İBB'nin 2023 Mali Yılı Performans Programı ve Bütçe Tasarısında Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz MHP Grup Sözcüsü olarak göz alarak “İBB, denk bütçe yerine, 20 Milyar TL bütçe açığını hedeflemiş ve İstanbullunun karşısına çıkmıştır” dedi ve uyardı.
İBB'nin 2023 Mali Yılı Performans Programı ve Bütçe Tasarısının uzun saatler süren görüşmesinde MHP Grubu adına söz alan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, mali gidişat ile ilgili ciddi eleştirilerde bulunurken, “İBB borç batağına sürüklenmektedir” uyarısını gerekçeleri ile anlattı.
YILMAZ: TERÖRİZM KAYBEDECEK, MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİĞİMİZ KAZANACAKTIR
İBB'nin 2023 Mali Yılı Performans Programı ve Bütçe Tasarısının görüşmelerinde MHP Grubu adına konuşan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, “Terörizm kaybedecek, milli birlik ve kardeşliğimiz kazanacaktır” diyerek sözlerine şöyle başladı: “Öncelikle 13 Kasım tarihinde İstiklal Caddesi'nde içimizi yakan, canımızı acıtan terör saldırısı neticesinde hayatını kaybeden 6 vatandaşımıza rahmet, yaralanan 81 vatandaşımıza da acil şifalar diliyorum. Türk Devleti teröre karşı kararlı mücadelesini tavizsiz bir şekilde sürdürmektedir. Bu kapsamda TSK, 20 Kasım günü sınır ötesini de kapsayan Pençe-Kılıç Harekâtını başlatmıştır ve bu harekâtı başarıyla icra etmektedir. TSK'nın kahraman mensuplarını tebrik ediyor ve kutluyorum.
Hainler ve işbirlikçileri iyi bilsinler ki, aziz milletimiz teröre karşı tek ses, tek nefes, tek bilek ve tek yürektir. Türk Devleti elinde silah taşıyan, beline bomba saran hainlerin hakkından gelecek kararlılığa ve güce sahiptir. Türk Milleti, terörü yenecek, terörizmin üstesinden gelecek kudrete sahiptir. Terörizm kaybedecek, milli birlik ve kardeşliğimiz kazanacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.”
TOGG BAŞARISINA İŞARET ETTİ
“Cumhuriyetimizin 100. yılına bir kala Türkiye'mizin yerli ve milli elektrikli otomobili TOGG banttan indi ve seri üretime başlandı” ifadeleri ile ikinci önemli gelişmeye değinen Yılmaz, “Bu büyük ve anlamlı projemizin mimarı olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyor, Türkiye'mize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” ifadeleri ile duygu ve düşüncelerini ifade etti.
“CEM EVLERİNİN İBADETHANE OLARAK GÖRÜLMESİNE SAYGI DUYMALIYIZ”
“Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimiz bizim canımız, can beraberliğimizdir. Ne gayrımız ne de ayrımız vardır. Cami ne kadar bizimse cem evi de o kadar bizimdir. Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizin haklı talepleri vardır. Bu talepler bir uzlaşma zemininde ortak akılla karşılanmalıdır” diyen Yılmaz, “Cem evlerinin ibadethane olarak görülmesine saygı duymalıyız” ifadesi eşliğinde konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ne diyor Hz. Ali; “Gönülleriniz bir olmadıkça sayıca fazla olmanızın bir anlamı yoktur. Bizim derdimiz gönüller yıkmak değil bir olmaktır.” Ülkemizdeki cem evi gerçeği siyasi tartışmalardan, siyasi kaygılardan uzak cami-cem evi karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilmelidir. Alevilik siyasi bir rant olmaktan çıkarılmalıdır. Kimin nerede ve nasıl ibadet edeceğinin yazılı bir kuralı yoktur. Cem evlerinin ibadethane olarak görülmesine saygı duymalıyız. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını, iyileştirici çabalarını ve atılan adımları memnuniyetle karşılıyoruz.
“GİDERLER ARTMIŞ, GELİRLER AZALMIŞ”
İBB'nin 2023 Mali Yılı Performans Programı ve Bütçe Tasarısına yönelik değerlendirmelerinde MHP Grup Sözcüsü görüşlerini şöyle ifade etti: “Gündemimiz hepimizin malumu olduğu üzere İBB'nin 2023 Mali Yılı Performans Programı ve Bütçesinin görüşülmesidir. Bütçe, sade ve yalın bir anlatımla; Devletlerin, kurumların, kuruluşların, ailelerin ve bireylerin ileriye dönük belli bir döneme ait gerçekleşmesi öngörülen gelir ve giderlerin sayısal ifadesidir. Yani kurumlar ya da işletmelerin gelecek dönemleri adına yol gösterici olacak olan eylemlerin toplamıdır. Bütçelerde öngörülen ile dönem sonunda gerçekleşenlerin örtüşmesi hali, bütçeleri yapan kurumların iş ve işlemlerinde ciddiyetlerinin ve iş yapabilme kabiliyetlerinin de bir göstergesidir. Bizlere verilen 2023 Mali Yılı Bütçe tasarısını kendi içerisinde bütün yönleri ile değerlendirdiğimizde, söylenecek sözler esasında pek bir anlam ifade etmeyecektir. Çünkü burada yer verilen rakamlar bir nevi dilek ve temenni mektuplarıdır.
