Ben sadece parçayı görebiliyorum, bütünü gören O'dur
Bir olaya yargısız bir şekilde bakabilmek, tıpkı berrak bir suya bakmak gibidir. O suyun içinde, ne bulanıklık ne de dış dünyanın kirleri vardır; sadece saf, duru bir gerçeklik. Fakat yargısız bir bakış açısına ulaşmak çoğumuz için oldukça zordur. Çünkü zihin, bir olaya veya kişiye otomatik olarak geçmiş deneyimler, öğrenilmiş bilgiler ve duygusal tepkilerle yaklaşır.
Peki, bu yargılardan özgürleşerek nasıl saf bir bakış açısına ulaşabiliriz?
Bir olaya yargısız bakmak, her şeyden önce olayın olduğu gibi olduğunu kabul etmekle başlar. Olayı “iyi” ya da “kötü” olarak etiketlemeden, sadece “Bu böyle oldu” diyebilmek…
Bunu yapmak, olayın kendisine nötr bir alan bırakır ve zihin otomatik yorumlardan kurtulur. Bu, bir tabloya ilk kez bakan bir çocuğun gözleriyle bakmaya benzer; sadece görmek için görmek.
İkincisi duygularımız.
Bir olay yaşandığında, duygular hemen devreye girer: kızgınlık, üzüntü, korku ya da heyecan.
Ancak saf bir bakış açısı, bu duygularla özdeşleşmeden onları bir gözlemci gibi izlemeyi gerektirir.
“Bu his şu anda bende var” diyebilmek, yargısız bir farkındalığın temelidir. Bu, duyguya saplanmadan olayın ardındaki hikmeti anlamayı kolaylaştırır.
Çoğu zaman olaylara bakış açımız, geçmişten gelen kalıplar ve inançlarla şekillenir. Bir kişi bizi hayal kırıklığına uğrattığında, belki de geçmişteki benzer deneyimlerimizin izlerini ona yansıtırız. Ancak saf bir bakış açısı, geçmişin gölgesini fark etmek ve bu gölgeden özgürleşmekle mümkün olur.
“Bu an, geçmişten bağımsız ve kendi başına bir gerçekliktir” diyebilmek, bizi yargılardan arındırır.
Yargısız bir bakış açısı, şefkat ve merak içerir. Olayın veya kişinin neden öyle davrandığını, derindeki sebepleri anlamaya yönelik bir isteği barındırır. Bu bakış, insanı hem yumuşatır hem de olayın derinliğini kavramaya yardımcı olur. Belki bir kişinin sert davranışlarının ardında kendi acıları vardır; bunu görebilmek, yargının yerini anlayışa bırakır.
Yargısız bir şekilde bakabilmek, Allah'ın “Ya Basir” (Her şeyi gören) ismini tefekkür ederek mümkündür. Ya Basir, sadece görüneni değil, görünmeyeni de görmeyi ifade eder. Bu ismi hatırladığımızda, olayların ardındaki ilahi düzeni ve hikmeti fark edebiliriz. “Ben sadece parçayı görebiliyorum, bütünü gören O'dur” teslimiyeti, yargısızlığın kapılarını aralar.
Sonuç olarak; saf bir bakış açısı, bizi özgürleştirir. Kendi yargılarımızın, önyargılarımızın ve tepkilerimizin ötesine geçerek olaylara daha geniş bir perspektiften bakmamızı sağlar. Bu, hem zihinsel huzura hem de ruhsal bir dinginliğe götüren bir yoldur.
Bir dahaki sefere bir olaya yaklaştığınızda kendinize şu soruları sorun:
“Bu olaya tamamen tarafsız bir şekilde bakabilir miyim?”
“Bu durumu anlamaya çalışırken hangi yargılarımı devreye sokuyorum?”
“Burada bana öğretilmek istenen hikmet ne olabilir?”
Yargılardan arındıkça olayları ve insanları olduğu gibi görür, hayatın o saf ve berrak hakikatini daha derinden hissedersiniz.
Çünkü yargısız bir göz, hakikate açılan bir penceredir.
Hayata yargısız bir gözle bakabilmeye, her olayda hikmeti görmeye ve geçmişin gölgesinden özgürleşmeye niyet ediyorum.