Nihayet…
Bu gün bitiyor.
Oh be…
10 Ocak 2013'ten bu güne, sanki hayat durdu…
İçimiz dışımız plan oldu…
Yerel basın …
Sokaklar…
Kahvehaneler…
Çay bahçeleri …
Her yerde…
Ayni konu…
Bir Evi olan da …
Çok evi olan da …
Dükkanı olan da …
Hatta…
Olmayan da …
Kim "plan” lafının duymuşsa …
Konuya müdahil oldu…
Daha önce plan konusunda iki kelime edemeyenler bir aydır her gittiği mekanda ders verir hale geldi 1/5000 Planlar konusunda …
Plandan zarar görenlerin 10 Ocak'tan bu güne dek, "plan” denince hışımla konuya girmelerini anlıyorum. Ama, plan sınırları içinde bir karış yeri veya başka bir şeyi olmayanların da, niye bu kadar tedirgin oldular, onu anlamakta zorlandım doğrusu…
Onu..
Dayanışma duygusuna bağladım…
Şimdi…
Yeterlilik önergesi veriyorum…
İtiraz süresi dolduğuna göre…
Top İBB'de…
BEN DE VARIM
"Her kafadan bir ses çıkıyor.”
"Kimin dediğini kabul edeceğiz,hangisinin yaptırım gücü var , belli değil .”
CHP için söylendi…
Oysa…
Gayet normal…
Farklı sesler, farklı renkler demektir …
Bu da…
"biat kültürünün” az olduğu zeminde hayat bulur …
***
Silivri Belediye Meclisinde ve İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisinde iki parti var. O nedenle yerel konular iki parti üzerine odaklanıyor.
"Mal canın yongası” misali çok şiddetli tepkilerde aldılar...
***
İşte onların birinde :
Hem de AKP İlçe Başkanı Metin Karakaş'ın düzenlemiş olduğu bir toplantıda, herkes görüşünü söylerken, eski Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan'da söylemiş. Ardından "İBB Belediye Başkanı Kadir Topbaş'la görüştüm. Bu yeni Merkez Planları değişecek, söz aldım.” demiş…
Peki…
Hüseyin Turan, bu gün İlçe Başkanı Metin Karakaş'ın üstünde bir görevde mi ?.
Aldığım duyum…
Hayır…
***
Metin Karakaş'ın planlarla ilgili görüşü belli…
Ki, o Metin Karakaş, İlçe Başkanlığı öncesi, yani 2009 yerel seçimlerine kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Başkan Yardımcılığı, halen İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği devam ediyor…
O nedenle…
Hüseyin Turan'ın bu sözleri "fotoğraf çektirenlerin arkasından kafasını uzatarak, ben de buradayım, beni de görün” hükmündedir, diyorum.
HANGİSİ DOĞRU ?
Tam (11) Yıl oldu, (11) Yıl önce seçimi kazandılar iktidar oldular, hükümeti kurdular hükmediyorlar…
Hem de tek başına …
Eski Cumhurbaşkanımızın (6) defa gitmiş (7) defa gelmiş de değiller. ..
İktidara, mağdurları oynayarak geldiler…
Zaman, zaman iktidarda olduğunu unutup mağdur ipine sarıldılar. Baktılar prim yapıyor. Sonrasında devam ettiler, her sıkıştıklarında mağdur olduklarını göstermek için ağlamaya sızlamaya devam ettiler…
Sanırım bunun dünyadaki örneği yoktur…
Hem iktidarda olup, hem de "mağdur” rolü yapabilme kabiliyeti olan bir parti düşünemiyorum.
Sayın Başbakanın geldiğin günden bu güne söylediklerini ve yaptıklarını alt, alta dizin bakın görün neler çıkacak…
***
En sondan başlayalım isterseniz…
Birkaç yıl öncesine kadar, bu gün Silivri Ceza Evinde tutuklu bulunan askeri komutanlar "itibarsızlaştırmak” için, bu gün adlarını unuttuğumuz çok sayıda darbe planı yaptıkları haberlerini akşam sabah dinledik…
Şimdi, aynı başbakanın Silivri cezaevinde yatan bir çok komutan için "tarih o içerde tutanları yazacak” diyor…
Bir gün "Nato'nun Libya'da ne işi var” diyor…
Bir gün sonra bakıyorsun Nato güçleri ile birlikte, elinde para çantası Dışişleri Bakanını Libya'ya gönderiyor…
Bir gün "Beşar Esad'ı sabah kahvaltısı yapacak kadar ailece bir birlerine yakın” sayıyor. Öyle deklere ediyor. Ağız dolusu "komşum” diyor…
Bir gün sonra, hiçbir şey değişmediği halde adını bile değiştirip "Esad'ın Suriye'nin başından gitmesi için elinden geleni yapacağını” söylüyor. Hem de, uluslararası yasaları bile hiçe sayan eylemleri göze alarak…
Daha neleri sayayım !.
