Temmuz meclisinde MHP Grubu adına İBB Meclisinde söz alan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, yönetimi Bodrum plajları ile yarışan fiyat politikası ve “İstanbul'da denize girmek, serinlemek zaruri bir ihtiyaç değil lüks'' savunması nedeniyle sert bir dille eleştirdi.
“İBB, İstanbul'un çeperlerinde yaşayan vatandaşlarımızı piknik alanlarından, göletlerden, sosyal tesislerden, inci gibi kumsallardan 4 yıldır mahrum bırakıyor” diyen Başkan Volkan Yılmaz, “İstanbul'da denize girmek halkımızın ihtiyacı değil lükstür anlayışıyla sosyal belediyecilik yapılamaz” sergilenen yönetim anlayışına tepki gösterdi.
“İSTANBUL'DA, YAZ DA OLSA, KIŞ DA OLSA ‘AĞUSTOS BÖCEKLERİNE', FARK ETMİYOR”
MHP Grubu adına İBB Temmuz meclisinde söz alan Başkan Volkan Yılmaz, şu açıklamalarda bulundu: “Malumunuz, İstanbul'da yaz aylarını yaşamaya başladık. Tabii İstanbul'da, yaz da olsa, kış da olsa bazılarına, ‘Ağustos böceklerine', fark etmiyor. Ağustos böceği olmaya devam ediyorlar.
İstanbul'da yaşayan vatandaşlarımızın, yaz ayları itibariyle ihtiyaçları ne şekilde karşılanıyor? İBB internet sitesinde, kurumsal sayfasında, misyonu olarak ‘yeni nesil belediyecilik anlayışıyla şehrimizin tüm değerlerine sahip çıkarak üreten, kültürel ve sosyal yaşamın altını çiziyor' deniyor. Vizyon olarak da ‘Adil, yeşil, yaratıcı şehir ve mutlu İstanbullu' mottosu var.
Şimdi gelin bakalım yaz aylarında İstanbul'u bu vizyonunuz ve misyonumuz ölçüsünde mutlu mu?
“DEFALARCA ŞEHRİN ÇEPERLERİNİ FIRSATA ÇEVİRİN DEDİK”
Bu kürsüden Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına her söz aldığımda, çeperleri, İstanbul'un kenarında kalan ilçeleri anlatmaya çalıştık. “Şile, Arnavutköy, Çatalca, Silivri'' dedik. Sizler de “Nedir bu çeperler? Niye bu kadar bu kürsüde İstanbul'un çeperleri ile bizi meşgul ediyorsunuz. Silivri'yi konuşmaktan bıktık'' dediniz. Biz İstanbul'u yönetenlere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu'na, İyi Parti Grubuna ‘İstanbul'un çeperlerini sırtınızda yük gören yönetim anlayışınızdan vazgeçin, kırsal köy, köylü, çiftçi denildiğinde yüzünüzü asmayın, yüzünüzü buluşturmayın' dedik. Defalarca bilakis ‘Şehrin çeperlerini fırsata çevirin, İstanbul'un fırsatı haline getirin ve şehrimize bu vesileyle değer katın' dedik.
Peki, çeperler sizce nasıl fırsata çevrilebilir ve nasıl şehrin fırsatı olabilir? Birçok fırsat söz konusu. Bugün yalnızca yaz aylarını dikkate alarak, hemşirelerimizin, şehrin stresinden, karmaşasından kopup, bir kaçış noktası olabilecek bir fırsat olarak da düşünebilirsiniz. Bakınız şehrin stresinin atılacağı ormanlar, yürüyüş alanları ve inci gibi kumsallar şehrin çeperlerinde fırsat olarak görmenizi ve algılamanızı bekliyor.
“YAPTINIZ DA BİZİM Mİ HABERİNİZ YOK”
Peki, siz 4 yıl boyunca çeperleri fırsata dönüştürmek için, bu ormanlardan, kumsallardan, piknik alanlarından İstanbullu vatandaşın yararlanması adına ne yaptınız? İBB'nin Bel Turu marifetiyle işletilen piknik alanları yaptınız da bizim mi haberimiz yok? Yürüyüş, doğa sporları rotaları oluşturduğunuz da bizim mi haberimiz yok? Bisiklet rotaları oluşturdunuz mu? Tuzla'dan Silivri'ye, Büyükçekmece'den Çatalca'ya halk plajları yaptınız, duşu, ücretsiz giyinme- soyunma kabinleri olan plajlar yaptığınızda bizim mi haberimiz yok? İstanbul'a ait doğa turizmini barındıran bir master plan yaptınız da bizim haberimiz yok? Kimsenin haberi yok.
