Eleştirilerimi kimi uyarı olarak, kimi de saldırı olarak algılıyor. Bu bir basiret meselesidir aslında.
Eleştirinin, yorumun gücü etkisindedir aslında.
Med-cezir sezonu olabilir, çok gel-gitler yaşanacak diye yazalı henüz bir hafta geçmemişti ki fırtına koptu…
Aslında beklenen bir şeydi. Herhangi birine denk gelebilirdi, bugün Yunus Yaşar’a yarın Görkem’e, öbür gün de Mesut Tonta’ya, Doğan Özkoç’a, Erkan Karabina’ya derken sıra içimizdeki Şahinspor’a gelecektir…
Önceki yazımda Silivri’nin bir spor politikası olması gerektiği ancak derin bir sessizlik olduğundan bahsetmiştim.
Meğer Silivri’nin bir spor politikası varmış ama biraz karanlıkmış…
Kamp binasına gece 01.00’larda, 02.00’larda gelenler oluyor, toplantılar yapılıyor yol haritası belirleniyormuş!!!
Farkına varanlar onun için sessiz kalıp bize de Üsküdar’da sabah oldu uyanda balığa gidelim diyormuş…
Kamp binasına kimler geliyor içeri?
Bu bina içine nasıl alınıyor?
Gece yarısı ne toplantısı yapılıyor?
Bu toplantıları kimler organize ediyor?
Önce bunların açıklanması lazım…
Bu açıklamayı alması ya da hesap sorması gereken kişi öyle anlaşılıyor ki bir tek Özcan Işıklar’dır.
Gelelim maça ve Yunus Yaşar olayına…
Maç yine havadan indirmeden, yerden durdurmadan oynandı. Bu oyun şekliyle orta saha oyuncuları tenis seyircisi gibi yandan alttan, üstten giden topu seyrederken arada ileri geri düz koşu yaptılar.
Antrenör de sürekli isyan halindeyse, feryat figan bağırıyor, çağırıyor, hakaret ediyor, tribüne şikayet ediyor, sık sık protokole dönüp "Görüyorsunuz, yırtınıyorum. Ben daha ne yapayım” der gibi tavırlar sergiliyorsa burada artık aklı Selim değil, radikal tedbirler söz konusudur…
Kaptan diyoruz ama Yunus Yaşar bu kulüpte büyümüş, yetişmiş, profesyonelliğin gerçek yüzünü görmemiş, henüz kaşarlaşmamış tecrübesiz, amatör ruhlu bir oyuncu. Oyunun başından itibaren kenardan tahrik edildi durdu. Provoke edildi Yunus Yaşar. Devrenin uzatma dakikasında tuzağa düştü. Antrenörün ağır küfrüne karşılık verip oyundan alınmasına tepki gösterdi.
Keşke biraz soğukkanlı olup formayı çıkarıp atmasaydı.
Çünkü o formayı yerden alıp öperek tribünü kışkırtmak sn derece profesyonel bir tezgahtı.
Garibim Yunus top oynadığını, profesyonel futbolcu olduğunu sanıyor. Nereden bilsin asıl oyunun "cambaza bak” oyunu olduğunu!!!
Kimse hiçbir şey olmamış gibi davranamaz.
Yunus’ta cezasını çekecektir ama bu antrenörlük modeli Silivri’ye uygun bir model değil.
İç sahada takım kaptanına küfredip formayı öperek üstünü örtmeye çalışan antrenörle ilk defa karşılaşıyoruz.
Bu kulüp sayısız antrenör gördü.
Burada başlayıp üst liglerde üst düzey çalışan üçü bu maçta tribünde tam da kulübenin arkasındaydı ağızları açık kaldı.
Artık futbolda küfre yer yok, edene ise ceza veriliyor. Tribünler kapatılıyor küfür yüzünden.
Dolayısıyla 20 yaşında çocukların performans ortaya koydukları halka açık ortamlarda oyuncusuna küfür eden hocaya kimsenin tahammül göstermesi beklenemez.
Daha yolun başındayız ama hızlı düşünüp çabuk hareket edilirse atı alan Üsküdar’ı geçebilir….