Dilek ve temenniler için geleneksel olarak verilecek cevap “İnşallah olur”, “İnşallah gerçekleşir” olur. Bu yüzden, idarelerin bütçe tutarlılığı ve başarısı dönem içerisindeki faaliyetlerin neticesinin ifade edileceği Bütçe Kesin Hesaplarında görülür ve değerlendirilebilir. İBB için hazırlanmış olan 2023 Mali Yıl Bütçesinde giderler 2022 yılına göre çok hızlı bir şekilde artmış 115,2 Milyar TL'ye, gelirler ise 95,2 Milyar TL'ye getirilmiştir. Peki aradaki 20 Milyar TL bütçe açığı nasıl planlanmıştır? Tabi biraz önce Sayın İBB Başkanımız buna ‘borçlanma' demedi ama ne dedi? ‘Sermaye ihtiyacı' dedi. Yani 20 Milyar TL'ye ‘sermaye ihtiyacı' dedi. Şimdi bu bütçe ile beraber İBB, İstanbul'da yaşayan vatandaşlarımızın sırtına eski para ile 20 katrilyon TL borçlanmayı yüklemeyi düşünmüştür!
“İBB, DENK BÜTÇE YERİNE, 20 MİLYAR TL BÜTÇE AÇIĞINI HEDEFLEMİŞ”
Söz konusu bütçenin kalemleri üzerinde teferruatlı bir değerlendirme yapmaksızın, daha önceki gerçekleşen bütçe performanslarınızı referans alarak 2023 yılı bütçesinin denk bütçe olmadığı aşikârdır. İBB, denk bütçe yerine, 20 Milyar TL bütçe açığını hedeflemiş ve İstanbullunun karşısına çıkmıştır.
Şimdi, “Sayın Başkan müneccim misin, nereden bileceksin bu bütçenin denk olmayacağını?” diyebilirsiniz… Ziya Paşa'nın çok söylenen ve bilinen bir lafı vardır: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Ve “Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işle görülür” demiştir Ziya Paşa. Bir başka deyişle; lafla peynir gemisi yürümeyeceği için, yürütemeyeceğiniz için takke düşecek bütçenin sonunda kel görünecektir.
“BU BÜTÇE, SAYIN BAŞKANA ÇOK ZORLUKLAR YAŞATACAKTIR”
Sanırım bu bütçe, yapılması bakımından değil ama uygulanması açısından Sayın Başkana çok zorluklar yaşatacaktır. Bütçeler, binlerce rakamın bir şekilde alt alta yan yana yazıldığı belgelerdir. Baktığınız yere göre değerlendirme yapmak mümkündür. Tıpkı biraz önce Sayın İBB Başkanının kendi penceresinden Polyanna şeklinde baktığı üzere.
Bütçenin uygulama dönemi sonrasında eleştiri haklarımızın saklı kalması kaydıyla, tespit değerlendirme, yapıcı ve yol gösterici eleştirimlerimle sözlerime devam etmek istiyorum.
“4 YILDA KABACA 10,6 MİLYAR TL BÜTÇE AÇIĞI OLMUŞ”
İBB'nin mevcut yönetiminin yaptığı bütçelere ve sonuçlarına baktığımızda, görülen en önemli şey; borçlanmanın ve borç stokunun her geçen gün arttığıdır. 2019-2020-2021-2022 yılı bütçelerinde toplam giderler 122,3 Milyar TL, gelirler ise 103 Milyar TL olarak öngörülmüş, gerçekleşmelerde ise gider olarak 115 Milyar TL, gelir ise 104,4 Milyar TL olmuştur. 4 yılda kabaca 10,6 Milyar TL bütçe açığı olmuş, İBB'nin borcu artmıştır. 2023 Yıl Bütçesinde ise öngördüğünüz bütçe açığı 4 yılda yaptığınız bütçe açığının tam 2 katıdır. Yapımını dahi eleştirebiliriz bu bütçenin ama sonuçlarını görmeden size haksızlık olur. Onun için saklı tutuyoruz.