“İSTANBULLU'NUN NEFES ALMA, DENİZE GİRME HAKKINI ISKALADINIZ”
Esasında, siz dahil, İstanbul'da yaşayan hiç kimsenin bunlardan haberi yok. Çünkü bunların hiçbirini yapmadınız. Çeperleri sırtınızda yük gördünüz. Her şeyi ıskaladığınız gibi İstanbul'da yaşayan vatandaşların da nefes alma, denize girme özgürlüğünü ve fırsatını ıskaladınız arkadaşlar. İBB'nin marifetiyle Çatalca, Silivri, Büyükçekmece'de, Arnavutköy'de, Şile'de, Beykoz'da işletilen, halkın rahatça girebileceği bir piknik alanı mevcut mu arkadaşlar? Hepsi elinizde ve mahkemelik.
Bir tanesi Silivri Belediyesi'nin girişimleriyle İBB'nin tasarrufu ve vazgeçmesi ile Küçük Sinekli Mesire Alanı'nı biz devraldık. Protokol yaptık ve bugün vatandaşımızın hizmetinde. Her şeyiyle yenilenmiş bir mesire alanını Silivri'de İstanbul'un hizmetine sunduk.
“GÜNDEMİNİZ VE İLGİ ALANINIZ FARKLI”
İstanbul'da yaşayan vatandaşların, çocuğuyla gidip piknik yapabilecekleri, her türlü hizmetlerinden yararlanacağı bir piknik alanı yok arkadaşlar. Gündeminiz ve ilgi alanlarınız farklı. Şimdi “Sosyal belediyecilik yapacağım'' diye ortaya çıkan Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul'da “sosyal'' kelimesini yalnızca janjanlı kitapçıklarında, internet sayfalarında bırakan bir belediyeyle karşı karşıyayız. Arkadaşlar bunu biz söylemiyoruz. Biz çarşıya ve pazara çıkıyoruz, sahile ve plaja gidiyoruz. Bunları vatandaşlarımız söylüyor.”
“ÖZEL PLAJ AÇIK, BELEDİYENİN PLAJI KAPALI”
“İBB'nin az sayıdaki plajlarından bir tanesi, şehrin kalbinde Florya'daki plaj kapalı. Özel plaj açık, belediyenin plajı kapalı!” eleştirisini dile getiren Başkan Yılmaz, CHP sıralarından yükselen “Valilik kapattı” çıkışlarına şöyle yanıt verdi: “Kapalılık nedeni ne biliyor musunuz? İstanbul Valiliği, halkın sağlığını korumakla mükellef, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da öyle… Siz İSKİ'nin de marifetiyle arıtmaları doğru dürüst çalıştıramaz ve Marmara Denizi'nden su tahlilleri alındığında ‘denize girilemez' raporu verilirse İstanbul Valiliğinin yapması gereken şey o plajı halkın kullanımına kapatmaktır. Görevinizi niye yapmadınız?”
Valiliğin kapatma karını kasıtlı olarak nitelendiren CHP tepkileri üzerin Yılmaz, “Sizin laboratuvarlarınız var. Numuneler temiz çıksın, plajı kapatmayın. Bakın, İstanbul'da en kolay erişilebilir plajlardan bir tanesi şu anda kapalı. Her zaman yaptığınız gibi sorumluluk almayıp “Valilik suçlu, Bakanlık suçlu, Cumhurbaşkanı suçlu, Cumhur İttifakı suçlu'' diyorsunuz. Öyle yağma yok. O zaman plajının önünden alınan numuneleri düzenli olarak kontrol edin ve bakın” şeklinde konuştu.
