Sevginar Sali

Yalnızlık...

Dün sabah saatlerinde önce AK Parti İlçe Yönetim Kurulu Üyesi ve ilçe başkanlığı konusunda son dönem kulis çalışmalarıyla dikkat çeken Bulut Banazılı "Yalnızlığımı biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sözlerini paylaştı. Ardından AK Parti İlçe Başkanı Rıfat Kutlu, “Cumhurbaşkanımız faizin yükselmesine karşı olduğunu ifade ettiği konuşmasında; "Yalnızlığımı biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim. Çünkü faizi önemli bir sömürü aracı olarak görüyorum" dedi. Dünyadaki tüm halklar sistemi kuran 3-5 ülkenin eliyle yüksek faiz ve kur baskısıyla eziliyor. Cumhurbaşkanımızın; "Neden dolara endeksliyiz? Sistemi altına endeksleyelim" sözleri dünya için devrim niteliğinde sözlerdir. Bugün olmasa da bir gün bu sömürü düzeni muhakkak yıkılacaktır!” yazdı…
Cumhurbaşkanımız, birkaç ay önce de FETÖ ile mücadele konusunda yalnız olduğu vurgusunda bulunmuştu.
Cumhurbaşkanımıza her Türk vatandaşı eminim ki güvenmek ister. Ne yazık ki kendisi kasıtlı veya istemeyerek de olsa toplumun bir kesimini endişe telaşında yakıp, kavurma yaklaşımı hususunda epey kararlı. Ne beddua okuyanlardan olmak isterim ne de her sözünü doğru kabul edenlerden… Çok şükür ikisinden de değilim… Sadece bu ülkenin geleceği konusunda korkuları aklından büyük olan kategoride olduğumu söyleyebilirim… Sıradan insanlar yanılabilir, söz verdikleri konuları gerçekleştirmekte yetersiz kalabilir… Devleti tüm imkânları ile teslim ettiğimiz ve yönetim sorumluluğunu üstlenme konusunda layık gördüğümüz kişilerin sorunlarımızın kontrolü ve çözümü hususundaki yetersizliği kaygı verici.
Türkiye'nin halkın seçimiyle belirlenen (%51.79'ye yakın destek aldı) ilk cumhurbaşkanı seçildikten iki yıl sonra birkaç ay arayla iki önemli dönem ve süreçte “Yalnızlığımı biliyorum” diyorsa bu çok acı… Bu yalnızlık senfonisinin tek taraflı ortaya çıkmadığını, sonuçları yerine nedenlerine bakıp çözüme kavuşturmamız gerektiğini kabul etmeliyiz. Ne kadar ayrılıp, bölünüp, parçalandıysak artık ülkenin yarısından fazlasının oylarıyla seçilmiş, desteğini almış kişinin ifade ettiği durum ibretlik… Birlikte önemli bir kuvvet olduğumuz kadar parçalandıkça değer kaybediyoruz… Allah aşkına artık ders alalım, daha anlayışlı, birleştirici, toparlayıcı, yapıcı olalım… Zaten dışarıdan ayağımıza çelme takan takana, ihanet eden edene; uzaya mekik göndermemize hacet yok birbirimizin yüzüne bakalım, omuz verelim, el ele olalım…
Ülke veya devlet adamı olmaya gerek yok ihanet yaşamak için… Hainlerden hesap sormak yerine ihanete giden yollara kendi ellerimizle döşediğimiz taşlar konusunda dersimizi alalım kafi… Başkaları size ancak izin verdiğiniz ölçüde iyi veya kötü bir şey yapabilir. Kandırıldıysanız; tedbirsiz davrandığınız içindir. Saldırıya uğradıysanız, güvenlik önlemlerinizi yetersiz bıraktığınızdandır… İhanete uğradıysanız yanlış kişiye güvenmişsiniz demektir vs…
Başka kimseye değil kendimize güvenerek yola devam etmeliyiz… Ama ilk iş dağılan tüm parçalarımızı toplayıp, birleştirmek… Siyasi tartışma nedeniyle kalbini kırdığınız o arkadaşınız yok mu? Bugün onu arayın, hafta içi buluşmak için sözleşin hatta… Her şeyi devletten beklemeyin herkesin kendi çapında konu hakkında yapabilecekleri pek ala var; duyarlılık gösterin, göz artı etmeyin ve kulak arkası yapmayın…
Devlet Büyüğü ne demek? Devlet adına büyüklük yapan olarak algılıyorum ben… Silivri'deki temsilcileri ve uzantıları da üzerlerine düşeni yapsınlar… Yoksa kan kokusu alan ‘köpekbalıkları' ekonomiden sonra devletimizi de parçalayarak, midelerine indirir…
İnşallah olmaz da biz sahip olduğumuz şu anki kafaları değiştirmezsek, omuzlarımızın üstünde taşıyabileceğimiz bir baş da kalmayacak zaten…
İyi haftalar herkese; huzur, mutluluk, hoşgörü ve barışın hakim olduğu zamanlara girelim artık inşallah...

GÜNÜN SÖZÜ
"Önemli olan kavgadaki köpeğin büyüklüğü değil, köpeğin içindeki kavganın büyüklüğüdür."
*Mark Twain

YORUM YAP