Değerli Hürhaber Okurları; Kor-Ay Enerjik Yaşamın Yaşam Koçu olarak, bu haftaki yazımda yeme alışkanlıklarımızı sorgulamaya ve uzmanların uzak durmamızı belirttiği rafine şekerli ve karbonhidratlı - işlenmiş gıdaları yeme isteğimizi azaltan, rezonans seanslarımıza yer vereceğim.
Öncelikle bu yazımın hayatında bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşünen, ancak nereden başlayacağını bilemeyen okurlarda, “Ne yersek oyuz” sözünden hareketle işe temelden, yani yeme alışkanlıklarını sorgulamaktan başlayacakları farkındalığını oluşturmasını temenni ediyorum. Bu farkındalığın oluşmasına katkı sağlayacağına inandığım bazı soruları kendinize sormanızı ve cevapları üzerinde detaylı düşünmenizi tavsiye edeceğim.
Bedenimizi, ruhumuzun dünya yolculuğundaki varlığını sürdüren mekanik bir araç gibi düşünecek olursak eğer; sadece su, yiyecek ve giyecek gibi temel gereksinimlerini sağlamakta ne kadar dikkatliyiz sizce?
Soruyu bir örnekle detaylandıracak olursak; bir otomobile kalitesiz yakıt konulduğunda kısa vadede seyahatimizde, uzun vadede mekanik aksamlarında nelere sebep olur? Peki, bedenimiz de yaşamak için su içmeye, yemeye ihtiyaç duymuyor mu? İhtiyacı olan vitamin, protein, mineral gibi temel besin değerleri yerine ısrarla ihtiyacı olmayan gıdalar yükleyerek onun kendini iyi hissetmesini, dünya yolculuğumuzda bize sorun çıkartmamasını nasıl bekleyebiliriz? Bedenimize ve ruhumuza gereken özsaygıyı göstermenin ilk yolu yediklerimiz ve içtiklerimizden geçiyor olabilir mi? Ne dersiniz?
Peki, bunun için neler mümkün? Hayatımızda önemli bir değişimi nasıl başlatabiliriz?
İnanmak başarmanın yarısıdır derler. Önce hayatımızda bir şeyleri değiştirebileceğimize inanalım, sonra yollarını arayalım derim.
Mesela şuradan başlayabiliriz ilk adımı atmaya. Bir gün öncesinde yediklerinizi, tercihlerinizi bir düşünün derim. Yedikleriniz midenizi doyurmaya mı? Yoksa keyif almaya yönelik miydi?
Şimdiki sorum da doygunluk hissi yaşamıyorum diyenlerimiz için Gün içerisinde durmadan yeme isteği yaratan durum ne olabilir sizce? Bedeninizin ihtiyacı olanı alamamış olması veya bilinçaltınızın devreye girerek, olumsuz duygu durumlarını bastırma, azaltma çabası da olabilir mi sebep? Ne olabilir sizce?
Bir şeyler yeme ihtiyacı duyduğunuz her an kendinize “şu an aç mıyım? Yoksa beni yemeye yönlendiren stres, öfke, endişe gibi bir duygu durumum mu var? Yemek istediğim bu yiyecek, bana ihtiyacım olan temel besin değerlerini verecek mi? Yoksa hızlıca kendimi iyi hissettirip, yine midemin hızlıca ‘ben yine açım' zillerini çalacağı türden mi?” gibi sorular sorarak yemek için yaşamak yerine, yaşamak için yemek algısını kazanabilirsiniz. Ardından mutfak alışverişi tercihlerinizi de ele almanız gerekecek. Evet, bir taraftan günlük çalışma saatlerimizin uzun oluşu, diğer taraftan başka sorumluluklarımız, kendimize ve sevdiklerimize daha fazla vakit ayırma isteği gibi sebepler, çabuk hazırlanabilen işlenmiş gıdalara yönelmemizi sağlayabiliyor. Peki, bu tarz alışveriş tercihlerimizi nasıl değiştirebiliriz? Aynı türden gıdayı (dondurulmuş börek, hazır konserve, dondurulmuş, doğranmış patates, hazır yoğurt, meşrubat, vakumlanmış hazır tatlı ve yemekler vs.) evde daha sağlıklı koşullarda ve doğal besinlerle, vakit kaybını en aza indirerek nasıl hazırlayabiliriz? Koşullarımız dahilinde bunun için de nasıl çözümler üretebiliriz?
