Silivrispor Kulübü üzerinden yapılan tartışmaları, atışmaları, kişilerin bir birlerine laf giydirmelerini, olduğu yerde bırakıyorum… Çünkü, benim alanım değil “Spor” çevrelerinin alanı orası… Ve, biliyorum ki, bu meselede, kişilerin niyeti ne olursa olsun “su akar yolunu bulur” misali mecrasında ilerler ve hedefine bulur…
***
Neyse… Sabah, sabah yürüyorum…
Yola, erken çıkmışım, sabahın serinliğini hissediyorum. Ve, yazın sıcağını. Sabahın serinliği mis gibi ama sıcak istenmiyor...Ve, bu yıl, yine “Baharı görmeden yaz geldi” şarkısını mırıldanıyorum kendi kendime...
Evet… Yürüyorum…
Yolumu uzatmak için Fatih Mahallesi'ni güzergah seçiyorum yine... Burası benim eski mahallem… Ve,Silivri'nin en eski mahallelerinden…
Niyetim… Birazda Silivri Belediyesinin yol yapım işleri nasıl gidiyor, onları görmek… İlk çalışma Kalepark'a yakın alanda başlamış, oradan, şehrin Merkezine doğru gidiliyordu görmüştüm…
Nitekim “Boyacı Bayırı Düzenlemesi” önümde... Güzel olmuş…
Ve… Şimdi… Çarşıdayım…
Etrafım sarılı… Bitmeyen çalışmalardan homurtuları dinliyorum…
Sırası ile:
• İSKİ'nin İstanbul'un 3.Boğaz Köprüsünden önce başlayan ve hala devam eden köprü çalışması...
• Silivri'ye “Harp Görmüş Şehre” benzeten KANALİZASYON çalışmaları…
• Artık, adına şarkı bestelenecek BOĞLUCA DERESİ çalışması…
İyi haftalar …
VE, BEKLENMEYEN
Vatan Partisi Silivri İlçe Teşkilatı adına İlçe Başkanı Latif Aydın'nın geçtiğimiz haftalarda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ADALET için yapmış olduğu Ankara-İstanbul yürüyüşünü hedef alan bir açıklaması oldu…
Bu açıklama kendi üyeleri dahil, herkeste hayal kırıklığı yarattı…
Bilhassa da, 16 Nisan 2017'de yapılan Referandumumda birlikte hareket ettiklerini…
Açıklamaya tekrar, tekrar okudum…
İnanamadım…
Kendi, kendime… “Olacak şey değil” dedim… Ardından… “Ne demek istiyor?” dedim…
Çünkü, hangi partiden olursa olsun, hangi ülkeden olursa olsun,hangi yöreden olursa olsun “ADALET” talebi dünyanın en insani, en saygın talebidir…
Ve, sözün muhataba olay…
Bu talebi, en saygın bir biçimde ortaya koyan bir eylem…
Buna karşı çıkmak!
Bilmem ki ne diyeyim...
VE, ÇEVREMİZDEN
Biliyorsunuz. Çevremizdeki en güncel ÇEVRE MESELESİ hala Silivri-Çerkezköy arasına koyulmak istenen “Kömürlü Termik Santral” olayı…
Olay… Geçtiğimiz günlerde yine Ulusal Basındaydı…
Kimi basın organı birinci sayfadan girmiş…
Kimi, gazetenin en etkili yazarlarının köşelerinde yerini almıştı. Televizyon kanallarında ve Sosyal Medyadaki etkinlikler hariç…
Bu gün artık, Silivri'nin en ücra köşesinden birileri veya olayı bilen veya duyan birilerinin “buraya yapılsın” diyebileceğinin düşünemiyorum… Bundan eminim… İddialı bir söz ama inanın abartma yok. De-nemesi bedava… Hiç ayrım yapmadan isteyen etrafındaki insanlardan başlayabilir. İster AKP'li ister, HDP'li, ister MHP'li, ister diğer partilerden veya herhangi bir Sivil Toplum Örgütünden birisine, kime sorarsa sorsun alacağı cevabın “KESİNLİKLE YAPILMASIN” olacaktır…
***
Gözlemim… Çayırdere Köyü insanı bu gün için ne vaat ederlerse etsinler, o belirlenen yere, santral kurulursa köyünde yaşam kalmayacak…
Köy içinde durum bu…
Köy dışından bazıları “istimlak edilecek yerlere beklenenden daha çok para verebilirler, o nedenle köylüler bölünebilir” diye endişelenmekte… Başka yerlerden örneklere bakarak, zannediyorlar ki köylü bölünecek… Oysa, görünen tam tersi. Gelinen noktada, bırakın bölünmeyi komşu köyler Halaçlı, Sayalar, Danamandra'yı da yanlarına almışlar. Birlikte hareket ediyorlar. Hatta “tek yumruk olmuşlar” diyebilirim… NOT: Daha geniş bilgi Silivri Çevre Derneği Başkanlığından alınabilir…
GENEL SİYASET
Yönetmekten acizler… Çünkü,kafaları bu güne ayarlı değil… Çünkü, medeni dünyadan kopuklar… Ama… Yine de… İstiyorum ki…
Her sabah kalktığımda huzur içinde işime gideyim…
İstiyorum ki… Huzur içinde çalışayım…
Ne yani… Olmaz mı? Olamaz mı?
