Yazar Pınar Altuntaş

Var Olmanın En Derin Hali

Güven, sadece bir duygu değil, ruhun sığındığı en kadim limandır. İnsan, dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren güvenle var olur. Bir bebek, annesinin kokusuna sığınıp huzur bulur. Bir dost, en zor anında yanında olanın sesinde güç hisseder. Bir âşık, sevdiğinin sadakatinde kendini tamamlanmış görür. İnsan, güven olmadan nefes alabilir ama gerçekten yaşayamaz. Çünkü güven, varoluşun temelidir. Olmadan hiçbir bağ kök salmaz, hiçbir sevgi yeşermez, hiçbir hayat anlam kazanmaz.

Ama güven hassastır. En ufak bir ihanetle sarsılır, en küçük bir şüpheyle çatlamaya başlar. Kaybolduğunda geriye eksik bir ruh, kırık bir kalp ve boşluğa düşen bir zihin kalır. Güvenin sarsıldığı yerde korku büyür, endişe kök salar, sevgi bile gölgelenir. Oysa insan, güvensizlik içinde yaşayamaz. Bir dostun sözlerine, sevdiğinin sadakatine, toplumun adaletine güvenmediğinde ruhu huzursuz olur. Hayat, sürekli tetikte olunan bir savaş alanına dönüşür. İşte bu yüzden güven, insanın ruhunu besleyen bir ekmek, içini ısıtan bir ateş gibidir. Varlığı huzur verir, yokluğu ise her şeyi kurutur.
Güven yalnızca başkalarında aranan bir şey değildir. İnsan önce kendine güvenmelidir. Vicdanına sadık olmayan, sözünün arkasında durmayan biri, başkalarına da güven veremez. Kendi kalbinde doğruluğu, dürüstlüğü ve samimiyeti yaşatamayan bir insan, güveni sadece bir beklenti olarak görür ama onu hak etmeyi bilemez. Oysa güven, sadece alınan değil, aynı zamanda verilen bir emanettir.
Gerçek güven, sevginin de ötesindedir. Sevgiyi var eden, dostluğu baki kılan, aşkı ebedi yapan odur. Güvenin olduğu yerde yürekler huzur bulur, sözler kıymetlenir, hayat anlam kazanır. Çünkü güven olmadan insan yalnızca yaşar; ama güvenle birlikte gerçekten var olur.

YORUM YAP