Geçen bir arkadaşımla konuşuyoruz, gazeteci-siyasetçi (eski demeyeceğim: ) görüşmesinde konunun siyasi gelişmelere dayanması kaçınılmaz oluyor. “Silivri'de siyaset nasıl gidiyor?” diye sordu “Sen ne görüyorsun?” diyerek topu taca attım. “Muhalefet ruhunu dinlendiriyor, iktidar bereketleniyor” dedi.
Ramazan aylarında siyaset sakinleşir, durgunlaşırdı genelde. İki yıllık salgında olduğu gibi Ramazan'da da kendini nadasa çekmeye niyetli görünmeyen yerel iktidar gündemi belirleme üstünlüğünü sürdürüyor...
- görev yılına giriş yapan Volkan Yılmaz, iftardan iftara koşarken (ışınlanırken mi desek…) bu alanda da ciddi bir nitelik değişimine yol açtı. “Yoğun geçiyor iftarlar” deniyordu Gümüşyaka'dakine katıldım. Evet, izdihama ramak kalmış.
Konu komşu, eş, dost, akraba yan yana epeydir askıya alınan sosyal ilişkileri tazelemede. Ekonomideki sevimsiz gelişmelerin etkisi, yemeklerin güzelliği yabana atılacak gibi değil... Tanıdık ve yakınların yanı sıra Belediye Başkanı, meclis üyeleri, ilçe başkanlarını da yüz yüze görüyorsunuz. Varsa bir meramınız ayaküstü de olsa karşılıklı konuşabiliyorsunuz.
Göstermelik üç beş iftarın ardından her akşam aynı yemeği yemekten insanın sıkılacağına anlayış beklentisi ile Başkan Bey ve yakın çevresi pek ala farklı sofralara meyil edebilirdi. Etmeme kararlılığı dikkat çekiyor.
Silivri Belediyesi ve hayırseverlerin desteği ile verilen iftar yemekleri için “Bu sofralar sizin” diyen Başkan Bey, yeni ve yeniden bahanelerin ardına sığınmak yerine imkân ve çözüm yaratma azmini sürdürüyor.
Gönlünde siyaseten ister CHP, ister AK Parti, ister MHP, İYİ veya başka parti olsun kendine Silivri Belediyesi'nin sofrasında yer bulabilenlerin sayısındaki artış; iktidarı öteki görmeyip, ötekileştirilmediğini hissetmesinden önemli ölçüde sebep.
‘Marka Kent / Mutlu Silivri', ‘Silivri'de hayat var', ‘Şimdi Silivri bir başka güzel'in ardından Volkan Yılmaz döneminin 4. yıl düsturu olarak ‘Hepimiz biriz'i açıkladı. İftar sofralarına şöyle bir baktım da kadın, erkek, genç, yaşlı, siyasi tercihleri farklı, yöneten, yönetilen, yemeğin bağışçısı, bürokratı, işçisi aynı yemeğe, aynı sofrada kaşık daldırdık.
“Ne yiyeceğim Volkan Yılmaz'ın verdiği yemeği”, “Ne icabet edeceğim verdiği davete” demeyenlerin sayısındaki artış, yönettiği belediyeyi sahiplenme, çağrılarını benimseme yönelimi anlamlı ve bir o kadar değerli.
Yemeğini yedikten sonra evinin yolunu tutmak yerine “Aaa Başkan konuşma yapıyormuş…” diye ön saflara ilerlemeye çalışıp, karın tokluğunun ötesinde zihin ve ruhun doyurulması ile de ne kadar ilgilenildiğini kanıtlıyor.
Allah tutulan tüm oruçları kabul etsin, gönül sofralarına katkı sunan, vesile olan, yardımlaşmayı ihmal etmeyen herkesten de razı olsun! Dünyada hiç kimsenin ne karnı ne de ruhu inşallah açlık çekmesin.
SİLİVRİ'NİN ALTIN ÇOCUĞU
Şehir dışında olduğum için Selami Değirmenci'nin Kent Konseyi'nin düzenlediği "Kentin Şahitleri" programına katılamadım. Geçtiğimiz günler programın yayınını izledim. Değirmenci, yaşayan bir efsane. Hazır yaşarken kıymetini bilip, öğrenmemiz gerekenler hususunda zaman kaybetmeyelim. Programda bulunamamaktan dolayı çok üzülmüştüm yayın için de program için de Kent Konseyi'ne, emeği geçenlere teşekkürler. Herkes de mutlaka fırsat bulup Değirmenci'nin anlattıklarını izlesin, çok kıymetli anılar ve tecrübeler.
Hüseyin Turan'ın da programa katılması ve paylaştığı düşüncelerinden dolayı ayrıca tebrik etmek isterim.
ALLAH SABIR VERSİN
Geçmiş dönem meclis üyelerimizden Sezgin Emir ile evlatlarına, anneleri Mevlüde Emir'in ani kaybı dolayısıyla başsağlığı ve sabır, merhumeye de Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı Cennet olsun.