Ya da… Çok mu zor?
Ya da, ütopya mı bu istediklerim?
***
Ne yani… Korkusuzca Silivri sahilinde dolaşma isteğim ve insanlar, sabahları karşılaştıklarında yüzleri gülerek bir birine “günaydın”dedikleri bir ülke düşlemek hayal mi? Veya… Ülkem insanı yarınından endişe duymasın, Devlet hizmetleri ülkemin her köşesine eşit dağıtılsın, insanlar devletine güvensin isteği olmayacak şey mi?
***
Bakın dostlar… Çok iyi biliyorum ve inanıyorum ki bu dileklerim yakında gerçek olacak. Ülkemin üzerinde dolaşan bu “kara” bulutlar yakında dağılacak ve aydınlık günlere kavuşacağız…
Az kaldı, az…
ARANAN ADALET…
Kim ne derse desin…
Ülkenin gündemi “ADALET” yürüyüşü…
Her sabah “nereye geldiler” diye izliyorum, izliyoruz, izliyorlar…
Evet… Olay Ankara'da başladı…
CHP Genel Başkanı, bir gün “bıçak kemiğe dayandı, yarın sabah Ankara'dan İstanbul'a yürüyeceğim” dedi ve yürümeye başladı… Bu boyutta, bu güne kadar gördüğüm en büyük, en saygın bir eylemdi bu… CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu kararı önce tek başına almış. Sonra, yönetici arkadaşlarıyla paylaşmış. Tek başına da olsa yürüyeceğini söylemiş. Yönetim de bu kararı onaylamış. Yürüyüşün başlangıcında gerçekten az kişiler vardı. Sonra, görüldü ki “ADALET” isteyen çokmuş. Her geçen gün farklı kesimden, çok farklı siyasi görüşten bir çok insanı desteklemek için yollara düştüğüne tanıklık ettik. Hatta, yaşı bu kadar uzun yürüyüşe uygun olmayanları gördük. Kalp krizinden ölenleri biliyorum…
Neyse…Silivri'den de bir grup insan “ADALET” yürüyüşüne katkı vermek için Maçka Parkında ilk nöbetlerini tuttu…
Bakın!
Bu yürüyüş tarihi bir olay ve etkisi her geçen gün büyüyecek bir eylemdir…
Ucu nereye uzanır bilemem…
Dilerim, demokrasi kazansın. Dilerim, Ülkem kazansın…
TAPU VE ECRİMİSİL SORUNU
Tapu ve ecrimisil davasında gelişme yok. Taraflar ve AKP Yönetimi rahatlamış sanki…
Eski Köy, yeni Mahalle muhtarlarımız, Ankara'da yedikleri içtiklerinin hatırına olsa gerek, sesleri iyice kısıldı…
Ama, bu böyle olmaz. Böyle devam edemez…
Öncelikle o köyde oturan ve kahvede muhabbet ederken “o tarlalar bana babamdan, dedemden kaldı” diyenler sesini yükseltmeli ki “tarla” tapuları da gelsin ecrimisil ödemekten kurtulalım…
Mesele hallolmuş gibi yapmak demek “kafayı kuma gömmek” demektir...
Her ne kadar “benim, bizim” demekle olmuyor işte. Nasıl ki, hani “GÖLLER BİZİM” diyorduk, ne oldu? Yarın, öbür gün bazı yerlere “TAŞ” ocakları açılacak, o da “göller” olayından farklı olmayacak. Bu güne kadar dedemden, babamdan kaldığı için, ekip sürdüğümüz için, orası bizim tarlamız diyebiliriz. Olabilir. Yarın birileri oraya KUM-ÇAKIL OCAĞI açmak isteyebilir. Demem, piyango kime vurur bilinmez ve o kişi TARLA için sahibine tek kuruş ödemeyebilir. Bizde itiraz edemeyiz. Çünkü, itiraz edebilmemiz için elimizde TAPU olması lazım. İşte bu durumda “o tarla bana babamdan kaldı “ lafı havada kalır. Çünkü, elimizde tek belge ödemişsek “ECRİMİSİL MAKBUZU” oluyor, o da mülkiyeti belirleyen bir belge değil…
İSTER İNANIN / İSTER İNANMAYIN
“Böyle bir adımı atmak suretiyle gidişiniz şu andaki hükümetimizin bir inceliğidir, daha da ileri gidiyorum, bir lütfudur.”
(R.Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı)
BİR DUYURUM…
METRO ve İstanbul Deniz İşletmeleri dahil, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'ne bağlı tüm toplu taşıma araçları ile Silivri Birlik otobüsleri (65) yaş üzerindekilere bedava. Sabah bir sırt çantası doldurup akşama kadar ADALAR dahil gezebilirsiniz… Bir tek, nüfus cüzdanı ile İBB'den imzalı bir kart veriyorlarmış onu yanınızda bulundurun…