“İBB BORÇ BATAĞINA SÜRÜKLENMEKTEDİR”
İBB'nin şu anki durumu ‘Borç yiğidin kamçısıdır' şeklinde açıklanamayacak kadar kötüdür. Yönetiminizin, ruh hallerine ilişkin durumlarını, “1,5 sene sonra biz gideriz, bizden sonra gelecekler düşünsün” şeklinde açıklayabiliriz. Buradan da anlaşılacağı üzere İBB borç batağına sürüklenmektedir. Mali yapısı giderek bozulan, İBB'nin yönetilemez duruma getirilmesi an meselesidir. 4 yılda İBB'nin elde ettiği gelir kabaca 104,4 Milyar TL. İSKİ ve İETT gelirlerini de ilave ettiğimizde bu rakamla ne yapılmıştır vatandaş ve bizler çok merak etmekteyiz. İstanbullu hemşerilerimize sorduğumuzda aldığımız yanıt; “gözle görülür dişe dokunur şeyler yapılmadığı”. Ama reklam panolarına, bilboardlara, afişlere ve janjanlı kitapçıklarınıza baktığımızda durum tamamen farklı, algı operasyonunuzun hız kesmeden devam ettiğini rahatça görüyoruz.
“BU SAATTEN SONRA NE YAPARSANIZ BOŞ”
Bir önceki dönemde başlanmış, projelendirilmiş, bir kısmının da yapımı bitmiş işleri belli seviyeye gelmesine rağmen sanki bunların tamamını bu yönetim yapmış gibi çaba göstermeniz, yapılmayanları yapılmış gibi lanse etme çabanız, minicik icraatlarınızı bile 150 günde 150 tesisin arasına koyup devasa yatırımlar gibi lanse etmeniz artık beyhudedir arkadaşlar. Bu saatten sonra ne yaparsanız boş.
“Son yapılan kamuoyu anketlerini merak ediyor musunuz arkadaşlar? İstanbul'da sizler de yaptırıyorsunuzdur. Moralinizin bozulduğunu biliyorum. Son yapılan kamuoyu araştırmalarında ortaya çıkan görüşlere göre; İstanbullunun sizin vaatlerinizi yerine getirmediğinize ve bundan sonra da bu kafayla ve bu kadar kalan kısa sürede yerine getiremeyeceğinize inandığı yönünde. Sayın Başkanı bazen hayretle izliyorum. En büyük özelliği çok soğukkanlı olması. ‘Tüm engellemelere rağmen vaatlerimizin yüzde 60'nı gerçekleştirdik' söylemi hem çok cesaretli hem de çok soğukkanlı. Vaatlerin gerçekleşme oranını ölçebiliriz ama bunu bir tansiyon aleti gibi kolumuza takıp 12/8 diyemeyiz. Veya bir terazinin üstüne çıkıp 92 kilo şeklinde tarif edemeyiz. Göreceli bir kavram olabilir ama ortada bir gerçek var arkadaşlar. Bakın bizim yapmış olduğumuz çalışmalara, Cumhur İttifakı'nın araştırmalarına göre 3,5 yılda tamamını gerçekleştirdiğiniz yatırımlar yüzde 6, kısmen yaptıklarınız da yüzde 11'ler seviyesindedir. Mesela Sayın Başkan “Yüzde 60'ını yaptım”, biz ‘Hayır yüzde 60'ını yapmadınız 11'ini gerçekleştirdiniz' dediğimizde İstanbullulara bir görev düşüyor. Nedir o görev? Hakemlik görevi. Şimdi hakemlik görevini yapan İstanbullulara, aziz hemşehrilerime bizim niye yüzde 11 dediğimizi, niye yüzde 60'ın doğru bir ifade olmadığını hem rakamlarla hem de yapılan, yapılamayan somut işlerle, birkaç örneklemeyle ifade etmek istiyorum…
Hatırlarsanız Sayın Başkanım İstanbul'un her ilçesine katlı, kapalı, yer altı, yer üstü otoparklar vaat etmişti. Şimdi ilçeleri bir kenara çıkarsanız İBB'nin bir de her ilçeye yüzde 60 gerçekleştirme oranını koyduğunuzda 24 adet kapalı, yer altı veya yer üstü otoparkı düşer. Yok arkadaşlar yok.
Sayın Başkanın sunumunda İstanbul'daki kadınlara ayrı bir pasaj açtığını gördüm. Peki Ekrem Bey'in İstanbul'da yaşayan kadınlara, ne vadetmişti? Her ilçeye bir doğumevi. Bakın her ilçeye bir doğumevi ne demek arkadaşlar? Yüzde 60 oranında gerçekleşmiş olsa, 24 doğumevi yapılmış olması lazım. Peki sizin yönetiminizde bırakın 24 adedi İstanbul'a 1 tane doğumevi yapıldı mı arkadaşlar? Yok.
