Sİlİvrİ'nİn “Üniversite Kenti” isteği kadar önemli bir proje Silivri Belediyesinin Gümüşyaka Mahallesinde uyguladığı Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi projesi.
Bu proje .
Geçtiğimiz hafta İzmir'in Seferihisar İlçesinde düzenlenen bir etkinlikte Belediye Başkanı Özcan Işıklar'a ödül kazandırmış.
Ödül; proje sahibinin penceresinden bakıldığında gayet tabii ki başarının taçlandırılması demektir. Çalışmalara güç katar. Çalışanlara moral verir.
***
Projenin yoğun ilgi gördüğüne de eminim. Ki, öyle olduğunu duyuyorum.
***
Kendi penceremden bakınca. İlginin, Projenin “üretime dönü” olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Kursiyerlerden çalışmalar hakkında bilgi almaya çalışıyorum. Anlatanları, yaşları kaç olursa olsun, anlatırken gözleri parlıyor.
***
Bir şeyi üretmek.
O şeyin, her gün büyüdüğünü, çoğaldığını görmek.
En önemlisi de onun kendi eseri olduğunu bilmek… Sanırım heyecanlı tarafı bu...
***
Bu proje bana “Eğitim Üretim İçindir” sloganını hatırlatıyor. O anlamda ülke kalkınmasına, her alanda katkı sağlamış KÖY ENSTİTÜLERİ projesini…
İyi haftalar…
VE, YOLÇATI OLAYI
Yolçatı olayı ile ilgili hafta içinde, tarlası zarar gören eski dostlardan birine rastladım hafta içinde...
Beni görür görmez Silivri Çevre Derneği'ne serzenişte bulundu. Hemen savunmaya geçtim.
“Emrinde zabıta gücü filan da yok ki, sanırım yapabileceği bu kadar” dedim.
“Haklısın” dedi.
Ve devam etti. Ocak sahibinden.
“Şikayetçiyim” dedi.
“Mahkemeye verdim” dedi.
“Ekili tarlamın tamamı gitti” dedi.
Dedi, dedi, dedi…
Anlattıklarında, biraz abartı olabilir.
Ama olay doğru.
Ocak sahibi firma masraftan kaçmak için “Yıkama Havuz” meselesini hafife almış belli .
Neyse olay yerine kadar gittiğimizde gördüğüm. Henüz çamurlu sular hala çekilmemiş. Lakin dostumun bahsettiği tarlaya gidemedik.
Nedeni de tarla mahalleye epey uzak.
Ulaşabilmemiz için epey yol almamız gerekiyordu.
Velhasıl olmadı…
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Çanakkale Zaferinin 101. yıldönümü.
“Her yıl olduğu gibi bu yılda kutlandı” diyemeyeceğim çünkü kutlama her yıl olduğundan daha coşkuluydu.
***
Nedeni yurdun belli bir bölgesinde yaşanan olaylar olabilir.
Bazı Çanakkale'ye gidenlerin ifadesi.
Önceki yıllarda genellikle CHP'li Belediyeler tur düzenliyorken bu yıl AKP'li Belediyelerden de epey varmış... Neden acaba?
***
Çanakkale Zaferinin 101. yıldönümünde aziz şehitlerimizi minnetle anıyorum.
SORUYORUM
Cumhurbaşkanlığı makamı.
Türkiye Cumhuriyetinin en tepe noktası.
Orada oturan kişinin olaylara en tepeden bakan kişi olması gerekir.
Yani yatıştırıcı, uzlaştırıcı.
Az konuşan ama öz konuşan olmalı.
***
Çanakkale Zaferinin 101. yıldönümü törenlerinde konuşuyor.
İlk önce “Birlik Beraberlik” lafları ile başladı.
Ardından neredeyse “Bizim gibi düşünmeyen, bizi desteklemeyen teröristtir” manasına gelecek laflar. Sanki, gerginliğin sürmesini istiyor gibi.
***
Diyorum ki acaba Cumhurbaşkanı, böyle söyleyerek sorumluluktan mı kaçıyor…
***
Bir sürü olay oluyor.
Hiçbir sorumludan TIK yok.
