu rejimin ne kadar değiştiği ve daha kötüsüne doğru götürülmek istendiği açısından net bir gösterge. Silivri’nin geçen seferde aldığı sonuçtan daha iyi bir sonuç almasını bekliyorum.  

"HDP’NİN BİRÇOK DÜŞÜNCESİNE KATILMIYORUM”
Sevginar UYGUN: Silivri’nin belediye başkanı olarak HDP’ye gereğinden fazla hoşgörü ve sempati duymakla eleştiriliyorsunuz; kişisel ve parti bazında? Nedir tam olarak bakış açınız ve düşündükleriniz?
Özcan IŞIKLAR: HDP’ye hoşgörü göstermenin gereği ne kadar? Bunun kaç kilo/gram olmasını kim belirliyor veya olması gerektiğine karar veriyor? Birisinin elinde böyle bir takometre mi var? Konjonktürel düşünüyoruz. Türkiye’nin şartları ve durumu neyse ona göre söylüyoruz düşüncelerimizi.  Yalnızca halktan oy almış, sorunlara parlamentonun yasal ortamında, barış içinde çözüm arayan siyasi iradeye saygı gösteriyorum. Silaha sarılıp şehirlerde terör estirerek yapmaya çalışsalardı daha mı Türkiye’nin lehine olacaktı? Kaldı ki HDP’nin birçok düşüncesine katılmıyorum. Türkiye’nin üniter yapısını bozan, onu bölecek hiçbir düşüncesine katılmıyorum. Özerklik asla kabul edilemez; tek vatan, tek bayrak, tek millet.  Devlet tarafından anayasada vaat edilen haklardan yararlanmaları için ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan, kendini bu ülkenin değerlerine ait hisseden herkes Türk vatandaşıdır. 2 bin yıldır demlenmiş Türk milliyetçiliğinin siyasi ideolojilerle yıkılabilecek kadar basit ve kırılgan olduğunu düşünmüyorum.

"PKK KIRILDI”
PKK’ya silah bıraksın diye çağrı yaptılar. Silahlı insanları kentlerin göbeğinde gezdirdiler. Cizre’de, Diyarbakır’da asker teröristlerle mücadele ediyor. Millet silahla barış istemedi. Devletimizden umudunu kesmemiş; oy vererek bu işin çözülebileceğine inanmış. Ya gidip PKK’nın yanında yer alsaydı da kalkışma olsaydı? PKK burada kırıldı. Demek ki demokratik olarak bu ülkenin sorunlarının çözülebildiğine inanmış olmalarının bir özgüveni oluştu. Bu anlamda onlara destek olmamız lazım. Bu siyasal bir fikir birlikteliği demek değildir! Bir parlamenter sistemde çok sesliliği konuşmak, diyalog içinde sorunların çözülmesini, katılımcı bir demokrasiyi ve değerler üzerinden siyaset yaparak değil Türkiye’nin gerçeklerini konuşabileceğimiz bir zemine çekilmesini istemek bence ülkemizin selameti açısından önemlidir.

"BERABER YAŞADIK BUNDAN SONRA DA YAŞAYABİLİRİZ”
Düşüncelerini beğenmiyor olabilirim ama düşüncelerini söyleme özgürlüğünü sonuna kadar savunurum. Türk’üm, Müslüman’ım, demokratım; üçünden de vazgeçemem. Memleketimin kurucu değerlerini sonuna kadar savunma konusunda hiçbir şekilde ödün vermem. Beraber yaşadık bundan sonra da yaşayabiliriz. Türkiye’yi beraber kurabilir, aydınlık yarınlara taşıyabiliriz ama beraber olursak bunu yapabiliriz; parçalanır, ötekileştirilir, düşmanlaştırılırsak yapamayız. Onlar da Çanakkale’de Dumlupınar’da öldü. Bu cumhuriyeti kurarken bu sorunlar yoktu, şimdi ne oldu? O zaman bir tuzak var burada. Birisi etnik kökenle, dini temellerle uğraşarak bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor.

"ALLAH’IN İNSANLARA BAHŞETTİĞİ HAK VE HUKUKTAN SİZE NE?”
Sevginar UYGUN: AK Parti hükümetlerinin Cumhuriyetin temellerini sarstıkları konusunda toplumda var olan endişeyi destekleyen hangi uygulamalardır sizce?
Özcan IŞIKLAR: T.C. tabelalarının kaldırılması. Etnik temelli bölünme ile mezhepsel ayrışmayı derinleştiren söylemler. Bir insan, "Ben Alevi doğmayacağım Hanefi mezhebinden doğacağım” diyebilir mi? Allah’ın insanlara bahşettiği hak ve hukuktan size ne? 57 İslam ülkesinden sadece Türkiye laik demokratik devlet. Biz bulmuşuz yolumuzu. Atatürk bize tünelin ucundaki ışığı göstermiş. Onun açtığı aydınlıktan yürüyoruz. Dünyanın gıptayla baktığı büyük bir tarihi dönüşüm yapmışız. Bu coğrafyada bunu yapabilmek çok zor. Zillullah-ı fi'l-arzeyn (Allah'ın yeryüzünde dolaşan gölgesi) denen hilafeti kabul etmeyip demokrasiyi getirmek büyük bir öngörü anlayışıdır. Osmanlı’nın özlem duyulacak birçok şeyi var ama parçalanma dönemlerine özlem duymak Ortadoğu’nun karanlık yönetimlerine özlem duymakla eştir. Türkiye’de böyle bir hilafet geleneği yoktur. "1 Kasım’dan sonra halife geliyor” anlayışını kınıyorum. Bu anlayış insanları tedirgin ediyor.

