Başkalarının yanlışları, bizimkilere gerekçe oluşturamaz… Eleştirdiğimiz konuma kendimizi düşürmememiz lazım. Haklıyken haksız duruma gelmemek de mühim…
Tarafsızlık diye bir şey yok! Herkes kendi tarafını seçer… Toplumun çoğunluğu tarafından kabul görmesi bir görüşün haklılığının ispatı sayılmaz, sayılamaz… Çoğunluk yanlışın peşine düşebilir… Haklılık azınlık kalabilir; var olması, olabilmesi mühim… Yanlış hesabın nereden döndüğüne takılmak yerine dönebildiğine şükretmemiz lazım…
Şimdi seçmenler olarak biz referandumda anayasa değişikliğine evet veya hayır diyeceğiz ya; Cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekilleri, belediye başkanları bir şeyi asla unutmamalı… Onları seçenler arasında yarın evet veya hayır noktasında ayrışacakları kimseler de var… Biz onları doğrudan referandumda evet veya hayır tercihlerine göre seçmedik, (yaşam tarzı, dünya görüşü ve bakış açısı benzerliği aramış olabiliriz) onlar da bizi temsil etme sorumluluğunu bu kıstasa göre sınırlandıramaz… Çok ötesi ve üstüne hükmüm geçmez ama ben oy kullandığım belediye başkanının evet diyenler kadar hayır görüşünü savunanların da Referandum ve sonrasındaki süreçte belediye başkanı kalmasını isterim… Birinci seçiminde Işıklar'a oy vermeyen, ikinci adaylığında vermiştir veya tam tersi… Ya da hep destek olmuştur artık olmaz, olmamıştır artık olması gerektiğini hak ettiğine kanaat getirmiştir vs…
İnsanları ikna etmekle, tümden kaybetmek arasında çok nazik bir çizgi olduğunun farkında mısınız? Büyük aşklardan doğan büyük nefretler! Kavgadan doğan dostluklar gibi düşünün… Görüşlerimiz, düşüncelerimiz bugün ayrıştığı gibi başka bir noktadan sonra yarın birleşebilir… Tarafsızlık yalanıyla birbirimizi kandırmak yerine yüz yüze bakabilecek, göz göze geldiğimizde kalbimizi sızlatmayacak ilişkiler inşa etmek kendimize, ortak paydamız; ülkemiz adına geçtiğimiz hassas süreçlerde yapacağımız en büyük iyilik…
Referandumu oylayacağımız Anayasa değişiklik maddelerinin yanı sıra bir hoşgörü, nezaket ve birbirimize tahammül sınavı olarak düşünün… Bakalım bu ülkenin huzuru, barış ve refahı için girdiğimiz sınavın başarı ortalaması sınıf atlamamız için yeterli gelecek mi : )
GÜNÜN SÖZÜ
“Sen benim; Yaradan'dan ötürü Yaradılan'ı sevişim,
Bir adım gelene on adım gidişimsin...
Ve herkesi olduğu gibi kabul edişimsin.
Sen benim; yalandan ve sahteden kaçışım,
Riyadan bıkışım, gerçeği arayışımsın...
Ve nihayet doğrunun tadına varışımsın.
Sen benim; haksızlığa ve zulme başkaldırışım,
Mazluma kucak açışım, zalime düşmanca bakışımsın...
Ve mağdurdan yana tavır alışımsın.
Sen benim; bugünüme şükür ve yarınıma dua edişim,
Azla yetinişim, çoğa göz dikmeyişimsin...
Ve kapanmayan avuç içimsin.
Sen benim; hayat ve kaderle inatlaşmam,
Ekmek için kavgam, bitmek tükenmek
bilmeyen davamsın...
Ve zorluklara karşı yılmayışımsın.
Sen benim; menfaate ve çıkara tepkim,
Almak için verene öfkem, ille de karşılık bekleyene
lanetimsin...
Ve alayına isyan edişimsin.
Sen benim; ahlaksızlık ve yozlaşmayla mücadelem,
Para için kendini satana küfredişim, başkalaşana
verip veriştirişimsin...
Ve eskiyi özleyişimsin.
Sen benim; duygusal yaradılışım,
En ufak şeyi kafaya takışım, kolay unutamayışımsın...
Ve bundan bir türlü sıyrılamayışımsın.
Sen benim; sonsuz sadakatim,
Merhametim, hissiyatım, şefkatimsin...
Ve aman diyene yüz çevirmeyişimsin.
Sen benim; her şeye rağmenim,
Asla pes etmeyişim, başımı öne eğmeyişimsin...
Ve ümidimi yitirmeyişimsin.
Sen benim; yaşama ülküm,
Namusa olan düşkünlüğüm, namussuzluğa
küskünlüğümsün...
Ve gururum, onurumla olan bütünlüğümsün.
Sen benim; karakterim ve kişiliğim,
Fikrim, hissimsin...
Ve hayata bakışımsın.”
*Mevlana