2024 yerel seçimleri ile ilgili aday adaylıklarını, üç aşağı beş yukarı gördüğümüze göre sahanın son durumuna ilişkin birkaç gözlemimi paylaşmak isterim.
CHP'nin öne çıkan Başkan Aday Adaylarından Bora Balcıoğlu'nun iddiası uzun zamandır bilindiği için belli başlı destek tabanı vardı. Balcıoğlu, elindekini korumaya çalışırken, Doruk Bulut çıkışına zemin oluşturma peşinde. Aday adaylığını açıkladıktan sonra sahada şahlanarak varlık gösteren tek isim Melih Yıldız. Bulut yeni çıktı, Bora Balcıoğlu bir görünüp bir kayboluyor, Melih Yıldız ciddi ölçüde halkın, mevcut duruma alternatif arayanların, ilgisini çekiyor. Sanırım bu kadarı sadece bizim için değil, Yıldız'a da sürpriz oldu.
Sahaya çıkmadan hiçbir siyasetçinin alacağı destek belli olmaz. Sahada çalışmadan, üzerine bir şey katmak da mümkün değil.
Bu süreçte, aşırı duygusallığın içinde, bazı gerçeklerin, kimi akıllarda yer etmesi zor tahmin ederim. Ama öncelikle aday ya da aday adayları duymak istediklerini söyleyenler ile değil, doğruları acı da olsa kendilerine ifade etme samimiyetini ortaya koyanlara kulak assalar, haklarında daha hayırlı işlere imza atarlar.
Siyaset, hem iddia hem de cesaret işidir. Ama körü körüne bunu yaparsanız, her ikisi de insanı hedeflerine yaklaştırmak yerine uzaklaştırır.
***
Aslında çok uzun zamandır Silivri Belediye Başkan Adayı Volkan Yılmaz'ın karşısına çıkacak adayı tartışıyoruz. Yılmaz'ın, Cumhur İttifakından MHP adaylığı ile ilgili herkes hemfikir görünüyor.“Cumhur İttifakının adayı AK Parti'den olsun” diyenlerden gür bir ses de işitilmedi. Neredeyse İlçe Başkanı Ekrem Pamuk dışında bunu doğru düzgün dillendiren, vurgulayan bir siyasi çıkış da adaylıkların açıklanmasına günler kala çıkmadı. Bunu, Volkan Yılmaz'ın AK Parti kanadını toparlamasına bağlayanlar da var. Ancak şöyle de bir gerçek duruyor siyasetin ortasında; güçlü taban desteğinin varlığı, her politik kilidi açar.
Geçenlerde AK Parti kimliğini vurgulayarak, “Belediyenin kapısından girdikten sonra bir AK Partili göremiyorum” minvaline tepkisini ortaya koyan bir vatandaşımız ile yerel yönetim üzerine kalabalık bir ortamda karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. ‘Siyasi baktığınız için bu sizi rahatsız ediyor, beni rahatsız etmiyor' dedim.
Belediyenin kapısından girdiysek, orası bir kamu kurumu. İçinde herhangi bir yerde AK Partili, MHP'li, CHP'li, İYİ Parti vs olduğu için kimseyi görmeyelim mümkünse. Güvenlik görevlisi yetkisi varsa görelim, iletişimi iyiyse Çağrı Merkezinde çalışsın her kimse, ziraat mühendisiyse Park Bahçelerde görev alsın, muhasebeciyse Hesap İşlerinde çalışsın vs.
Çok iyi AK Partili, siyasette hünerini göstersin, çok etkili CHP'linin partisine faydası olsun! Zaten siyasi kimliğinin ötesinde bir niteliksel, vasıfsal üstünlüğü yoksa o kişiyi kamuda doğru değerlendirmeniz, söz konusu olamaz, siyaseten de faydasını değil, zararını görürsünüz.
Siyasi kimlikleriyle değil, kamuda insanlar nitelikleriyle, vasıfları ile yer bulsun. Nitelik ve vasıfları ile var olanlar değil siyasi, hiçbir ayrım yapmaz. Bize yakın partinin belediye çalışanı farklı siyasi görüştekine uzak olur! Ne ilkindeki yakınlık, ne de ikinci durumdaki uzaklık kamuda eşit, adil hizmet anlayışı ile bağdaşmaz.
AK Parti, MHP, CHP, DP, SP'nin değil yönettiği şehirdeki kadınlar, çocuklar, yaş almışlar, gençler ve geri kalan bütün kesimlerine belediye başkanı olabilmek, marifet çizgisinde birinci dönemini tamamlayan Yılmaz, “Pergelin sabit ucuyum” derken, “Ne kimseye bir adım yakın, ne kimseye bir adım uzak” vurgusunu yaparken, bize toplumsal iyileşme için bireysel hastalıklardan kurtulmanın ilacını sunmuş aslında. İlaçların tadı genelde kötü olur. Bizi iyileştireceğini bildiğimiz için katlanırız. Yılmaz'ın yönetim şekli de aynen böyle.
5 yıl boyunca siyasi başkan yardımcısı görevlendirmesi tercihinde bulunmadığı için eleştirilen Volkan Yılmaz'ı ben kutlamak istiyorum geldiğimiz noktada. Sırtladığı bütün eleştiriler sonuçta haklılığının kanıt abidesine dönüştü.