Kamuoyunu ilgilendiren iş yapanlar başarısızlıklarını, yetersizliklerini genellikle bir şeye veya bir yerlere bağlarlar…
Spora karıştırmayalım denir ama döner dolaşır konu çoğunlukla da siyasete bağlanır.
Silivri'de de tablo farklı değil…
Amatörlerin durumu içler acısı, borçlar dağ gibi, çoğu lige katılmıyor.
Antrenörler derneği işlevsiz, kulüpler birliği etkisiz.
Profesyonel ligde tarihi hezimetler yaşıyoruz. Beceriksizliği, basiretsizliği kimse kabul etmiyor.
Kime sorsan yön tabelalarını belediyeye yönlendiriyor.
Haklılık payı olanlar tabii ki vardır ancak, parklar, bahçeler, salonlar, araçlar, malzemeler, hatırı sayılı nakitler vs….
On yıldır, yirmi yıldır bunları alıp kullanıp da lige katılmıyorsanız aynı yerleri ihalede kulüp değil de kendi adınıza alarak kulübü yine belediyeye yıkmaya çalışıyorsanız Başkanın ne yapması lazım? Başkanın yerinde olsam kulüp başkanının aldığı ihaleyi iptal ederdim ve tesisleri kulübü verirdim. Bu da bir tercih meselesi en azından gelen gelirle nelerin yapıldığını tek elden gözlemlemiş olurdu.
Tanıdığım ve tanıdığıma inandığım Volkan Yılmaz sessizliğini biraz daha korur ve uzaktan sükût içinde takip eder sonra mı sonrasında ise alır sazı eline vurur tellerine artık hangi nota denk gelirse…
Silivrispor'daki idari teknik yapılanma ve alınan sonuçlar ortada, ortam sıkıntılı ve gergin, olan biten her şey Sertan hoca üzerinden Volkan Başkan ile ilişkilendiriliyor ama bu tablo tamamen Sertan hocanın eseri.
Gelişi ne kadar doğruysa, icraatları ve tercihleri bir o kadar sıkıntılı.
Dolayısıyla Volkan Başkan hizmet anlamında eksiklikler hatalar yapabilir ama spor konusunda özellikle futbolda kesinlikle külyutmaz. Yani futbol için yaptığınız her yatırımın ne sonuçlar getireceğini siz adımınızı atmadan Volkan Başkan sonuçlarını tahmin edebilir.
Volkan Başkanı etkileyemezsiniz ve yanlış yönlendiremezsiniz futbol konusunda.
Onun için topu başkana atıp kale önünde beleş bekleyerek günü, haftayı geçiştirecek taktikler yerine sezonu, dönemi, geleceği kurtaracak projeler üretmek gerekir.
Ayrıca son zamanlarda kulübün vefa duygusu ve geçmişe saygıdan uzaklaştığı görülüyor.
Kulübün bu günlere nereden nasıl geldiğini bilmeyen, büyüğünü-küçüğünü tanımayan bir jenerasyon sıkıntılı bir sporcu profili oluşuyor. Bunda eksiklik altyapı hoca tercihlerinden kaynaklanıyor. Hayatı boyunca altyapıda oyuncu eğitimi vermemiş, bırakan eğitim vermeyi kendi bu eğitimi almamış isimler dolduruldu ve sonuçları yaşıyoruz.
Silivrispor'u temsil eden herkes Dayı Beyi, Akgün Silivrili'yi, Mustafa Cambaz'ı, Müjdat Gürsu'yu öğrenmeli.
Seyfi Atun'u, Siyami Köylü'yü, Alaattin Özgür'ü, Nihat Uykusuz'u, Çevik Baysalgil'i tanımalı Cengiz Özsoy'u bilmeli.
Silivrispor'un geçmişini, tarihini bilmeyenler her gün birer birer eksiliyor, her kayıpta bir kültür kayboluyor, spor hafızamız siliniyor.
Hayatta olanlarla bu hafızayı geleceğe aktaramazsak içerde beş gollü hezimetleri bir iki şişe soda içerek hazmetmekten başka yapacak bir şeyimiz kalmayabilir.