Bir diğer konu da sanırım çayımızın ve kahvemizin yanında bir şeyler atıştırma alışkanlığı. Katıldığımız gün toplantılarındaki tabaklar dolusu tatlı, pasta, börek… Peki, o tabaklarda Yüce Allah'ın bahşettiği doğal tatlarla hazırlanan yiyeceklere yer vermek sizce nasıl olur? Bu konuda uzman birçok diyetisyenin, sosyal medya hesaplarında, yazılı ve görsel basında, internette yayımladıkları makalelerde daha faydalı besinlerle hazırlanabilen birçok tarifleri var inanın. Çayı kahveyi sade içmemekse söz konusu yine yanında bir şeylerle tüketmiş oluyoruz. Yediğimizden keyif almaksa, yine keyif alıyoruz. Ama en azından yediklerimizle kendimize bir savaş açmamış oluyoruz. :)
Üzerine bir de bu konuda bize, klinik ve tetkik bulgularımıza göre çalışma yapan, uzman bir diyetisyen desteği de alarak, kazanacağımız sağlıklı beslenme alışkanlığıyla bedenimizi gerek fiziksel, gerekse psikolojik etkileriyle olması gereken yapıya kavuşturmamız inanın bana mümkün.
Peki, Kor-Ay Enerjik Yaşam olarak biz bu çalışmanın neresinde yer alabiliriz? Sürecinizde size nasıl destek olabiliriz? Enerjetik yapınızda uyguladığımız titreşim bazlı seanslarımız ne işe yarıyor? Nasıl yapılıyor? Bu çalışmamız size ne gibi artılar sağlar? Kısaca cevaplayalım dilerseniz.
Öncelikle rezonans seanslarımızla kişiyi ve yeme isteği duyduğu gıdaları titreşimleriyle ele alıyoruz. Detoks temelli uyguladığımız iki seans özellikle hamur işleri, tatlılar ya da pilav, makarna gibi karbonhidratlı, kilo almaya sebep olan gıdalara karşı iştahı kapatıyor. Böylece diyet yapıyorum algısı yaşamadan sürecinize uyum sağlamanıza yardımcı oluyor. Sistem, seans esnasında düşkünlük yaşadığınız gıdaların frekanslarını enerjetik yapınızda neo.quitt teknolojisi ile 0-1.000.000 Hz aralığında tarayarak tespit ettiği noktada nötralize ediyor. Yani o gıdaların frekansını hücresel hafızada siliyor. Akabinde danışanda yoğun bir detoks/arınma süreci başlıyor. Uyguladığımız 21 günlük bu çalışmada diğer taraftan kişinin bilinçaltı alışkanlığının da değişmesini amaçlıyoruz. Bu sonucu almak için çoğunlukla 2 seans yeterli oluyor.
Seanslar sonrasında kişi öğünlerinde daha çabuk doygunluk hissinin geliştiğini ve düşkünlük yaşadığı gıdalara karşı yeme isteğinin belirgin düzeyde azaldığını gözlemliyor. Böylece ister yeme alışkanlıklarınızın değişmesinde, ister kilo verme amacınızda, sürecinize kolaylıkla uyum sağladığınızı gözlemleyebiliyorsunuz. Kısacası seanslardan önce yeme isteğinize karşı koyamadığınız parıl parıl parlayan pastaların, böreklerin, poğaçaların, tatlıların, janjanlı paketli çikolataların, cipslerin, meşrubatların frekansları, enerji bedenimizdeki frekanslarda karşılık bulamadığından, yeme isteğini de eskisi kadar duymadığınızı gözlemliyorsunuz. :) Diğer taraftan ise duygu durumunun rahatlaması, uykuların düzelme eğilimine girmesi, enerjinin artması, daha pozitif hissetme gibi vücutta enerji dengelemesinin oluştuğunu düşündüren birçok farklı etki de olası etkiler arasında.
Ayrıca seanslarımızla yemek istediğiniz ancak, tadını sevmediğiniz gıdaların da frekans yüklemesi yapılarak, o gıdalara ilişkin yeme isteğinizin gelişmesi sağlanabiliyor. Bu çalışmamız için de farklı bir seans uygulaması yapıyoruz. Örneğin; çocuğunuzun yemediği et, yumurta, peynir, sebze, baklagil gibi gıdaların getirdiğiniz örneklerinin titreşimlerini 1 haftalık aralarla doğrudan ilettiğimiz seanslarımızla yeme isteğinin gelişmesini de sağlayabiliyoruz.
Üstelik uyguladığımız seanslarımız tamamen bütünsel nitelikte olduğundan, yani dışarıdan herhangi bir tıbbi, kimyasal, bitkisel müdahalede bulunmadığımızdan yan etkisi de olmuyor. Yalnızca hassasiyetleri dolayısıyla 7 yaş altı çocuklarda, hamilelerde ve kalp pili olan kişilerde uygulama yapmadığımızı belirterek bu haftaki yazımı sonlandırıyorum.
Yazımın tüm okurlarda günlük yaşam kalitemizin yediklerimizle de doğrudan ilgili olduğu farkındalığını oluşturmasını temenni eder, canlı, enerjik, mutlu, huzurlu, şanslı, keyifli günler dilerim : )