“Yıllarca yaşamın benden başka bir şey olduğunu düşündüm. Dünyada benden bağımsız bir şeyler olduğuna ve bu olan bitenin bana bazı şeyler hissettirdiğine inandım.
Her şey bana bir şeyler hissettiriyordu. Sevdiğim insanlar, nefret ettiğim insanlar, haz verici olaylar, acı verici olaylar. Bana bir şeyler hissettiren insanların ve olayların merhametinde yaşamaya çabalarken, onların bana hissettirdiklerini kontrol etmeye çalışıyordum. Bunun için sevdiklerim ve sevmediklerim diye bir şey yarattım. Sevdiklerimden ayrılmamaya, sevmediklerimden kurtulmaya çalıştım.
Sonra baktım ki bu her zaman mümkün olamıyor. O zaman da sevmediğim ve kurtulamadığım, bana kötü şeyler hissettiren kişiler ve olaylar için suçlamaları ve yargıları, sevdiğim ve bana iyi şeyler hissettiren kişiler ve olaylar için de övgüleri geliştirdim.
İyi hissetmek için övdüm, kötü hissetmemek içinse yerdim. Derken dost ve düşman yarattım. Dost ve düşman yaratınca kendimi bir savaşın içinde buldum. Bu savaş bana iyi niteliklerimi kaybettirirken kendime aslında iyi bir insan olduğum palavrasını attım. İyi bir insan olmayı sürdürmek için bana kötü hissettiren her durumu ve kişiyi lanetlemeyi, suçlamayı sürdürdüm. Yıllar boyunca bir mantra gibi “kalbim kırık” dedim, “hayal kırıklığına uğradım” dedim. Yakınmalarımın tek amacı birilerinin beni kurtarması için dilenmekten ibaretti. Elbette beni kimse kurtarmadı. Böyle olunca inancımı yitirdim. Sevdiklerime, dostlarıma, öğretmenlerime…
Yine de yalnız kalma korkusuyla onlarla akıl oyunları oynamayı ve kendimi türlü şekillerde kandırmayı sürdürdüm ve böylece sahtekarlaştım. Bir sahtekar olarak yaşayamayacağım için de kendime olan biteni unutturdum.
Yeterince acı çektikten sonra bir gün uyandım ve anladım ki, yaşam benden başka bir şey değilmiş.
Dışarısı dediğim şey benim zihnimden başka bir şey değilmiş. Acı ve haz yalnızca benim zihnimde oluyormuş. Hissettiğim duygulara odaklanıp bunların bana dış dünya tarafından hissettirildiğini sanıyormuşum. Dış dünyadaki olayları ve kişileri oraya kendimin yerleştirdiğimi anlayamamışım. Zihnim berraklaştıkça dış dünyayı nasıl yarattığımı daha da net bir şekilde gördüm.
Gördüm ve anladım ki, dış ve iç ikiliği bir illüzyondan başka bir şey değil. Hissettiğim hiçbir şey dünyanın ya da diğerlerinin suçu değil. Dünyamı ben yaratıyorum. Acıya da hazza da ben karar veriyorum. Her şey dünyaya hangi gözle baktığıma göre belirleniyor. Bakış açım ise anlayışımdan kaynaklanıyor. Her şey ama her şey basit bir anlayış meselesi. Dünya benim eserim. Ben bu dünyanın mimarıyım.
Böylece yeni bir dünya yarattım : )”
*Cem Şen
NOT
1) Üç gün yokum, uslu durun : ))
2) Cumartesi günü Hülya Kadak, NK Woman ismini verdiği harika bir ayakkabı mağazası açıyor (13.00'da) Yemeniciler Sokak'ta hanımlar bir göz atın derim... Havanın gri kasvetinden sizi ışık hızıyla çıkartacak harika ayakkabılar var alın ama bana da bırakın : ) Hayırlı, uğurlu, bol bereketli olsun Hülya Kadak...
3)Herkese şahane bir hafta sonu diliyorum : )