Başında söylediğim gibi geldiği günden beri ne söyledi, ne yaptı diye alt alta dizsek epey kalın bir kitap olur…
DÜNDEN BU GÜNE
Yıl 1973 Bülent Ecevit CHP Genel Başkanı seçiliyor. Hem de tarihi bir kişilik olan İsmet İnönü'ye karşı kongreden genel başkan oluyor. Genel Kurul sonrasında parti içinde ayrışma derinleşiyor, ağır toplar denebilecek bir çok önemli isim partiden ayrılıyor. Genel seçimler de yakın. Ecevit her yanı karış, karış dolaşıyor.
Dağ taş "Karaoğlan” yazılarıyla doluyor. İşçi dünyası tam takım arkasında. Nereye gitse meydanlar tıklım, tıklım…
Genel seçimler yapılıyor. Birinci parti CHP çıkıyor. Ama, bilindiği gibi tek başına hükümet kuracak kadar meclis çoğunluğundan yoksun. Zamanın Milli Selamet Partisi ile koalisyon yaparak Hükümeti kuruyor. Sonra da meşhur Kıbrıs çıkarması ve bozulan koalisyon ve erken seçimler. İşte tam bu günlerde yerel seçim yapılıyor.
Nerdeyse bütün büyük kentlerde Ecevit'in başında olduğu CHP'nin adayları seçimleri kazanıyor. Kalesi olan Silivri'de ise Adalet Partisi adayı Şaban Demiray Silivri Belediye Başkanı oluyor.
Sahi…
Kim bu Şaban Demiray ?
İlk önce şöyle söyleyeyim !.
O zamanlar İlk Okulu bile tamamlamamış bu gün Uğur Mumcu Meydanı diye geçen yerde Marangoz Dükkanı olan bir vatandaş Şaban Demiray. Sonra adı "Baba Şaban” olacak ama seçilmeden önceki hali böyle…
Daha enteresanı…
Aday olduğu partide, Mehmet Silivrili, Feyyaz Altınorak, Mustafa Kızıltan gibi ekonomik durumu çok, çok iyi olan bir çok insan var…
Parti içinden aday çıkması mucize …
Şaban Demiray başarıyor…
Adalet Partisinin Silivri Belediye Başkan adayı olarak çıkıyor.
Ve…
Genelde çok güçlü esen Ecevit rüzgarına rağmen Silivri Belediye Başkanlığını kazanıyor…
Silivri ilginç bir yer…
Ayni şekilde…
Yıl 1999…
Yerel ve Genel Seçimler birlikte yapılıyor…
Başbakan Bülent Ecevit…
Abdullah Öcalan yakalanmış…
Yine…
Ecevit rüzgarı var…
Silivri'de Genel Seçimi Ecevit'in Partisi DSP kazanıyor. Ayni partinin yerel adayı neredeyse sonuncu oluyor…
İSTER İNAN / İSTER İNANMA
Geçen hafta bu köşe de :
"Yapılmış planlara kimsenin itirazı olamaz. Doğru buluyorum. Ancak vatandaşın mağduriyeti giderilmeli.”
(Selami Değirmenci 1989-2004 dönemi Silivri Belediye Başkanı)
Demişim…
Sayın Selami Değirmenci telefonla aradı…
"ben öyle demedim, planlar çok kötü, dedim, lütfen bu söylediklerimi aynı yerde yazar mısın ?” dedi…
Ben de, kişinin beyanın esastır düşüncesiyle "gayet tabii ki yazarım” dedim…
Öncelikle…
Sayın Değirmenci'ye , ilgisi için teşekkür ediyorum…
Ve…
İlave ediyorum …
Bir…
Park Otelde geçen, o uzun konuşmasının içinden seçmiş olduğum o cümlenin altına başka bir şey "gizlemek, saklamak” aklımın ucundan bile geçmedi, geçmez de …
İki…
Beni, çok iyi tanıyan biri olduğunu düşündüğümden "o ki, bu sözleri nasıl söyler ?.” diyerek, üzüldüm…
Son olarak…
Kendisini aradım "üzüntülerimi” aktardım. O da "sözlerinin şahsıma yönelik olmadığını” söyledi…
Böylece…
Benim açımdan konu kapanmış oldu …
İNANALIM MI?
"ABD Elçisi kendi ülkesine baksın. Bize karışamaz. Haddini bilmeli… Bizim içişlerimize karışmamalı.”
( Hüseyin Çelik-AKP Sözcüsü )
BUNLARI...
• Dünyada, Petrolün % 65 ‘i ,doğalgazın % 51'i, doğal kauçuğun % 70'i, kalayın % 52'si, İslam ülkelerinde üretiliyor.
• En zengin İslam ülkesiyle en fakiri arasında (220) katlık gelir uçurumu var. Katar kişi başına (53) bin dolar Gayri Safi Milli Hasıla ile en zengin İslam ülkesiyken Etiyopya, sadece 177 dolarlık kişi başına Gayri Safi Milli Hasıla ile İslam ülkelerinin en yoksulu.
BİLİYOR MUYDUNUZ ?.