Neymiş? Kadın sığınma evi yapacakmış 2 adet. Var mı İstanbul'da yapılan kadın sığınma evi arkadaşlar? Yok. 2 tane kadın sığınma evi yok. Yine 2 tane kadın sığınma istasyonu. Yok. 2 tane cinsel şiddete uğrayan kadınlar için kriz merkezi. Yok. Bir de İçişleri Bakanlığımızın yanılmıyorsam KADES diye bir uygulaması var o uygulama gibi acil durum butonu yapacaktınız. Basitti esasında bu iş yapabilirdiniz ama o da yok.
Her ilçeye bir kapalı spor salonu vaadi. Kapalı spor salonundan bahsettiğimiz konu nedir biliyor musunuz? Voleybol, basketbol maçlarının yapılabileceği, en az 4 soyunma odası olan, minimum da 1000 kişilik tribünü olan statlardan bahsediyoruz, hangarlardan bahsetmiyoruz. Dolayısıyla kapalı spor salonunda da maalesef sınıfta kaldınız.
Hanımefendiler yüzme sporuyla ilgilensin, yüzme bilmeyen vatandaşlarımız yüzme öğrenebilsin diye her ilçeye olimpik ya da yarı olimpik bir yüzme havuzu vaadiniz vardı. Yanılmıyorsam Bayrampaşa'ya herhalde 1 tane yapıldı. Yani 38 tane ilçeye, Tuzla'ya, Silivri'ye yapılmadı. Merak ediyorsanız biz Silivri'ye Spor Bakanlığımız ile birlikte yarı olimpik yüzme havuzu yaptık. Şu anda binlerce çocuğumuz orada yüzme öğreniyor. Dolayısıyla yüzme havuzu vaadinizi de sıfır çekerek tamamlamışsınız.
Ne demişsiniz; çok iddialı? 75 adet 50 yataklı bağımlılıkla mücadele merkezi. Bırakın her ilçeye bir tane yapılması, bırakın yüzde 60'ını, 1 tane yapılan varsa biraz sonra söz size gelince anlatırsınız.
Şimdi beni üzen bir konu; dezavantajlı gruplar, İstanbul'daki engelliler. Veya İstanbul'un çeperinde yaşayıp İstanbul'un kültür, sanat, spor faaliyetlerinden yararlanamayan dezavantajlı vatandaşlarımızla ilgili maalesef ki maalesef bütçenizde yeteri kadar ne yer bulmuş ne yer vermişsiniz ne de biz bu konuda bütçenin içerisinde bir şeyler bulabilmişiz. Yaşadığım somut bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. Silivri'de bir Engelsiz Yaşam Merkezi yapmak adına İBB'nin İSTAÇ'ının genel müdürüyle ve bürokratlarıyla Ekrem Bey'i de bilgilendirerek bir toplantı yapmıştık. Silivri'ye örneği belki olmayan ama ilçe belediyesi ile İBB'nin ortaklaşa Silivri'deki engelli bireylerimize hizmet edilmesi adına bir tesis, bir kompleks yapalım dedik. İçinde atölyelerin, içinde spor salonlarının, engelli çocuklarımızı eğitecek, rehabilite edecek sosyologların, pedagogların, psikologların olduğu bir Engelsiz Yaşam Merkezi. Hatta hiç unutmuyorum Ekrem Bey de hatırlayacaktır; İBB'nin Engelli Merkezini ziyaret ettim. Bakın tabanı 70 metre, üstü 70 metreden oluşan 2 katlı küçük bir villa. Fiziki yapısı engelli vatandaşlarımıza uygun olmayan bir yerde hizmet verildiğini, böyle bir komplekse ihtiyaç duyulduğunu ifade ettim. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Biz Silivri Belediyesi olarak üzerimize düşen görevi yaptık. Yer tahsisini dahi yaptık ama en sonunda İBB'nin Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığından buraya böyle bir tesisin yapılmayacağını, Silivri'de engelli vatandaşların böyle bir tesise ihtiyacı olmadığını (ben burada yorum getiriyorum) dolayısıyla bu tahsisin iptal edilmesi noktasında bir yazı elimize ulaştı.
Kreşler konusunda 150 kreşin 30 tanesi tamamlandı. Tabi yüzde 60'a gelinmese bile burada ortaya konan iyi niyeti, halisane yaklaşımı da göz ardı etmememiz gerektiğini düşünüyorum. Ama biz Silivri Belediyesi olarak 4 tane kreş yeri vermemize rağmen 1 kreş yerinin iptal edildiğini, 1 kreşin de hâlâ tahsis süresi 2 defa geçmesine rağmen başlanmadığını, 2 kreşin de yapıldığını altını çizerek ifade etmek istiyorum.
