“Bu darbe girişimini parlamenter demokratik sistemimizin önlediğini unutmamamız gerekiyor” diyerek önemli bir uyarıda bulunan Melih Yıldız, CHP Grubu adına yaşanan darbe kalkışımını lanetledi.
Darbe teşebbüsüne karşı ortak tavrın uzlaşı için bir fırsat olduğunu vurgulayan CHP'li Silivri Belediyesi Meclis Üyesi Melih Yıldız, hazırladığı bildiriyle milli iradenin yanındayız mesajı verdi. “Sayın başkan, siyasi partilerimizin saygıdeğer başkanları, şu an salonda bulunan değerli hemşerilerim Türkiye Cumhuriyeti bize altın tepsi içinde sunulmadı. Türkiye Cumhuriyeti devletini acıyla, kanla, gözyaşıyla kurduk. Yeniden bir devlet kurmak için verdiğimiz mücadele, bütün dünyanın saygısını kazandı. Mazlum milletlere örnek bir devlet kurduk. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak da cumhuriyeti kuranların çocuklarına vasiyetidir.
“DEMOKRASİYE YAPILAN SALDIRIYI LANETLİYORUZ”
Demokrasiyi oluşturmak, geliştirmek, derinleştirmek kolay değildir. Tarihin her evresinde bunu görürüz. Biz de demokrasi adına ağır bedeller ödedik. Hatırlayınız, bu ağır bedeller hep darbe dönemlerinden sonra olmuştur. Açıkça söyleyeyim; 15 Temmuz günü yaşadığımız olay doğrudan bir darbe girişimidir. Cumhuriyetimize, demokrasimize, tarihsel birikimimize yapılmış açık bir saldırıdır. Oysa biz demokrasimizi güçlendirmek ve baki kılmak için Anayasamıza öyle maddeler koyduk ki değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Örneğin, “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir” diyoruz. İşin anahtarı da aslında burada. Her koşulda demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, laikliği savunmak hepimizin ortak görevi olmalıdır. Demokrasiye yapılan bu saldırıyı açık yüreklilikle grubum adına lanetliyorum.
“DEMOKRASİYİ DERİNLEŞTİRMEK HEPİMİZİN ORTAK PAYDASI OLDU”
Olay hepimizde derin üzüntü yarattı fakat ne mutlu ki bu süreç bizleri siyasette başından beri olması gereken ortak bir paydada birleştirdi. Bu ortak payda cumhuriyet ve demokrasiye olan bağlılığımızdır. Demokrasiyi geliştirmek ve derinleştirmek hepimizin ortak paydası oldu. Bu bize gurur veriyor ancak bunu sadece dilimizle değil yüreğimizle de söylemeye devam edeceğiz. Demokrasi aynı zamanda sadece üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğüdür. Demokrasi aynı zamanda anayasaya bağlılık, düşünce ve medya özgürlüğü, tarafsız ve bağımsız yargı, güçler ayrılığı, din ve vicdan özgürlüğü demektir. Demokrasi aynı zamanda hukuku ve demokrasiyi katledenlere karşı direnme hakkı demektir.
“DİRENME HAKKININ NE KADAR MEŞRU OLDUĞUNU GÖRDÜK”
Halkımız meydanlara çıktı, darbeye karşı direnme hakkını kullandı. Hukukun çiğnendiği, hukukun üstünlüğünün reddedildiği hallerde, mesela, demokrasinin darbeyle yok edilmesinin istenmesi halinde, direnme hakkının ne kadar meşru olduğunu dün gördük; direnme hakkına bundan daha güzel bir örnek verilemez. Şunu hiç kimse unutmasın; bu meclis cumhuriyetin değerlerini de sonuna kadar savunacaktır. Bundan da kimsenin endişesi olmasın. Bizlere düşen tarihi bir sorumluluk var. Hep birlikte cumhuriyeti ve özgürlükçü demokrasi bağlamında cepheyi genişletmek zorundayız dolayısıyla benzer olayların tekrarlanmaması için herkes bu tarihi sorumluluğun gereğini yerine getirmek zorundadır.
