Ali Gülcü

Yorgunluk Be... Laf Aramızda Yaşlanıyoruz...



Her sabah geceden kurduğunuz cep telefonun alarmına sövüyorsunuz değil mi?
Alın benden de o kadar, şeytan "kır" diyor da pahalı meret...
Havalar ısınmaya başladı, yarın da günlerden pazar, var mı deniz kenarına bir yerlere kahvaltıya gidecek olan?
Evde misiniz yoksa?
Haftada bir defa gazete alıp okuyanlardan mısınız?
Şöyle uzun uzun ezberlercesine... Sıra bekleyenleri çıldırtırcasına...
Bulmaca kavgası çıkar mı?
Neyse...

&&&

Ereğli'deydim akşamüzeri...
Kokoreç yemek aklımda yoktu ama bilirsiniz kokusunu, karnınız açsa çıldırtır...
Balıkhanenin yan tarafına atmış pusuyu adam, düşmemek mümkün değil...
Kır saçlı, zayıf, dişsiz ellili yaşlarda umursamaz bir tip, parayla da işi yok.
Çeyrek istedim, çeyrek parasına yarım ekmeğin içini doldurdu... Ayran şirketten...
Soğan, biber ve domates ince ince doğrandı, kokoreç pul ve kekikle harmanlandı...
Tam parayı ödemek üzereyken, biletçi geldi...
" Şövalye yap bakalım bir yarım!"
Kokoreççi oralı bile olmadı...
Biletçi sesini biraz daha yükseltti bu defa;
" Yavrum yapsana bir yarım!"
" Acele etmesene sen, dur bakalım müşteri var..."
Trakya'da bir sürü lakap duydum ama şövalyeyi ilk defa, meraklandım tabi, sormazsam olmaz...
" Ağabey sana şövalye mi diyorlar?"
" Hııı..."
" Neden?"
Biletçi cevapladı soruyu;
" Rakı içince şövalye oluyor o..."

&&&

Yarım ekmeği ayranla fenere yakın bir taşın üzerine oturup götürüyorum...
Acemiler oltalarını atmış balık bekliyor, bu mevsimde ne yakalayacaklarsa?
Karnımı doyurduktan sonra balıkhaneyi gezmeye başlıyorum...
Yeni karides getirmişler, canlı daha, kilosu on lira...
Dil balıkları yirmi...
Mardinli midyeci tezgâhı bırakmış gitmiş...
Bulgaristan'dan küçük cam kâselerde havyar on beş liradan satılıyor...
Plastik kutularda lakerda da var...
Çupra, lüfer kültür...
İstavrit alıyorum... Ayıklanmasını beklerken siyah bir Land Rover yanaşıyor tezgâhın önüne çil çil...
Uzun boylu, havalı, güneş gözlüklü bir ağabey iniyor içinden, gömleğin üstten iki düğmesini açmış, kalınca da bir altın kolye yapmış... Ayakkabılar siyah rugan, parlak pantolon büyük bir ihtimalle İtalyan...
" Hayırlı işler kardeş!"
" Hoş geldin ağabey..."
Tezgâhta iki tane kalkan var.
" Kardeş bu kalkanların biri düğmeli biri düğmesiz neden?"
Ne desin balıkçı?
" Cinsi öyle ağabey onların?"
" Kaç lira kilosu?"
" Sana elliye olur..."
" Başkasına?"
" Altmış..."
" Daire mi satıyorsunuz kardeş elli liraya?"
" Bunlar kaç para?"
İstavritleri gösteriyor...
" On lira?"
" Yedi buçuk liradan verirsen iki kilo alırım!"
Balıkçı bir arabaya bakıyor bir adama sonra "olmaz" diyor...
Havalı, güneş gözlüklü gömleğinin üstten iki düğmesi açık ağabey cevap vermeden yan tezgâha geçiyor...

Eve gelince ilk iş Land Rover fiyatlarına bakıyorum...
Sıfırının en ucuzu; 113 643, en pahalısı; 414 727 lira...
Rover, İstavrit ve Land 

YORUM YAP