En üzücü olan vaadiniz ne biliyor musunuz? İnsan hayatını etkileyen deprem üzerinden verdiğiniz o çarpıcı vaat, o iddialı vaat. O herkesin parmak ısırdığı, vay be dediği vaat. E şimdi bakalım o iddialı, o kararlı, o herkesin gıpta ile baktığı vaat ne olmuş, ne aşamadayız? Neydi o vaat? 1 yılda 20 bin konut, 5 yılda 100 bin konut. Yüzde 60'ı ne ediyor arkadaşlar? 60 bin konut. Peki İBB bizim elimizdeki verilere göre şu an halihazırda kentsel dönüşümü içeren 542 konut üretebilmiş. 60 bin nerede 542 nerede? 60 bin eksi 542, 59 bin 458 adet konut eder. Sayın Başkanım 59 bin 458 konut borcunuz var haberiniz olsun. Bunu hatırlatmak durumundayız. Ve her mecliste her depremden sonra konuşuyoruz ya deprem gündemi yapalım vs. Peki 3,5 yılda İBB kentsel dönüşüm adına 542 konut yaparken “Vaatlerimizin yüzde 60'ını gerçekleştirdik” demeyi nasıl beceriyor inanamıyorum. Bu örnekleri arkadaşlar vaatlerinizi, daha doğrusu gerçekleşmeyen vaatlerinizin sayısını artırmak mümkün.
“HÜKÜMETİN, HELE HELE CUMHURBAŞKANIMIZIN ENGELLEDİĞİ DOĞRUYU YANSITMIYOR”
Mevcut yönetim “Yapacaktık, tam yapıyorduk Cumhur İttifakı engel oldu. Elimizi kolumuzu bağladı” diyor. Cumhur İttifakı meclis üyeleri sizin elinizi de bağlamıyor, kolunuzu da bağlamıyor. Size köstek de olmuyor, aksine kolaylaştırıcı oluyor.
Ne diyorsunuz 2 tane argümanınız var. Bir, merkezi idare yani hükümet bizi engelliyor. İkincisi de mecliste Allah'tan ki İstanbullu hemşehrilerimiz mecliste Cumhur İttifakı'nı çoğunluk olarak seçmiş ki burada birçok yapılacak yanlışa dur diyebiliyoruz. Ve diyorsunuz ki Cumhur İttifakı engel oluyor.
Şimdi gelin bakalım merkezi idare sizi engelliyor mu? Tabi burada esasında hükümet de değil maalesef siyasi bir kariyer planında Cumhurbaşkanımız kastediliyor muhatap alınarak. Sizi merkezi idarenin, hükümetin, hele hele Cumhurbaşkanımızın engellediği hiç mi hiç doğruyu yansıtmıyor. 2020 yılında bu meclis bütçede öngörülen payın tam 1.2 Milyar TL fazlasını almış arkadaşlar. Oysa 2021 yılında bu fazlalık 7.5 Milyar TL'lere kadar çıkmış. Size geç gelen, size kesinti yapılan bir para asla ve kat-a yok. Şimdi İBB alması gereken, hakkı olan bu paraları tıkır tıkır alıyor arkadaşlar.”
“51 BORÇLANMA TALEBİNİZİN 50'NE EVET DEMİŞİZ”
Borçlanma taleplerinin önemli bir kısmına onay verildiğinin altını çizen Yılmaz, “Sizi hani bu “Tam yapacaktık yapamadık, bizi meclis engelledi, Cumhur İttifakı çoğunluğu engelledi” söyleminin burada doğrusunun ne olduğunu masaya yatırmamız gerekiyor. 3,5 yıllık iktidarınızda bu meclise 51 adet borçlanma, kredi yetkisi istemişsiniz. 51 borçlanma talebinizin 50'sine evet demişiz. Kaldı ki geçen dönem AK Parti Grubu'nun getirdiği borçlanmaların neredeyse tamamına hayır demişsiniz. Ama biz evet demeye devam edeceğiz. Kızgınlık, küskünlük, ön tıkama, fren yapma gibi bir anlayışla İstanbulluya ihanet edemeyiz” dedi.
“İBB BORCA BATIK BİR KURUM OLMA YOLUNDA HIZLA İLERLİYOR”
Borçlanma ve arsa satışlarına rağmen İBB'nin mali yapısındaki sorunun büyüyerek devam ettiğinin altını çizen Yılmaz, “2 Milyon 200 Bin metrekare arsa satışı ile karşımıza gelmişsiniz. Demişsiniz ki “Biz bu arsaları satacağız, bu arsalardan aldığımız paralarla İstanbulluya hizmet edeceğiz”. Bu bütçe o kadar kuvvetli, o kadar denkmiş ki 20 Milyon borçlanma, 2 milyon 200 bin metrekare arsa satışı! Niye bu kadar borç kullanırsınız? Niye bu kadar arsa satma gereği hissedersiniz? İstanbullu hemşehrilerimizin hayrına olan her borçlanmaya da her arsa satışına da evet dedik. Evet demeye de devam edeceğiz. Çünkü biz bu kadim şehri ve bu kadim şehrin güzel insanlarını, aziz İstanbullu hemşehrilerimizi çok ama çok seviyoruz.