“DARBEYİ PARLAMENTER SİSTEM ÖNLEDİ”
Öte yandan bu darbe girişimini parlamenter demokratik sistemimizin önlediğini unutmamamız gerekiyor. Bu parlamenter demokratik geleneğimizin bize kazandırdığı bir mirastır. Bu mirasa sahip çıkmak da hepimizin ortak görevidir. Darbenin bastırılması ayrıca parlamenter demokratik sistemimizin ulaştığı olgunluğu da göstermektedir. Ayrılık gayrılık yok, demokrasi konusunda sonuna kadar birlikte mücadele var.
“MEDYA MİLLET İRADESİNDEN YANA TAVIR KOYDU”
İleride, “Bu darbe girişimi nasıl önlendi?” diye tarihçiler oturup araştıracaklar. Bu ülkede korkusuz, demokrat ve özgürlükçü kalmış bir medyamız var. Her türlü eziyet ve yasağa rağmen özgürlüğünü korumaya çalışan medya, darbecilerin yolunu kapattı, özgürlüğün yolunu gösterdi. 15 Temmuz tarihinde televizyonlarımızın başında otururken bu gerçeği hep beraber gördük, hem de hepimizin gözleri önünde, canlı yayında medya halkın doğru bilgilendirilmesini sağladı. Halka direnme hakkını kullanma konusunda cesaret verdi. Medyaya bu bağlamda yürekten teşekkür ediyorum. ‘Medya özgürlüğü' diye ısrarla söylerdik. Medya özgürlüğü çağdaş demokrasilerde yasama, yargı ve yürütmeden sonra dördüncü büyük güç. Artık bu gücün hepimizin önünde olduğunu da hepimizin bilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
“DEMOKRASİ ÜZERİNDEKİ VESAYETE BU PARLAMENTO ASLA İZİN VERMEMELİDİR”
Yalnız eklemek zorundayım; siyasi partilerin darbe karşısında gösterdiği ortak tavır cumhuriyete ve demokrasiye bağlılık konusunda özeleştiri yapma fırsatını da bizlere sundu. Çünkü demokrasi geliştikçe Türkiye dünyanın saygın ülkelerinden biri olacaktır. Bu konuda en ufak bir endişemiz yok. Bu darbe girişimiyle ilgili olarak her siyasi partinin oturup bir özeleştiri yapması tarihin zorunlu kıldığı bir durumdur. Her türlü darbeye karşı olmak meclisin görevidir. Darbecinin kimliği ve amacı ne olursa olsun teröre karşı nasıl ortak bir tavır kokuyorsak, ortak hedef koymalıyız ve mücadele etmeliyiz. Demokrasi üzerindeki vesayeti asla kabul etmemeliyiz. Madem ki milletin takdiriyle buraya geldik, madem ki milletin oyu çok değerlidir, madem ki milli irade çok değerlidir, demokrasi üzerindeki vesayete kim olursa olsun, makamı mevkiisi, rütbesi, ne olursa olsun abu meclis asla izin vermemelidir ve bundan sonra da vermeyecektir. Yaşadığımız tüm sorunları, tam demokrasi, daha fazla özgürlük ve adalet içinde çözebiliriz çünkü özgürlüklerin kısıtlanması, adaletin tek taraflı hale getirilmesi ve demokrasiden taviz verilmesi sorunların çözümü değil sorunların kendisidir. Demokrasiye yönelen her türlü tehdit de Türkiye'ye yönelen bir tehdittir. Bunu da asla unutmamalıyız.
“KİM ADALETTEN SAPTIYSA HUKUKUN İÇİNDE YARGILAYACAĞIZ”
Önümüzde çok kritik bir dönem olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Bu dönemi soğukkanlılıkla, devletin vakarına ve ciddiyetine yakışan bir anlayışla yani hukuk içinde kalarak atlatmamız gerekmektedir. Hukuktan vazgeçmeyeceğiz çünkü devlet hukuk içinde devlettir. Adalet mülkün yani devletin temelidir. Kim adaletten saptıysa hukukun içinde yargılayacağız, önyargılardan uzak, adalete teslim edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle bu saldırılar sırasında hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa, milletimize de başsağlığı diliyorum. Halk arasında gerilimi tahrik ve teşvik edici üslup ve girişimlerden kaçınılması gerektiği vurgusuyla Türkiye'nin bir daha böyle acı günler yaşamamasını diliyor, yüce meclisi demokrasi dileğimle saygıyla selamlıyorum.”
Hazal BAŞARAN