"BU HALKIN DEĞİL, MAALESEF, SARAYIN SEÇİMİ”
Sevginar UYGUN: 1 Kasım erken genel seçimin olumlu ve olumsuz yönleri nedir sizce?
Özcan IŞIKLAR: Avantajı olacağını düşünmüyorum. İte kaka, yuvarlanarak bir seçim sürecine gidiyoruz. Bu seçim halkın seçimi değil, maalesef, sarayın seçimi. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, "Bu koalisyon kurulmazsa üzülürüm” şeklindeki ifadesini biliyoruz. Aslında koalisyon kurulmasını Başbakan da istedi. Kendi partisinin Genel Kongresinde MYK’sına hakim olamadı. Bunu kimin istemediğini niye gizliyoruz? Sayın Cumhurbaşkanı koalisyon kurulmasını istemedi. Bu kadar net. "Görevi meclis başkanı seçilsin öyle veririm” diyerek bir sürece yaydı. Arkadan "Meclis grup yönetimi seçilsin ondan sonra veririm” dedi. Bir takım ayak oyunlarıyla hiç olmayan teamüllerin arkasına sığındı. 35 gün sonra görev verildi. Bu akılla izah edilemeyecek bir durum.

"DEMOKRASİNİN OLMADIĞI YERLERDE EKONOMİLER GELİŞMEZ”
Cumhurbaşkanının çıkan sonucu beğenmemesi nedeniyle talebi ve isteği üzerine ikinci sefer seçime gidiyoruz. Türkiye hem zaman kaybetti hem de israf yaptı. Döviz ve enflasyondaki artış, büyümenin durması, işsizliğin tırmanması ülkeye biçilen maliyetlerden oldu. Demokrasinin olmadığı yerlerde ekonomiler gelişmez. Babacan, "Birinci sınıf demokrasi, hukuk devleti şart, hukuk yoksa zenginler olur ama ülke zenginleşemez” diyor.

"%85 HALK DESTEĞİNİ ALAN GÜÇLÜ BİR HÜKÜMET BEKLİYOR TÜRKİYE”
MHP, CHP, AK Parti bu üç partide konuşmalarına bakarsanız hükümet kurmaya hazır. Üç partinin koalisyonu kurması lazım. Türkiye derin, uzlaşması zor bu süreçten ancak böyle bir milli mutabakat hükümetiyle çıkabilir. Geri dönülemez acıları bertaraf ettikten ancak 2 yıl sonra normal bir seçime gidilebilir. Şu anda %85 halk desteğini alan güçlü bir hükümet bekliyor Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanının ve Başbakan’ın ifadelerini okudum, "Biz milletin iradesi ve onurumuz için mücadele ediyoruz. Daha kötüsünü isterseniz onlara oy verin” diyerek 13 yıldır iktidarda olduğunu unutuyorlar. Napoleon Bonapart, İspanya'yı savaşta yendiğinde, İspanya Kralı Napoleon'a: "Siz sadece para, ganimet, altın ve toprak elde etmek için savaşırsınız. Oysa biz şerefimiz ve namusumuz için savaşırız." demiş. Napoleon: "Doğru, herkes neye ihtiyacı varsa onun için savaşır." diye cevap vermiş. Senin onura ihtiyacın varsa onun için savaşma ihtiyacı duyabilirsin. Lazım olan şey için mücadele edilir. Biz bu ülkenin huzuru için mücadele ediyoruz. Millet koalisyon istedi. Demokrasi kuvvetler ayrılığından ibarettir. Yargı, basın, otokontrol sistemi, adaletiyle birbirini denetleyen bir anayasa mahkemesini yok sayarsanız Yargıtayı, Danıştayı ele geçirir yandaş basını koyarsanız onun adı demokrasi olmaz. Milli iradenin kabulü demek onun gösterdiği tercihe saygı gösterip gereğini yapmak demektir. Ama maalesef süreç böyle olmadı. Hatta 1 Kasım’dan sonra millet seçmezse korkusu içindeler. Bana göre kaygıya gerek yok. Bundan daha kötüsü olmaz çünkü onların dediği olursa Türkiye diye bir şey kalmayacak.

