Silivri Baro Temsilcilerinden Nuran Özmen, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nin Türkiye gündemine oturan önerge konusunda görüşünü paylaştı.
Çocuklara karşı her türlü şiddet, ihmal ve istismarları önlemek amacıyla Silivri Belediyesi'nin hayata geçirdiği Bedenimi ve Ruhumu Koruyorum projesinde de görev alan, Silivri Baro Temsilcilerinden Nuran Özmen, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nin gündemde büyük yankılar uyandıran önerge konusundaki görüşünü paylaştı. Meseleye siyasi nedenlerle karşı çıkan veya savunmak zorunda olanların dışında anlamak isteyenler için bir bilgi notu:
“TÜRKİYE'DEKİ ÇOCUKLARA ACI BİR SÜRPRİZ HAZIRLIĞINA”
“TBMM'de iktidar partisi milletvekilleri Mehmet Muş, Halis Dalkılıç, Mücahit Durmuşoğlu, Ramazan Can, Hacı Bayram Türkoğlu ve İlyas Şeker, verdikleri önerge ile 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe saatler kala; Türkiye'deki çocuklara acı bir sürpriz yapma hazırlığına girişti.
Buna göre “cebir tehdit hile veya iradeyi sakatlayan başkaca bir neden olmaksızın 16.11.2016 tarihinde kadar işlenen cinsel istismar suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda, koşularına bakılmaksızın Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir.”
“ÇOCUK TECAVÜZLERİNE EVLİLİK KILIFI ADI ALTINDA MEŞRULUK KAZANDIRMAYA ÇALIŞAN BİR ÖNERGE”
Açıkça, çocuk tecavüzlerine evlilik kılıfı adı altında meşruluk kazandırmaya çalışan bu öneriyi, haklı çıkaracak hiçbir hukuksal ve toplumsal dinamik, gerekçe olamaz.
Kamuoyunu etkilemek adına, önergenin tecavüzleri değil, rızaya dayalı ilişkileri kapsadığını ifade etmek, ülke gerçekliğinden, çocukların gelişim süreçlerini değerlendirmekten uzak ve samimiyetsizdir.
“VİCDANLARI KÖRELTEN BİR YASA TEKLİFİ”
Vicdanları körelten bu yasa teklifi karşısında somut olay özelliğinden gidecek olursak, 10 yaşında iken, 50 yaşında bir adamla SÖZDE RIZAYA DAYALI birlikte olan bir çocuk, yargılama sürerken 16 yaşına gelip hâkim izniyle evlendirildiğinde sanık hakkında ceza; “Hükmün Açıklanmasının Ertelenmesi” olacaktır. Şayet bu arada ceza almış ve hükümlü ise cezası ertelenecektir. Üstelik cezanın hapse dönüşmemesi için çocuğun yaşadığı evlilik mahkûmiyeti devam edecektir. Tasarıyı hazırlayanlar için bu ilişkideki RIZA; TECAVÜZ DEĞİLDİR.
“RIZAYA DAYALI İLİŞKİ DİYEREK MAZUR GÖSTERMEYE GEREK YOK”
Bunun adını rızaya dayalı ilişki diyerek MAZUR GÖSTERMEYE gerek yoktur. Gerçek rıza tespiti, yaş, sosyal, kültürel, ekonomik birçok etkenle belirlenir. Olay anına ilişkin çocuğun ses çıkarmaması, ailesinin çevresinin baskısı, hayal dünyası, failin gücünden etkilenmesi çocukta rıza olarak kabul edilemez. Bu yasa tasarısını hazırlayanlar ve destekleyenler, kaç çocuğun ailesinin baskısı ile aklanmak adına kendisine tecavüz eden fail ile evlenmek zorunda kalacağını, düşünmüş ve empati yapabilmişler midir?
Rızanın tartışılabileceği tek alan sadece ve sadece çocukların yaşıtları arasındaki ilişkileri için söz konusu olabilir.
“ÖNERGE İLE AÇIKÇA ÇOCUKLARA TECAVÜZCÜLER İLE EVLENDİRME ZORUNLULUĞU GETİRİLMEKTE”
Bu durumda önerge ile açıkça çocuklara tecavüzcüler ile evlendirme zorunluluğu getirilmektedir. Üstelik çocuk, bu önergenin getirdiği yasal durum nedeniyle bu evliliğe katlanmak zorunda bırakılmaktadır.
“VİCDANLARI KANATANBİR DÜZENLEME”
Yapılmak istenen başta Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere uluslararası ve ulusal çocuğu koruyan yasalara aykırıdır. Hepsinden önemlisi vicdanları kanatan bir düzenlemedir.
Unutmayalım ki “18 yaşın altında her birey çocuktur.” Çocukları korumak başta DEVLETİN olmak üzere herkesin sorumluluğundadır. Bu nedenle bu teklife Çocuk ve Kadın Hakları açısından kabul edilemez olması nedeniyle İstanbul Barosu olarak şiddetle karşı çıkıyoruz.”
Sevginar SALİ