İBB şu anda devasa bütçelerine rağmen, maalesef iyi yönetilmediğinden dolayı borca batık bir kurum olma yolunda hızla ilerliyor” dedi.
“İBB'NİN ÖZ VARLIKLARININ YÜZDE 28'DEN 14'E DÜŞTÜĞÜNDEN HABERİNİZ VAR MI?”
İBB'nin özkaynak kaybına dikkat çeken MHP Sözcüsü, “Sayın Başkanın “Tasarruf yaparak yüzde 50 bütçemizi artıracağız” söylemi vardı hatırlar mısınız? “İBB israf etmeyecek.” Hani bereketli bütçeden bahsediyor ya Sayın Başkan İBB'nin öz kaynaklarının, öz varlıklarının yüzde 28'den yüzde 14'e düştüğünden haberiniz var mı arkadaşlar? İstanbullunun da haberi yok ama biz bunları ifade ettikçe haber olacak. Bu tempoda, bu kafada, bu anlayışta İBB'nin borçlanamaz hale gelmesi kaçınılmazdır arkadaşlar. Ezcümle, 3,5 senede yaptıklarınız ya da yapabildiklerinize baktığımızda, 1,5 senede vaatlerinizi yerine getiremeyeceğiniz hepinizin malumudur. Bu durum sizin umurunuzda olmayabilir, aslında umurunuzda olmadığı da artık gün yüzüne çıkmış durumda, ama bizler son derece rahatsızız ve feraset sahibi İstanbullu hemşerilerimizin İstanbul'u düşünmeyen, İstanbul'u kendine dert edinmeyen bir yönetime cevabını günü geldiğinde vereceğine de eminiz” diye konuştu.
“İSTANBUL'UN REFAHINI, BOLLUĞUNU, BEREKETİNİ ÇALIŞARAK SAĞLAYABİLİRSİNİZ”
Bükçe değerlendirmelerini sürdüren Yılmaz, “Ekrem Bey bütçesine bir vurgu yaptı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in 100. yıl vurgusu. Peki, bunu sıradan, içi boş söylemler şeklinde mi bırakacağız yoksa Gazi'nin söylediği gibi “Vatanını en çok seven vazifesini en iyi yapandır” sözünü kendimize ülkü alıp yolumuza öyle mi devam edeceğiz? “Yalnız ve bir tek şeye ihtiyacınız vardır” diyor Gazi, “o da çok çalışkan olmak”. İstanbul'un özlediği çalışkan belediye başkanı olmak! Servet ve onur tabi bunun sonucu olur. “Refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır” diyor Atatürk. “İstanbul'un refahını, bolluğunu, bereketini çalışarak sağlayabilirsiniz” diyor. Ama anlayana!
Sayın İBB Başkanımız basın mensuplarıyla bir toplantı gerçekleştirmiş orada da 2023 yılı bütçesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunmuş. Hazırladıkları bütçeyi bereketi bol ve yatırımcı olarak tanımlamış. Birçok vurgusunu da işittik; yatırımcı bir bütçe. İstanbul'umuza bolluk bereket getirmediğiniz kesin de yatırımcı bütçeyi getirip getirmeyeceğinize de yılın sonunda bakacağız” şeklinde konuştu.
“BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU”
“3,5 yılda yaptığınız bütçeler ne bütçesiydi arkadaşlar? 3,5 yılda yaptığınız toplam yatırım bütçesini bu yıl, 2023'e yapmak neye işaret?” sorularını İBB yönetimine yönelten MHP Grup Sözcüsü, “Buradan şu sonuç çıkabilir; “Biz 3,5 yıl saz çaldık, şarkı söyledik, Ağustos Böceği gibi günümüzü gün ettik”. İki, “3,5 yılda biz hiçbir iş yapmadık bunun farkına vardık, bu bütçede yatırımları yüzde 50'nin üzerine çıkararak yatırım yapmamız gerektiğini, İstanbul'un yatırım beklediğinin farkına vardık”. 3 yıllık yatırım toplamınız bu yıldan az! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!? O zaman size kim inanır arkadaşlar? Bakın bir, bu yılın çok olması 3 yılda hiçbir şey yapmadığınızın işaretidir. Bu yılın çok olması 3 yılda hiçbir şey yapmadığınızın farkına vardığınızın işaretidir. Ama madalyonun diğer yüzü de 3 yılda bu yatırım bütçelerini yapamayanların oraya kalemle, mürekkeple yazdıkları yatırım bütçesini gerçekleştiremeyeceğidir arkadaşlar. Şimdi keşke yatırım bütçesi demekle yatırım bütçesi olsaydı” diye konuştu.