İyi de “Kim sorumlu?”
Muhalefet mi?
Kim? Evet bu günkü etiketimiz bu.
Urfa, Diyarbakır, İstanbul Sultan-ahmet, Ankara'da kaçıncı unuttum.
Ölen de öldürülenin de sayısını unuttuk...
Ve. kimse, istifa etmediği gibi, “Ben görevimi yapamadım tüm vatandaşlarımdan özür dilerim” diyeni de duymadım bu güne kadar…
***
Şimdi isterseniz şöyle bi, düşünelim.
Kişi bir fabrikada bekçi.
Ya da Genel Müdür fark etmez…
Bir gece fabrikada bir olay oluyor.
Atıyorum; yangın çıkıyor.
Ya da fabrika soyuluyor.
Veya iş kazasında işçilerden biri makineye kolunu kaptırıyor.
O gecenin. İlk önce.
Görevli bekçi sorguya alınmaz mı?
Kusuru varsa cezalandırılmaz mı?
***
En umursamaz Fabrika patronu bile.
“Yahu burada neler oluyor” diye sormazlar mı?
Hele, hele.
Ayni olay (10) defa tekrarlanmışsa.
O müdür veya bekçi görevde kalabilir mi?
DÜNDEN BU GÜNE
“Bulcan'ın köşesinin tam karşısında ikinci çınarın yanındaki köfteci”
Ya da. “Bulcan'ın köşeye gelmeden önce, Kaymakamlığın karşısında”
Evet asıl adı. Fuat Bulcan Bircan .
Silivri'nin Çarşı Meydanı denince aklınıza gelen ilk isim. Silivri'nin hafızası sayılan biri.
Çarşının en eski esnaflarından.
Bir dönem Silivri Belediye Meclis üyeliği de yapmış. Seveni olduğu kadar sevmeyeni de mevcut.
Hafızası güçlüdür. İnanır mısınız?
Sevmeyenleri onu daha çok anlatır.
Sormadım kaç yaşında olduğunu.
SÖZÜN BİTTİĞİ YER
“Saymadım kaç yıl olalı...”
Bir şarkının sözlerinden bu...
***
Yıl 2016 ve neredeyse Mart ayının sonu.
Yine ayni mesele.
Dün “Tapusuz Köyler” meselesiydi.
Bu gün. “Tapusuz Mahalleler” meselesi oldu.
Ben bu sorunu her hafta bu köşede dillendiririm. Yıllardır dillendiririm .
Ve hep yetkili ve sorumluları hedef almışımdır.
Çünkü amacım sorunun yok olması.
Bitmesi. Kim çözerse çözsün !.
Önemli olan çözülmesi.
***
Şayet zaman, zaman öfkelenmişsem...
Sorunun çözülmesi yerine, siyasete malzeme olmasındandır.
Siyasete meze yapılmasındandır.
Sömürü aracı olarak kullanılmasınadır.
Neyse yine TORBA YASA meselesi gündemdeymiş duyuyorum. İnşallah bu defa çözülür.
Ne diyeyim !.
İYİ ŞEYLER DE VAR.
Adam, seyahatten dönerken bahçıvanını arar…
- Nasıl, evde her şey yolunda mı?
- Yolunda… Küreğin sapı kırıldı da şu an onu tamir ediyorum.
- Neden kırıldı?
- Köpeğinize mezar kazarken, zorlamıştım orada kırıldı.
- Neee! Köpeğim mi öldü?
- Maalesef havuza düştü.
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; havuzda nasıl ölür?
- Havuzun suyu boşalmıştı atlayınca betona çakıldı.
- Havuzu yeni doldurmuştuk, neden boşalttınız?
- İtfaiyeciler evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular onlar boşalttı.
- Neee evde yangın mı çıktı?
- Evet efendim annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri etrafa yanık sigara atmış.
- Neee annem mi öldü? Yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı.
- Haklısınız da… Yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı aynı yatakta görünce fenalaşmış.
- Yahu hiç iyi haber yok mu sende?
- Var efendim... Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya... Sonucu geldi, POZİTİF...
GÜNE UYAN
“Turşu fıçısından bal akmaz.”
(Anonim)