Ali Gülcü

Üçüncü Sayfa Haberi

Madem kamuoyunu meşgul etmeye devam edecek, biz de irdelemeye devam edelim, dünkü “malum” konuyu...
Necip yerel basınımızın, uluorta rüşvet talep eden patronlarını sevindirmeye pek hevesli muhabirlerinin son “bombasını” (!)...
Gerçi bu defa, patronları pek de istediklerini tutturamadılar... Çünkü, ne kadar tepinirlerse tepinsinler, neredeyse davullar çaldırıp tellal gezdirecek hale gelseler, umdukları ve yapmaya çalıştıkları gibi, olay Silivri Belediyesi'ne de, Özcan Işıklar'a da mal edilmedi...
Haberi, maksatlı kalemlerin bol yorumlu ifadelerinden okuyanlar dahi, meydana gelen, geldiği iddia edilen “şeye”, benzerleri yaygın basında her gün sıkça görülen, vaka-i adiyeden bir “üçüncü sayfa haberi” olarak baktı da ondan...
Gerçekten de, söz edilen olay, olsa olsa bir üçüncü sayfa haberidir. Bol ajitasyonla, kaknem feminist karıları gaza getirecek söylemlerle, aklı apışarasındaki sivilceli ergenin ilgisini çekecek “fantazik” soslarla, dedikoducu mahalle karısına öğlen altın gününde malzeme çıkartacak detaylarla istediğin kadar süsle... Olay bir “cinsel tasallut” hadisesi “iddiasından” başka bir şey değildir. Apırsan da, köpürsen de bu böyledir...
Olayın ne siyasi, ne idari bir yönü yoktur...
Sokaktaki vatandaş da, bu arkadaşlardan daha zekidir...
Nasıl mal edilebilir bu olay Silivri Belediyesi'ne ya da Belediye Başkanı Özcan Işıklar'a?
Belediye Başkanı uçkur bekçisi mi? Belediye Başkanı, işi gücü bırakıp, kim kiminle ne yapıyor, kim kiminle ne iş tutuyor, onu mu takip edecek?
Belediye Başkanı, personeline şap mı yedirecek bu tip “münferit” hadiseler olmasın diye, yoksa personelini, böyle bir olay vuku bulmasın diye “kırık” oğlanlardan, frijit hatunlardan mı seçecek?
Allah lillah aşkına, bu olayın Belediye ile, Belediye Başkanı ile ne ilgisi var?
Ne yapmış Özcan Işıklar? Olay duyulduğu anda, anında el koymuş... Anında soruşturma açtırmış... Anında, olayda ismi geçen, bilgisi dahi bulunan kişileri, sorumluları açığa almış... Üzerine düşen, kanuni ve ahlaki tüm vazifeleri, olayın “patladığı” gün yerine getirmiş...
Daha ne yapması lazımdı?
Belediye personelini, haremlik selamlık usulü mü ayırsaydı? Her personelin başına, eli sopalı ahlak bekçisi mi dikseydi?
Ya da sizi sevindirmek için, sırf gönlünüz olsun diye, suçu günahı yokken istifa mı etseydi? (Vallahi bunu isteyenler, hatta açık açık yazanlar oldu...)
Azıcık izan, azıcık akıl mantık sahibi olun yahu...
**
Olay şimdi yargı aşamasında... Olay hala “iddiadan” ibaret... Olayın hala açıklanmayan, açıklığa kavuşturulamamış yönleri var...
Madem amacınız, kamu vicdanını tatmin etmek...
Benim şu sorularımı da bir bırkalayıverin, “araştırmacı” gazeteciler olarak...
“Mağdure” olduğunu iddia eden hanım abla, neden olay olduktan sonra hemen savcıya, polise, jandarmaya gitmemiş de, olayın üstüne yatmış... Ne beklemiş?
Gazeteciye gitmeyi, anlatmayı, poz vermeyi akıl etmiş de, bunu akıl edememiş mi?
**
Bu olay hakkında, yargı süreci bitene kadar bir daha yazmayacağım... En doğru ve adil kararı yargı verecek...
Ancak dünkü çağrımı tekrarlıyorum, gazeteci arkadaşlar da, kendilerini savcı, kendilerini hakim yerine koymaktan vazgeçsin...

Hamiş : Dün bahsettiğim, “tarih” yazısı, gündem kayması nedeniyle yarına kaldı... Benim acelem yok, e yerel basından müstafi, yaygın basından kovulma arkadaş da, tarihçi belediye başkanına, tarihle ilgili “masal” satmaya kalktığına ve iddiasına göre zaten bu konuda “uzman”... E o da bekler... Siz de bekleyin madem...

YORUM YAP