Dün gazetemize ilçemizdeki son dönem gündemini değerlendiren açıklamalarda bulunan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, AK Parti İlçe Başkanı Rıfat Kutlu'nun Mübadiller ve Suriyeli sığınmacıları birlikte değerlendirdiği paylaşımının neden olduğu tartışmaya da değindi.
“BAZILARI CHP İLE MHP'Yİ NEDENSE BİR AYRIŞTIRMA, DÜŞMANLAŞTIRMA GİBİ HEVES PEŞİNDE”
“MHP Silivri İlçe Başkanı Şenol Türkyılmaz, çok güzel söylemiş “Gereksiz söylemler, gereksiz kıvılcımlar doğurur”. Birileri bunlardan geleceğe dönük siyasi bir çıkar beklemesin. Silivri'de öyle bir iklim ve anlayış yok. MHP İlçe Başkanı itidalli, sorumlu bir açıklama yapmış. Ben kendisine katılıyorum. Zaman içinde bir aynılaşma başlıyor. Silivri'de öyle bir anlayış var. Bazıları CHP ile MHP'yi nedense bir ayrıştırma, ötekileştirme ve birbirlerine düşmanlaştırma gibi bir heves peşindeler.
“YÜZDE 50 DEDİKLERİ ERİYECEK, YÜZDE 25'LERE KADAR DÜŞECEK”
Bu yakınlaşma tamamıyla Türkiye'nin konjonktürüyle alakalı. Savaşa sokulan bir Türkiye'de beraber buna direnen bir güç oluşuyor. Bu çok normal. İnsanlar, hassasiyet ve vicdan muhakemesi yapıyorlar. Onun için buna hiç şaşırmasınlar. Türkiye'de yüzde 50 dedikleri yavaş yavaş eriyecek ve yüzde 25'lere kadar düşeceğini bu toplum görüp yaşayacak. Türkiye'nin Cumhuriyet değerlerini yok etmek isteyen, Ortadoğu bataklığına sürükleyenlere bu tepki az bile çok daha görmeye hazır olsunlar.
“HER PARTİ SİYASETİNİ KENDİ YAPAR”
MHP ile CHP'nin yakınlaşması söz konusu değil. Her parti siyasetini kendi yapar. Gerektiğinde tartışmamızı da yaparız ama hassasiyetler oluştuğunda sanki beraber hareket ediyormuş gibi bir algı yaratmaya gerek yok, bu tamamen verilen tepkilerden kaynaklı. Bunu iyi okumak lazım. Birileri kalkıp yerel seçimlere dönük hesap yaparken işte ‘MHP'nin tercihi Işıklar'dan yanaymış' gibi bir takım saçma sapan şeyler duyuyorum. Ucuz piyonlar, itibarsızlaşmış birçok zibidinin kalkıp bunları kaşımaya çalıştığını görüyorum. Onlara zaten kimse itibar etmiyor. Önemsediğimiz de gündemimizde bu tür tartışmalar da yok.
“BİLMEZLİK VE CEHALET ÖRNEĞİ OLARAK KABUL EDİYORUM”
Yalnız buranın hassasiyetlerinin, insan özelliklerinin, duyguların iyi okunması lazım. Bölgemiz göçmen bölgesi. Balkan göçmeni olan bir coğrafyada yaşıyoruz. AKP İlçe Başkanının kalkıp Suriyeli göçmenlerle Mübadillerle aynı kefeye koyması bilmezlik ya da cehalet örneği olarak kabul ediyorum. Çünkü biz kesinlikle ve kesinlikle bu vatanın asli unsurları olarak oralara gittik ve 600 sene sonra geri geldik. Eğer birazcık tarih bilinci olsa böyle olmazdı. Benim memleketimin adı Kozani. Kozan demek. Etimoloji diye bir bilim dalı vardır. Girsinler Rumeli ve Balkanlar'da nehir, şehir, ova ve dağ adlarına baksınlar. Türk isimlerinin geçmişte değişimini görecekler. Bu da o insanların Anadolu'dan nereden geldiğini ve nereye yerleştiğini göstermekte. Biz Türkler oraları terk ettikten sonra Yunanlılar oralarda o isimleri kullanmaya devam ediyorlar. O nedenle Rumeli ve Balkanlar'da bulunan unsurlar tamamıyla Türk'tür. 1320'den sonra Osmanlı iskan politikasında hane reislerini beş yıl önceden kimin nereye yerleşeceği arşivde mevcut. Bir misyoner göreviyle gittiler, oradaki halka İslam dininin ne kadar adil ve yaşanabilir, farklılıklara saygılı olduğunu gösteren güzel örnekler yarattılar ki şehirlerin bazıları savaşmadan anahtlarları getirip teslim etti. “Gelin bizi kurtarın” diye Osmanlı'ya yazılan mektuplar tarihte var. Yani bizler Orta Anadolu'daki Türkmen boyları ve genellikle Aleviler (bunu ayrışma olarak söylemiyorum) Rumeli ve Balkanlar'a götürüldüler. Gittikleri yerlere şehirlerin isimlerini verdiler. Sonra tekrar memlekete geri döndüler. Atatürk'ün çok güzel bir sözü var: “Mübadiller, kaybedilmiş topraklarımızın yaşayan hafızalarıdır” diye. Onlar geri çekilmeyin savaşan, düşmana karşı koyan, canını veren insanlarımızdır.
“ONLARIN DRAMINA BAKARAK ATATÜRK'ÜN BÜYÜKLÜĞÜNÜ DAHA İYİ ANLAYABİLİRİZ”
Suriyeliler başka bir şey. Onların Türklükle, bu vatanla bu memleketle alakaları yok. Onların yaşadığı drama bakarak Atatürk'ün büyüklüğünü, Cumhuriyetin değerlerini daha iyi anlayabiliriz. Çünkü bir millet olamamışlar. Arap milleti kavramı, Amerika emperyel güçler o milliyetçi partileri yok ettiler. Bir Arap milletinin ve kültürünün oluşmasını kesinlikle istemediler. Çünkü orada bir millet bilinci oluşursa emperyel anlayışa hizmet edilmeyecekti. Bir millet olma şuurundan daha alt olan tarikat kökenine ayrışmaya kadar görüyorlar. Bırakın bir millet ve devlet olmayı kabile anlayışında bölünmelere kadar gitti. Demek ki millet olma bilincini büyük bir cumhuriyet projesinden, dünyanın aydınlık yanından insanları uzaklaştırırsanız böyle alt kimlikler önem kazanır.
“YURTTAŞLIK TEMELİNDE BİRLEŞİYORUZ”
Türkiye'de de bunu yapmaya çalışıyorlar. Bunu birinci ağızdan, ‘Sen Alevisin, Alevi olduğunu söyle' diyen meydanlara çıkıp ayrıştırmaya gidilirse biz Alevi, Sünni, Çerkez, Arnavut… olabiliriz. Ama biz Türk vatandaşıyız. Bizi bağlayan hukukumuzun, adaletimizin, devlet anlayışımın, eğitimimizin, millet olma bilincimizi belirleyen çok daha yüksek olan yurttaşlığımız var. Bunun temelinde biz birleşiyoruz. Suriyelilerde böyle bir şey yok. Onlar Arap. Neden Sudi Arabistan'a, Kuveyt'e gitmiyorlar? Neden Bulgaristan göçmenleri Hollanda'ya, Belçika'ya göç etmediler de Türkiye'ye geldiler. Aradaki farkı bu arkadaşımız bir düşünsün.”