“ÇÖPTEN ÜRETECEĞİNİZ ELEKTRİK MİKTARINI ARTIRMAYI DEĞİL AZALTMAYI HEDEFLEYİN”
İBB bütçesinde çevrecilik yaklaşımının noksan bırakılmasını eleştiren Volkan Yılmaz, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “İstanbullunun size emanet ettiği konsolide bütçe. 319 trilyon TL arkadaşlar bir çok Avrupa'daki ülkenin hazinesinden daha büyük. Şimdi bu bütçenin İBB, İSKİ, İETT iştirakler tarafından kullanılıyor olması da esasında doğru bir senkronizasyonun, bir eşgüdümün yaşanması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Ekrem Bey şunu söyledi sunumunda; “Çevreci, yeşil bir İstanbul.” Bakın İstanbul'un yarattığı kötü etkiler var. Bunlardan en önemlisi evsel atık diye tabir ettiğimiz atıkların depolanması. Atık, evsel atıktan, katı atıktan enerji üreten tesisin dünyadaki en büyüğüne sahip olmak bir başarı değildir. Bu sizin ilkel metotlarla çöp topladığınızın, çöpleri topladığınızın işaretidir. Bununla övünmeyin! Siz her yıl çöpten üreteceğiniz elektrik miktarını artırmayı değil azaltmayı hedefleyin. Ondan sonra bana yeşil İstanbul, çevreci İstanbul sloganlarını atın.
Yine çöp sızıntı suyu istasyonunuz. Ekrem Bey geldi açtık. Daha önceki yönetim tarafından başlanan, Ekrem Bey tarafından bitirilen son derece önemli bir yatırım. Ekrem Bey'e teşekkür ediyorum.
AK Parti döneminde Silivri Seymen'de, Göktürk'te Şile'de katı atık depolama merkezleri kuruldu. Ondan sonra da AK Parti döneminde burada çöpten çıkan metan gazı ile bir elektrik üretilmesi gerekir, bu metan gazı havaya boşa gidiyor denilerek bir proje yapıldı ve bu projenin yapımına başlandı. Bu proje niye yapıldı demiyorum. Yapılması doğru ama “Bu proje dünyanın en büyük projesi, en büyük çöpten elektrik üreten tesis bizde” demek sizin çevreyi, doğayı, yeşili anlayamadığınız anlamına geliyor. Siz bir projeksiyon koyacaksınız, diyeceksiniz ki; “Çöpten elektrik üreten tesisin kapasitesini her gün azaltacağız.” Nasıl azaltacaksınız biliyor musunuz? Evde ayrıştırıp sıfır atıkla. Dünyanın en büyük çöpten elektrik üretme tesisi size ait. Ama bunun kapasitesini artırmayın, azaltın.
İki; çöp sızıntı suyunu arıtma tesisi. Ekrem Bey geldi açılışını yaptık. Projesi bir önceki dönemde başladı. Projeyi yapandan, devam ettirenden, sona erdirenden Allah razı olsun. Çünkü 1 kg çöp sızıntı suyu 40 ton suyu kirletiyor. Şimdi de burada ne ile övünüyorsunuz? Yine aynı hata… Burada da diyorsunuz ki Avrupa'nın en büyük çöp suyu arıtma tesisine sahibiz. Arkadaşlar bakın sıfır atık kapsamında çöpleri azaltalım, bu kapasiteleri de düşürelim. Bunun büyüklüğü sizin çevreye, doğaya verdiğiniz negatif değeri işaret eder. Sizin ilkel çöp toplama sistemine devam ettiğinizi ifade eder.”
ÜRETİM ELEŞTİRİSİ
“Üzüldüğümüz bir diğer konu; bütçede üretim, eşitlik, kadınlar, adalet, yenilikçi, çevreci bir sürü başlık gördük ama üretim pasajında, Ekrem Bey'in 2,5 saatlik konuşmasında 1 dakika sürdü” diyen Başkan Volkan Yılmaz, İBB bütçesinde üretime yetirince önem verilmemesini şöyle eleştirdi: “16 milyon İstanbullu turistle beraber 20 milyon İstanbulluyu besleyecek et, süt, yumurta, maydanoz, havuç, domates, karpuzu üretebilecek topraklara sahibiz. Bunun adı üretim. Anlayamadığınız, bütçenizde yer dahi vermediğiniz üretim. Bakın 800 kilometre öteden, Antalya'dan domatesi, marulu navlun fiyatlarıyla, yüksek fiyata bu vatandaşa yedirmemek yerel yönetimlerin de görevi. Tuzla Belediyesinin de görevi, Silivri Belediyesinin de görevi. Ama her şeyden önemlisi İBB Başkanının görevi. Kent tarımını desteklemek, kenti şehrin çeperlerinden beslemek bir; istihdam demek iki; aş demek, üç: ucuz gıda demek, dört; gıda güvenliği demek, beş; köyden kente göçün engellenmesi demek.”
