Ali Gülcü

Yaşlı kuzgun

Sarı sıcak bir yaz günü...
Köyün son evini de geride bıraktıktan sonra etrafını akasya ağaçlarının çevirdiği dar patikadan, inek boklarına ve deve dikenlerine aldırmadan dereye doğru koşmaya başlıyoruz...
Ayaklarımız çıplak...
Cebimizde, kibrit kutusundan tabutta taşıdığımız sinek ölüleri...
Omzumuzda, ney kadar kıymetli sazdan kamışlar, misinamız siyah makara ipliği, oltamız toplu iğneden...
Mantar, tokyo arkası...

Dereye secde etmiş bir söğüt ağacından, çırılçıplak suya atlıyoruz...
Kurbağaların ve cümle kuşların keyfi kaçıyor tabii...

Haberin devamı 29.02.2012 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…


YORUM YAP