Sevginar Sali

Ummadık taş baş yarar...

Dün sabah fecebook iki yıl önceki MHP İlçe Başkanı Zafer Yalçın ile bir Pazar buluşmamızı hatırlattı. O zaman Yarların altında Yalçın'ın çay bahçesi vardı, biz önünde, MHP İlçe Başkanının elleri havada geliyor gidiyor, yerel seçim arifesinde siyasi kulisler kızışmış, “Silivri Belediyesine MHP bayrağını dikeceğiz” diyor. Bendeki inanmama yüz ifadesini tarif etmeme gerek yok sanıyorum. Zira Kasım 2018 itibariyle büyük bir çoğunluk Yalçın'ın ifade ettiği yerel yönetim hedeflerine en iyi ihtimalle gerçekleşmeyecek hayal diye bakıyordu... MHP İlçe Başkanının ne kadar gerçek düşüncelerini ne kadar söylemesi gerekenleri ifade etti tartışmaya gerek yok artık. Ama gelin görün 2018'in sonbaharında iki ay içinde bambaşka bir rüzgâr esti ve olmaz denilenler silsilesi yaşadık. Cumhur İttifakı kapsamında Silivri'nin MHP'ye bırakılması, devamında İBB'de güçlenen, Silivri'de sönen Millet İttifakı rüzgârı bugün yaşadığımız günleri getirdi bize.
Bazen hala bu olup bitenler gerçekten oldu mu biz bir rüya mı gördük diye düşünürken yakalıyorum kendimi. O kadar inanılmaz ve tahmin edilemez bir şeydi ki insan yaşananlar rüya mı, gerçek mi arasında boşluğa düşebiliyor.
Bu şehrin hayallerini kendi hayallerinin önüne koyan yaklaşımlar bence çok değerli. Bir kişinin kararlılığı yetişmezdi, kader ortakları yan çizse gemi bir yerden su alırdı… Kısa bir süre içinde toparlanan mürettebat, üzerlerine gelen dev dalgaları yara yara, yelkenleri rüzgâr ile doldurması gereken hava koşulları oluşmadığında, küreklere yüklenenler dümenine geçtikleri hedefi Silivri limanına güven içinde getirdi. Bundan sonra da kolay bir şey yoktu ufukta esasen. Ama işler kısa sürede tıkır tıkır çözüldü. 2019 şartlarında adaylığı almakla kalmayıp bir de seçimi alan, üstüne üstük 1,5 yılda ortaya koyduklarına baktığımız MHP'nin bundan sonraki hedeflerini dinlerken inanmayan kulaklar, küçümseyen gözler yerini dikkat kesilenlere bıraktı…
Umulmayan taş'ın baş yarma hikayesini bildiniz mi?!
Ben o inanmayan halim için sanıyorum Zafer Yalçın'a bir özür borçluyum, bir de hakkını teslim etmek ve tebrik etmek var tabi…

Bİ BİTMEDİNİZ BE
Takım maça çıkıyor, puanla maçtan ayrılıyor herkes gelecek için umutlanırken, kendine kulüp taraftarı diyen biri sahada görevini yapan spor muhabirine fiziki saldırıya yelteniyor! Sevinç gösterisi niyetine değildir. Olsa olsa karşılaşmaya gölge düşüreyim diye düşünmüştür! E, buna da takım taraftarı denmez herhalde. Millet neyin derdinde sizin çapınız bu kadar!
Geçmiş olsun Engin Akın, yolun açık olsun Silivrispor ve de inşallah böyle başka taraftarların yoktur, olmaz da…
Şiddetin her türlüsünü kınıyoruz… Şiddet acizliktir, ucuzluktur, ilkesizliktir, ilkelliktir… Stattakini önemsemezsek, evdekine göz yumarsak, sokaktakiyle yüzleşiriz… Bu yöntemi artık tedavülden kaldırma zamanı geldi de geçiyor. Israr etmek kaybetmektir…

KISSADAN HİSSE
Hz. Musa, Tur Dağı'na doğru canhıraş bir biçimde koşmakta. Görenler sanki bir, yırtıcı hayvan, cani, eli bıçaklı katil, bir şaki, onu kovalıyor mu diye düşünmüşler. Ve durdururlar; “Ya Musa neden kaçıyorsun. Seni kovalayan yırtıcı bir hayvan yok, eli bıçaklı bir katil yok, sana tehlike yaratacak bir şey yok, neden kaçıyorsun?” diye sorarlar. Hz. Musa cevap verir: “Ben cehaletten kaçıyorum” der.

YORUM YAP