SALAK

Ya günah keçisi olursun ya da melek!

Şu anda sabah telaşı olan ofisimizde oturmuş yazıyı kaleme almaya çalışıyorum. Yazının yayınlanıp yayınlanmayacağını da bilmeden. Çok üzgünüm, çünkü daha 22 yaşında pırıl pırıl bir genç kız, meslektaşım, dün Manisa organize sanayi inşaatında şaft boşluğunu kontrol ederken düşüp, yaşamını yitirdi. Yani melek oldu.
Onun haberini okurken 20 yıllık deneyimim gözünden film şeridi gibi geçti. Böylece hatırladığım bazı olaylara güldüm geçtim, bazılarına ise üzüntü duydum. Pişmanlık demiyorum çünkü yaşadığım hiçbir şeyden pişman olmamayı öğreneli çok oldu.
2015 yılından önce bir şantiyeme müfettiş ziyareti olmuştu. Saha kontrolü sırasında bir şaft boşluğuna çakılmış olan plywood (kalın tahta) yıpranmış olarak görünüyordu. Müfettiş beylerden biri (iki kişi idiler) tahtanın uygun olmadığını kanıtlama gereği hissetti ve hocam yapmayın dememize rağmen tahtanın üzerinde zıplamaya başladı. Ve tahta kırılıp planlayamadığı bir şey oldu; şaft boşluğundan düşmek üzereyken eşim ve diğer müfettiş arkadaş kendisini yakaladı. Ayrıca düşen müfettiş de kendisini can havliyle korumak için kollarını açtı ve yanlara tutunmaya çalıştı. Fakat herkes o kişi kadar şanslı değil. Yani dün hayatını kaybeden meslektaşım; gençliğinin baharında, birkaç ay önce evlenmiş, hayatta onu bekleyen mucizelerin hiçbirine şahit olamayacak. Belki vatana, millete hayırlı bir evlat yetiştirecekti, o duyguyu anneliği tadamayacak.
Bir de onun görevlendirildiği OSGB (yetkili firma)'ye ne olacak mı dersiniz. İlk önce firma buraya teklif verirken; şantiye sahibi isg hizmetini ucuza mal etmek için elinden geleni yapmıştır. Çünkü hizmeti alan firmaya külfet gelen bu iş aslında bir günah keçisi olmak anlamına geliyor. Şu anda Temmuz ayı enflasyon ve asgari ücrete gelen zamlardan dolayı, hizmet verdiğimiz firmalara zam yapmaya çalışıyoruz. Konuşmaya gittiğimizde bazı firmalarımız “Falanca arkadaşımız var onlara şu fiyat verilmiş saatine” diyor. Fiyata bakıyorsunuz ve aklınıza gelen ilk şey 2 adet kare çikolata fiyatı, gülüyorum bazen. Yıllarca emek sarf etmişsiniz karşılığı bu. Her kazasında taksirle adam yaralamaktan tutuklanıp, serbest bırakılmışsınız. İşverenin haberi olmamış. Yaptırmanız gerekenler ve sürekli hatırlattığınız eksiklikler almış başını gitmiş. Ölümlü iş kazalarına kadar yatmayan içerde birikmiş alacaklarınız, kişi ölür ölmez hesabınıza geçmiş. Çünkü bir günah keçisi lazım.
Siz eksiklikleri bildirmişsiniz, “Bu yıl sonunda hallolacak” demişler. ‘Tamam peki uygunsuzluklar bitene kadar şu önlemleri alalım' diye görüş bildiriyorsunuz; “Tamam tamam..” deyip geçiştiriliyorsunuz. Firmalar unutmayalım, her ne kadar aylık ödemeleri sizden alsak da; sağ olsun devletimiz bizi korumak için, “Yapılmayan eksiklerde 14 gün süre ver; yoksa bana haber ver” diyor. Haber verseniz bin dert, haber vermeseniz bir… Bunca senelik meslek hayatımda haber vereni de görmedim.
