Perşembe günü İBB'de faaliyet raporu değerlendirmesi vardı. Silivri kadar olmasa ve bu döneme dek hiç olmadığı ölçüde İBB'yi de yakından takip ediyoruz. Çünkü eskiden Silivri'ye dair orada bir şey duymak, sesimizi duyurmak çabası yok denecek kadar azdı. Şimdi gümbür gümbür Silivri, konuşuluyor, tartışılıyor… Bunu Silivri seçmenleri olarak tarihi bir İBB destek ölçüsü, %62 ile onurlandırdığımız Ekrem İmamoğlu'na değil %47 ile seçtiğimiz Volkan Yılmaz'a borçlu olduğumuz da aşikar.
Sözünü ettiğim durumu İmamoğlu'nun her hangi bir kusuru olarak düşünmeyin, şartlarının getirdiği doğal sonuçtur. Volkan Yılmaz'ın ki ise bir seçim ve etkili duruştur.
AK Parti'nin 175, CHP'nin 119 meclis üyesi ile temsil edildiği İBB'de MHP'nin 4 kişilik kadrosu ile yarattığı etkisini yoksa nasıl açıklarız? İYİ Parti'nin 12 meclis üyesi ile temsil edildiği İBB meclisinde 1 üye de bağımsız.
Yılmaz'ın iki saate yakın Silivri Belediyesi Faaliyet Raporu sunumundan sonra İBB'de bir saati geçkin bu kez MHP Grup Başkan Vekili olarak bulunduğu değerlendirmeyi biraz korkarak izledim açıkçası. Ne de olsa “Silivri'de yaptıklarını İBB'de yıkıyor” tespiti tarafına yöneltilip de akıllarda yer edinen somut konular arasındaydı.
Vardığım kanı; ilçede iktidar olma başarısı kadar İBB'de muhalefet olma hususunda da iyi performans sergilediğiydi… (Rahmi Turan, Sözcü'de başka bir pencereden hislerimi tasdik etmiş yansıttığı görüşler ile.)
2019 yerel seçimleri öncesinde üç aylık kısa bir muhalif fragmanını izledik Yılmaz'ın esasen.
Silivri halkı olarak üç ayda güvendiğimiz Volkan Yılmaz'ın, başka bir belirgin özelliğini 3 yıllık iktidar döneminin ardından somutlaştırma zamanı geldi sanıyorum.
İstediğinde her şeyi o kadar güzel yapıyor ki! Ama istemediği bir şeyi yapmak durumunda kaldığında da, işte o ara ara “Bu hangi Volkan Yılmaz” diye birbirimize sorarken kendimizi bulduğumuz çıkmazlara sürüklüyor.
“İstemek başarmanın yarısıdır” sözünün vücut bulmuş halini Belediye Başkanı olarak seçtik anlaşılan.
Jean Jacques Rousseau da diyor ki “İnsanın özgürlüğü istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.”
Daha mutlu bir Silivri için Belediye Başkanımıza ihtiyacı olan ‘özgürlüğü' dileyerek bu konuyu noktalayalım.
GÖZE GÖZ HEPİMİZİ KÖR EDER
Hindistan'ın ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri Mahatma Gandhi'nin, “Göze göz” misilleme yasası ile ilgili “Bu düşünce hepimizi kör eder!” tespitinin yabana atılacak hiçbir tarafı yok.
Bu yaklaşımı sergileyenlerin sıradan insanlar değil, iktidar ya da muhalefet temsilcileri olması sonuçlar açısından nicelik ve nitelik artışını getirir.
Bunları niye yazdığımı size anlatabilirim ama kanıtlayamam…
Herkesin her şeyi bilmesinin işleri daha çözümsüz hale getireceği noktada, sorumluluk sahiplerinin buna uygun davranması yeterli gelir.
Birini köşeye sıkıştırmaya çalışırken, enkaz altında kalmayı göze alabilmek akıl karı iş değil.
Faydası az, zararı çok konularda diretmek ise manasız.
Gandhi diyor ki; kötülüğe karşı aktif ama 'şiddetsiz' direniş gösterin!