“MAKAMLARI SİYASALLAŞTIRIRSAK, İTİBARINI HAFİFLETİRİZ”
“Bütçe üzerine konuşabiliriz, tartışabiliriz ama Ekrem Bey'in konuşmasının son bölümünü ne anladım ne anlamlandırabildim, üzülerek takip ettim” diyen Yılmaz, İBB Başkanının siyasi çıkışlarını sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: “Bizler bu şehirde yaşayan insanlar tarafından seçilmiş belediye başkanlarıyız. MHP'nin 53 yıllık tarihinde, İstanbul'daki ilk ve tek belediye başkanıyım. Genel Başkanım Sayın Devlet Bahçeli'yi ziyaret ettiğimde bana öğütleri oldu. “Evladım…” dedi “…yakandaki üç hilalli rozeti bugün itibarıyla çıkarıyorsun. Artık senin belediye başkanlığı görevini ifa ederken bir partin ve partililerin yok. Sen bütün şehrin annesisin, bütün şehrin belediye başkanısın. Kimseye partisine göre, ırkına, diline, dinine göre ayrımcılık yaparak, kategorize ederek sakın ha hizmet etme…” dedi. O öğütleri benim kulağıma hep küpe oldu. Bu kürsüden İBB Başkanım hiç alışık olmadığım, üzüldüğüm bir konuşma yaptı. Sayın Başkanın adalet, eşitlik, 16 Milyon İstanbullunun kendisinden bir şey bulacağı ve beraber yöneteceği bir yönetim anlayışı ve her zaman ifade ettiği gibi yaptığımız hizmetler partilerimizin değil bu şehrin insanlarının vergileriyle toplanan paralardan yapılan hizmetler olduğunu söyledi. Peki Sayın Başkan konuşmasının son bölümünde burada neler dedi? “Güçlendirilmiş parlamenter sistem, Millet İttifakı, Altılı Masa, iktidarda değişiklik vs…” Bir büyükşehir belediye başkanının bütçe görüşmelerinde bu kürsüden ifade etmemesi gereken şeyler bunlar. İster kabul edersiniz ister etmezsiniz. Siyasetin etik değerleriyle birbirimize ders vermeye gelince hepimiz başöğretmeniz. Ama onları uygularken, onları hayata geçirirken birtakım planlar, kariyer planları, hırslar bizim ayağımızın boş yere basmasına neden oluyor. İBB Başkanı yalnızca altılı masanın, yalnızca Millet İttifakı'nın belediye başkanı mı arkadaşlar? Böyle bir anlayış kabul edilebilir mi? Ben kabul etmiyorum. Ben buradaki kürsüden siyasal mesajlar verilen, siyasal içerikli konuşmaları belediye başkanlarının yapmasını yadırgıyorum arkadaşlar. Grup başkanvekiliniz zaman zaman yapıyor, yapabilir. Ama belediye başkanı bir pergelin sabit ucudur. Bu kurumları, bu makamları siyasallaştırarak, siyasi söylemlerle bu koltukların değerini, itibarını hafifletiriz.
Şimdi madem ki burada siyaset konuşuldu, ben yine konuşmayacağım ama Altılı Masa esasında eksik bir söylem. Altılı masanın gizlenmeye çalışılan ayağı, gövdesi olan ayağı gizleseniz de saklasanız da diliniz söylemeye varmasa bile yedinci bir ortak olarak orada. Şunu bilin; bu necip millet siz söyleyemeseniz de, yok deseniz de o masanın o ayağını günü geldiğinde ters düz etmeye, ortadan ikiye ayırmaya muktedirdir. Öyle yağma yok! Burası kimsenin siyasi nutuklar atacağı bir kürsü değil.”
Bu duygu ve düşüncelerle bütçenin hazırlanmasında emeği geçen bütün bürokrat arkadaşlarımıza, emeği geçen bütün meclis üyesi arkadaşlarımıza teşekkür etmekle birlikte inşallah bu bütçenin hayırlı hizmetlerde kullanılır temennisiyle, hepinizi en kalbi duygularımla, sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.”
Sevginar SALİ