Muhalefet seçime hazırlanırken, ‘Yeter söz Milletindir' sloganı ile yola çıktı. Sonra bu slogan sizindi-bizimdi tartışmaları çıktı ve bir anda gündemden kalktı, iki tarafta kampanya boyunca hiç kullanmadı ama son sözü yine Millet söyledi.
İktidar müthiş bir planlamayla öyle manidar bir seçim takvimi açıklamıştı ki tarihler ve olaylar insanlara gündelik kaygılarını unutturdu.
14 Mayıs 1950'de Demokrat Parti'nin ‘Yeter söz milletindir' sloganıyla 27 yıllık tek parti iktidarını sona erdirdiği tarihti. 27 Mayıs Cumhuriyet tarihinin ilk darbesi, 28 Mayıs seçimin ikinci turu 29 Mayıs da İstanbul'un fetih tarihiydi.
Çok çalışılmış, iyi hazırlanılmış bir kampanya kurgusu boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur anlayışının önüne geçti.
Boş tencereden medet uman muhalefet tüm olumsuzluklara rağmen halk üzerinde yeterli etki-tepki oluşturamadığı için 14 Milyon emekli bayram ikramiyesi olarak “15 Bin istemiyorum bana 2000 yeter” dedi…
7.500 TY emekli maaşı alan 9 Milyon emekli en düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olsun istemedi, “7.500 bana çok bile” dedi…
Gençler bedava internet istemem “Hem pahalı hem de yavaş olsun yeter” dedi…
Sporseverler bedava maç izlemem, “Katarlıların digitürk'ü zarar etmesin”dedi…
Depremzedeler bedava ev-işyeri istemiyoruz, “Düşük faizli krediyle borçlanalım yeter” dedi…
Vatandaşların çoğu bu vatan bize büyük geliyor, “13 Milyon yabancı az gelmek isteyen herkes gelebilir biz bakarız” dedi…
Müge Anlı veya Esra Erol programlarını izliyor musunuz bilmiyorum.
Anketler kamuoyu araştırmaları falan hikaye ülkenin seçim haritasını en net yansıtan programlardır…
Katılanların profiline bakın her türlü arsızlığı, hırsızlığı, ahlaksızlığı yapan programa gelince de dinden, imandan, Kuran'a el basmaktan bahseden döviz, kriz, göç istilası umurunda olmayan bir seçmen profilimiz var…
Boş tencere de işe yaramadığına göre yerel seçimler öncesinde bu insanları ikna edecek başka bir yol bulmak ya yeni bir yol yapmak ya da yoldan çekilmek gerekirken muhalefetin pişkin açıklamaları başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde de yenilginin ıslık çalarak geldiğini gösteriyor.
Genel seçimde karizmaları çizilen belediye başkanlarıyla Genel Kurul, Kurultay dışında kazandığı seçim olmayan liderlerle heyecan coşku, umut vadeden bir yerel seçim stratejisi mümkün olabilir mi?
Artık yeni şeyler söylemek lazım…