"DEVLET CAMİYSE, HÜKÜMET İMAM”
Sevginar UYGUN: 1 Kasım’da CHP’nin en önemli proje veya vaadin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Özcan IŞIKLAR: CHP’ye uzun yıllar devleti kuran parti dedik. Devlet partisiyle özdeşleştik. Aslında siyasi tarihimize baktığınızda devlete karşı koyanlar yükselmiştir. Devlet halk için vardır. Demokrat Parti’nin, Özal’ın, Adalet Partisi’nin yükselmesi halkın özgürlüklerini elimine eden, sınırlayan bir set gibi görüldü. Devlet deyince jandarma, polis, askeri gördü; öğretmen, mühendis, ebe, hemşireyi görmedi. Devletle kavgasını yapması lazım insanların. Devlet kolaylaştıran, yol açıcı bir organizasyondur. Devlet iç güvenliği, dış işlerini, adaleti, eğitimi sağlayacak. Kadınların kaç çocuk doğuracağına, yaşam biçimine, televizyonuna, gazetesine, okuluna karışmayacak. Devlet tarafsız olacak. Devleti partileştirdiğiniz zaman o devlet halkın değil partinin devleti oluyor. Devlet camiyse hükümet imam. Devlet otobüsse hükümet şoför. Şoförle imam değişir ama ikisi kalır. Devlet başka hükümet başka. Devlet kalıcıdır, hükümet onu yöneten anlayıştır. Bugün öyle değil. Şu anda parti devletini yaşıyoruz.

"11. MİLLETVEKİLİNİ ÇIKARTABİLİRİZ”
Sevginar UYGUN: İstanbul 3. Bölge için seçimde oy ve milletvekili sayısı olarak CHP’nin hedefi nedir?
Özcan IŞIKLAR: Gerçekçi olursak 10 milletvekili çıkarmamız garanti görünüyor ama 11 çıkabilir diye de düşünüyorum.

"SİYASETTE BAŞARININ ÖLÇÜSÜ DEĞİŞİMDİR”
Sevginar UYGUN: Siyasette başarı ve başarısızlık ölçüsü nedir sizce?
Özcan IŞIKLAR: Çok basit, seçimde kaybettiğinizde çekilmeniz lazım. Demokrasinin yaşaması için umutların kırılmaması gerek. İşleyen, çalışan, köklenen, derinleşen demokrasilerde değişim esastır. Demokrasiyi demokrasi yapan geliş biçimi değil gidiş biçimidir. Siyasetçilerin uzun yıllar tortulaşarak kalması siyasetin önünü açmıyor. Şarık Tara bir röportajında tecrübeyi menem bir şey sananlara güzel cevap vermiş. "Fazla tecrübe tehlikeli bir şey. Ben yenilikçiliğe inanırım” sözlerini çok beğendim.  Tecrübe aslında bir tuzak; gelişmeyi, ufku, vizyonu, hayal gücünü sınırlandıran bir yanı var. Siyasette başarının ölçüsü bence değişimdir.

"SİLİVRİLİ HEMŞERİLERİMİZİN UMUDUNU VE İNANCINI KORUYACAĞINA İNANIYORUM”
Sevginar UYGUN: 1 Kasım önemli ölçüde bir kararsız kesimi var… Silivri’deki kararsız seçmenlere ne söylemek istersiniz?
Özcan IŞIKLAR: Silivri’nin aydınlık, çağdaş, modern, hoşgörülü, barış ve huzur adası şeklinde yaşam tercihini yapmış olduğunu biliyorum. Meydanlarda, toplumsal olaylarda, milli bayramlarımızda görüyorum. Bunun daha güçlü bir şekilde devam edeceğine, Silivrili hemşerilerimizin umudunu ve inancını koruyacağına inanıyorum.

"SİLİVRİ’DE YÜZDE 40’I GEÇMEK BİZİM İÇİN CİDDİ BİR BAŞARI OLUR”
Sevginar UYGUN: CHP’nin 7 Haziran’dan sonraki (%38,83) 1 Kasım Silivri seçim hedefi nedir?
Özcan IŞIKLAR: Sandıklarla iddiaya girmek gibi bir âdetim yok ama aldığımız oydan daha fazla oy alacağımıza inanıyorum. Rakam olarak bir şey söyleyemiyorum. Geçen 6 aylık süreçte Türkiye’nin nasıl bir felakete doğru sürüklendiğini gördüğünü, bunun da çözümünün birbirine inanmış, ülkemizin bugünkü durumu için kaygı duyan üç büyük siyasi partinin bir araya gelerek bir mutabakat hükümeti kurmak istediğini biliyorum. Böyle bir beklenti var. Geçmişten hesap sorulması, yapanın yanına kar kalmaması taleplerinin demokrasi içinde çözülmesini bekleyen bir anlayış var. Seçimdeki hedefimiz geçen aldığımız oyun bir puan bile olsa üstünde almaktır. %40’ı geçmek bizim için çok ciddi bir başarı çünkü %29’larla başladık. CHP tarihinde iki defa birinci oldu. Ama bundan sonra bu birinciliği kimseye kaptırmayacağını da söyleyebilirim. Yerel ile genel seçim siyasetini birleştirmek gibi bir düşüncemiz var. Kalıcı hale getirirsek hem Silivri hem Türkiye kazanacak. Silivri’nin bu seçimde de aydınlığa yürümesi Cumhuriyetin yarınlarına olan inancını göstermesi açısından bir kriter olacaktır.
Haber Merkezi

YORUM YAP