Geçtİğİmİz günlerde sahilde kısa bir yürüyüş yapayım dedim ve 10 yılın ardından ilk kez Mimar Sinan Köprüsü'nden geçtim. Gece vakti olduğu için köprünün muazzam ışıklandırmasını da yakından gözlemleme fırsatı buldum. Gerçekten göz alıcı bir manzara söz konusuydu. Sonra benzer bir ışıklandırma, Boğluca üzerinde yer alan “Kısa Köprü” olarak tabir edilen köprüye de yapılsa harika olmaz mıydı diye düşündüm. Bina boyamaları, Köy Pazarı, taşınabilir geçici köprü, çevre rekreasyon çalışmaları, Vakkas Kafe derken belediyenin o bölgeye verdiği önem göz önünde bulundurulunca bunu atlamış olmalarına şaşırdım doğrusu. Tabi yetki belki de başka kurumdadır, işin teknik boyutuna hâkim olanlara danışmak lazım…
Yaz mevsimleri Silivri'de hep başka bir tatta geçmiştir. Havaların ısınması, yazlıkçıların gelmesi, festivaller derken bu tatlı hava küçüklüğümden beri beni mutlu etmiştir. Ancak bu yıl yaz mevsimlerini tatsızlaştıran bazı faktörler gözüme ilişmeye başladı.
Yürüyüşümüzün ardından arkadaşımla bir kafede oturalım dedik ve 10 dakika içerisinde bacaklarımız sivrisinekler tarafından delik deşik edildi. Bu sene sivrisinek, karasinek, karınca, hamam böceği vs. aklınıza gelebilecek her türlü haşerat popülasyonunda korkunç bir artış var. Silivri'mizde bir akşam ağız tadıyla sahil keyfi dahi yaptırmadılar. İlaçlama işi bu sene çok mu noksan kaldı? Bu konuyla ilgili yapılan açıklamalar yağmurların Haziran sonuna kadar bitmediği, yağmurlar bitmeden yapılan ilaçlamaların da hiçbir etkisinin olmadığı, yağmurlar bitene kadar haşerelerin yavrulama döneminin tamamlandığı şeklindeydi. Bu işe bir çözüm şart. Bir sonraki yıl bu konunun üzerine çok daha fazla düşülmeli.
Rahat vermeyen yalnızca haşereler değildi elbette. Bilmem fark ettiniz mi, Silivri'de dilenci çocuk popülasyonu özellikle bu yıl yüzde yüze yakın bir artış gösterdi. Sahilde herhangi bir mekânda dilenci veya seyyar satıcıya denk gelmeden oturmanız imkânsız hale geldi! Bir oturuşta ortalama 4-5 tanesi ile muhatap olmak zorunda kalıyorsunuz. Sanırım kafelerin kapalı olduğu süreçte uğradıkları zararı(!) telafi etmek için çok fazla dolaşıyorlar. Bu iş iyice kabak tadı vermeye başladı. Hele bazıları var ki parayı alana kadar veya ürününü satana kadar (gül, fal vs.) başınızda dikiliyor, rahat vermiyor. Çocukların dilendirilmesi veya zorla mendil sattırılması işi özellikle keyifsiz bir hal almaya başladı. Başlarında dikilen koca koca herifleri, kadınları duvarın kenarından bakarken ve çocuk köşeyi döner dönmez elinden parasını alırken görmeniz mümkün.
Saklanmaya pek tenezzül de etmiyorlar zaten. Ben ilçemizde dilenci ve seyyar satıcıları kovup müşterilerinin rahatını düşünen yalnızca iki müesseseye denk geldim. Bunlar da Moody's Cafe ve Soyaslan Şömine Restoran. Buradan bu iki müesseseye teşekkür etmek ve diğer mekân sahiplerini uyarmak istedim, siz yalnıza bizlere servis yapmakla değil mekânınızda bulunduğumuz süre içerisinde kaliteli zaman geçirmemizden, konforumuzdan da sorumlusunuz. Bu sorumluluğa uygun hareket ediniz! Bakın, zaten Silivri Belediyesi zabıtaları UYUYOR!
Belediye yönetiminin zabıtaya bu konuda en kısa zamanda telkinde bulunması şart! Bu saçmalıkları gerçekleştirenlere müdahale etmeyi bırakın arkalarını dönüyorlar, görmezden geliyorlar. Bari mekân sahipleri kendi personelini bu konuda bilinçlendirsin. Hani bir laf vardır ya “herkes kedi kapısının önünü süpürse…” diye, işte bu da o hesap.