“ÖNCEKİ YÖNETİMİN YAPTIĞI, BÜTÜN YATIRIMLARI ELİNİZE YÜZÜNÜZE BULAŞTIRDINIZ”
“Daha önceki yönetimin yaptığı, ettiği bütün yatırımları elinize yüzünüze bulaştırdınız. Tıpkı plajları bulaştırdığınız gibi” diyerek İBB yönetimine eleştirilerini üst perdeden sürdüren Yılmaz, “İBB'nin görevi bu; kanalizasyon atıklarını arıtmalarından geçirip denize deşarj etme. Bu görevinizi de kendi ifadenizle yapamamışsınız. Yani şimdi İstanbul Valiliği'nin işi gücü yok, sizin plajınızı keyfi bir şekilde kapatacak! Türkiye hukuk devleti. Raporları laboratuardan alırsınız, ondan sonra da plajınızı açarsınız” ifadelerini kullandı.
“SİZİN BELEDİYECİLİK ANLAYIŞINIZI HAYRETLE İZLİYORUZ”
Yılmaz deniz ve plajlar üzerinden eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Peki, açık olan plajlara bakalım. İstanbul Valiliği sizin plajınıza düşmansa Büyük Ada plajı neden açık? Silivri'deki plajlar niye açık? Şimdi, açık olan plajlara geldik. Allah aşkına sosyal belediyecilik, CHP belediyeciliğinin, sizin plajlardaki fiyatlardan haberiniz var mı? Hiç önünden geçiyor musunuz? Bakın şöyle söyleyeyim, Tuzla'dan Silivri'ye kadar kum bedava, deniz bedava, hava bedava, su bedava, her şeyi bedava olan yerde plaj yapma becerisini dahi göstermiyorsunuz. Yapacağınız şey, soyunma odaları, duşlar ve Beltur marifetinde kafeterya.
Peki, merkezdeki ve Büyükada'daki fiyatları size söyleyeyim ister misiniz? Merkezdeki plajlar, içerisinde şezlong ve şemsiye yok, duş ve tuvalet yok, fiyatı 40 TL. Ve Allah'ın denizi, Allah'ın kulundan diğer her şey için ekstra ücret alarak bu fiyat olur mu? Bakın elimdeki haberde “Denize girmek ateş pahası'' diyor. Büyükada'da hafta içi 200 lira kişi başı, hafta sonu ise 300 TL, 4 kişilik bir aile toplam 1.200 TL. Bodrum, Çeşme'deki plajlarla yarışıyorsunuz! tebrik ederim! “Ulaşım dahil'' diyorsunuz. Valla sizin belediyecilik anlayışınızı hayretle izliyoruz.”
“BÖYLE BELEDİYECİLİK YAPACAKSANIZ, HİÇ YAPMAYIN”
Yılmaz'ın eleştirileri üzerine CHP saflarından yükselen “İstanbul'da denize girmek, serinlemek zaruri bir ihtiyaç değil lüks'' savunması hakkında MHP Grup Sözcüsü şöyle konuştu: “İstanbul'da hemşerilerimiz dinlesin; Cumhuriyet Halk Partili sıraları “İstanbul'da denize girmek, serinlemek zaruri bir ihtiyaç değil lüks'' diyorlar. Lüks değil arkadaşlar. İstanbul'da yaşayan her vatandaşın denize girme hakkı var. Şimdi yeni plaj, piknik alanları yapamadığınız gibi, bu plajları da özeller ile fiyat konusunda yarışır hale getirdiniz. Ne demek “İstanbul'da yaşayan bir vatandaşın plaja girmesi ihtiyaç değil, lüks'' demek?! Böyle bir şey söylenebilir mi? Böyle bir anlayışla sosyal belediyecilik yapılabilir mi? Bakın birçok vatandaşımızın Akdeniz'e, Ege'ye gitmeye vakti veya nakdi olmayabilir. İstanbul'da yaşayan dar gelirli ailelerin çoluk çocuk, plaja gitme hakları lüks değil, ihtiyaçtır. Röportajlar da yapılmış “Kişi başı Büyükada'da denize girmenin maliyeti 560 lirayı buluyor'' diyor. Böyle belediyecilik yapacaksanız, hiç yapmayın. 4 Yıldır sosyal belediyecilik konusunda yaptıklarınız tam bir fiyasko.”
Sevginar SALİ