Gelelim üç kuruşa hizmet verdiği şantiyede ölen personeli için hapis yatacak olan OSGB sahibine; dünyaca tazminat ödeyecek OSGB'yi şantiye sahibinin saatine ödediği 2 kare çikolata parası mı kurtaracak? Çünkü ölüm olayının olduğu firma o zaman başlayacak, “Tecrübesiz yollamasaydın. Bu senin sucun” diye. Demeyecek “Ben kılı kırk yardım bedavaya getirdim, yetmedi ayında ödemedim sana 3-4 ay taktım. Sen de ne yapacaksın devletten hemen yetkisini almış ve tecrübesi resmi olarak yeterli görünen; aslında yetmeyen(Ki bu da inanın kan ağlayan yaramız; görüşmelerde uzmana soru soruyorsun, otur cevaba ağla.) personeli üç kuruşa bulup bana yolladın.”
Unutmayın Fabrikalar, firmalar, şantiyeler bu OSGB'lerinde sizlerin olduğu gibi masrafları var. Personel, kira, yemek, ulaşım, kırtasiye, size kesilmiş olan ve sizlerin ödemediğiniz içeri attığınız ama biz ayı ayına yatırdığımız KDV ve Gelir vergisi, sizin tahmin edemediğiniz ve bu giderler sizde olunca aslan kesildiğiniz maliyetlerimiz var. En üzüldüğüm nokta ise bazı fabrika ve firmalarda randevulaşıp gidiyoruz veya çağrılıyoruz görüşmeye, bekle Allah bekle… Gülen bir sekreter sizden devamlı özür diliyor. Planlanmamaktaydı. Aynısını biz yapsak; “parayı buldu” olur ismimiz. En değerli ve yerine koyamayacağım şeyi harcıyorsun bende VAKTİMİ…
Ya da alırsınız uzmanı bakarsınız, uzman çok iyi. Firmadan şikayet yok. İyi tabi kimseye eksik söylememiş, tüm işi haricinde olan işleri firmanın isteklerini yerine getirmiş. Siz yetkili olarak denetlersiniz, anlarsınız durumu… Uzmana uyarıda bulunursunuz. Önünü alamazsınız, firmaya gidersiniz ve yetkiliye uzman değişikliği yapacağınızı söylersiniz. Yetkili hemen yapıştırır, “Maaştan mı? Ne istiyorsa verin, çok memnunuz”. ‘Yok' dersiniz. (Bu arada firmaların zam isteyen personellerini ve uygunsuz davranışı olan personellerini işten çıkarma hakkı vardır. Bizim ise yok! Hatta bu doktorsa iş yapmasa dahi sıkıntı yok. Çünkü firma yetkilisi ve müdürün doktor arkadaşı vardır artık. İşini düzgün yapan hiçbir doktor kimse ile arkadaş olmaz. Sosyal bir varlık değildir doktorlar. Para hayatta ki en büyük dürtüleridir. Çünkü daha tutulacak gece nöbetleri ve başkası yerine gidecekleri firmaları vardır. ) Durumu izah edersiniz. “Personel kalsın” derler.
Sonra bir kaza olur ve bom hemen telefonlar, çalmaya başlar. “Kaza oldu gelin”… Giderim ve bu arada her şeyden haberim vardır; her firma ile ilgili ki risk analizleri tek tek elimden geçer; firma benim üzerime olmasa da maliyete takılmam ben de giderim arada sahayı görmem için ki çok şükür hiç yanılmadım şimdiye kadar. Kaza organizasyonunu yapıp, kök neden analizi tespit edip; asıl nedeni bulduktan sonra durumu izah ederim. Firma yetkilisinden aldığım cevap, “Evet tespit doğru. Eksiklik konusunda, uygunsuzluğu değiştirmek istemediği durumu ve olayı, uzman doğru anlatsaydı, ısrarcı olsaydı biz yapardık. Keşke daha çok ısrar etseydi” derler. Uzman o zaman aydınlanır “Ne yaptım ben” diye. Ben buna meslek lügatim de ‘geçir eşeği sudan' diyorum.
Şimdi yerlerine günah keçisi olduğumuz fabrika ve firma sahipleri empati yapın biraz; çünkü biz sizlerle çalışmak için bu empatiyi sürekli yapıyoruz. Siz uzman olun veya OSGB sahibi, ben de firmamda toplu ölüm vakası olacak bir olayı görmemenizi, risk analizinde yapmadığım halde tespit etmiş olduğu bu riskleri kapatmanızı rica edeyim. SİZ veya EVLADINIZ bu işi yapsa kapatır mısınız o eksikleri?

YORUM YAP