Yeterince ayrıştıysak, bir de birleşmeyi denemekte fayda var sanıyorum. Değişik bir şey yapmak adına dahi olsa, birlik olmayı ve nasıl bir sonuç elde edeceğimizi deneyebilir miyiz?
Siyasi partilerde özellikle seçim üstü kişiye değil parti ve ideolojiye bağlı (ne kaldıysa artık ondan da…) siyaset yapma zorunluluğunu hep ezber kabul edip, öylesine savunmuşuz. Doğruluğu tamam da bir meselenin derinden idrak ve özden anlaşılması da önemli. Filanca kişi aday yapılmadı haydi başka partinin adayını desteklemeye giden yol genelde iyi niyet taşlarıyla döşeli ama kayıp büyüyor. Daha da vahimi kendi elimizle büyütüyoruz. Oysa bir başımıza ne iş, ne siyaset ne de başka bir toplumsal hareketin içinde olabiliriz veya grubu etkin kılabiliriz. Lider olmadığımız sürece diyeceğim onun bile takımı var… Ne kadar parlak fikirleriniz olursa olsun onları anlatmak ve sahada uygulanır kılmak için ekibine ihtiyacınız söz konusu.
Siyaset kuvvetli bir itici güç olduğu kadar, yanlış değerlendirildiğinde çok kötü sonuçlar da doğurabilir. Bir hizmetin yapılmamasını kayıp sayarken, yanlış şekilde gerçekleşmesi iki kere zarar. Keşke siyaseti sadece iyi şeylere kullanabilecek kadar etik değerler üzerine kurulu olsa sistemimiz. Kişiler diyemiyorum onlar sistem tarafından kolayca yutulur… Bir kişi siyasi eğilimleri dolayısıyla değil mesleki nitelik, yetenekleri ile kamu görevlerinde sorumluluk üstlenmeli. Okul müdürleri kıyımı en aşina olduğumuz kötü örnek. Hesapta siyaset eğitimin içinde yok… Oysa her vatandaşın bir siyasi duruşu pek ala olmalı. Ama bunu işimize yansıtma şeklimiz üstlendiğimiz sorumluluğun hakkını vermek şeklinde cereyan etmeli. Bir kişiyi siyaseten çok değerli buluyorsanız alın bu alanındaki kariyerinin önün açık.
Gelelim asıl konumuza…
İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın, ilçe belediyeleri ile yeni dönemde amaçladığı koordinasyon ivmesine… İBB Genel Sekreter ve yardımcıların, ilçe belediye yetkililerini ofislerinde beklemek yerine ziyaret ederek yereldeki yönetim hususundaki çabalarına destek sunma yaklaşımı şahane. İlçe Belediyesi, ulaşmak için yol aramak yerine, İBB yetkilileri ayaklarına geliyor. 39 ilçe sayısı biraz göz korkutucu olsa da niyet ile çaba bile olumlu ve iyimser hava estirmeye yeterli.
Farklı siyasi partilerden seçildikleri için, İstanbul'un parçaları olarak bütünü oluşturan ilçe başkanlarının birbirlerini hiç tanımadıkları hallerde bile karşılıklı öcü bakışının ortadan kalkması için sık sık bir araya gelişlerinin doğuracağı kaynaşmanın güzel sonuçları hususunda da iyimserlik adına kendimi zorlamama gerek yok; kendiliğinden oluyorum…
Meselenin aslında daha da inersek; bölebilecek güce sahipken, birleştirmeden yana tercihte bulunanlar bunun karşılığını en güzel şekilde muhakkak alacaktır.
Topbaş'ın da Silivri örneğinde Işıklar'ın da siyasi kimliğini çok iyi biliyoruz. Böyle bir etikete aday olabilmek için sahip olmaları zorunluluğundan da haberimiz var. Aday olmak için yürümeleri gereken yolu onlar biliyor da üstlendikleri önemli sorumluluk hususunda vatandaşın kalbine girmek ve vicdanlarının rahat olması için bizlerin de beklentileri var. Açıkça söyleyeyim “Taş yerinde ağırdır” sözü de böyle durumlar için söylendi muhtemelen; ne Topbaş başka bir siyasi temelde aynı kalabilir ne de Işıklar… Bunu düşününce oldukları gibi onları kabul etmek daha kolay ve sancısız oluyor.
İBB ile ilçe belediyemiz arasında filizlenen işbirliğinin çiçek açtığını, meyve verdiğini görmek ümidiyle…
DEMİRCİ: ADAY DEĞİLİM
Dün AK Parti Kadın Kolları Başkan Adayları arasında isminin geçtiğini belirttiğim Yıldız Arslan Demirci, aday olmadığını ifade etti. Kalan alternatifler Ülkenur Büke ve Elif Köryürek...