Yoğun bir haftayı geride bıraktığımız kanaatindeyim. Yoğunluk derken belki de açlık, uykusuzluk, yorgunluk nedeniyle öyle hissediyor da olabiliriz. Oruç tutsun, tutmasın Ramazan ayı her insanın rutin hayatını ve dengesini değiştirebiliyor. Bayramdan sonra fabrika ayarlarına dönüş yapmış olacağımızı umuyorum.
***
İlk defa halkın seçeceği bir cumhurbaşkanına kavuşmaya üç haftalık bir süre kalmışken, yeterli bir heyecan olmadığı ortada. Yarışın sonucu çok önceden belli olması heyecan dozunu aşağılarda tutuyor. Erdoğan ve destekleyenleri konuyu istiklal mücadelesi gibi görürken, Demirtaş ve taraftarları barış sürecinin nimetlerini ve artılarını görmeyi bekliyor. Çatı aday Sayın İhsanoğlu için hiçbir anlam ifade etmiyor. Aday gösteren Bahçeli - Kılıçdaroğlu ikilisi için mazeret üretme süreci şimdiden başladı. Alınacak sonuca ve yüzdeye karşı birbirlerini suçlama hazırlıkları gözden geçirildi. CHP ve MHP’ye gönül verenler içinde toptan kurtuluş imkanı doğdu. Pranga gibi dibe çeken iki liderin zincirlerini kırma zamanı.
Erdoğan karşıtlığı yeterli görülmediğinden "tıpış tıpış gideceksiniz” tehditleri başladı. Diktatör iddiasıyla kurtulmak istediğimizden diktatörce usul ve metotlarla sonuç alınabileceğini sanmak, diktatör aymazlığında olanlar için geçerli olsa gerek. Bana göre aldıkları görevi layıkıyla yerine getirme telaşında olanlar yaptıkları ve yapacakları hataların farkında hiç olamayacaklar.
Demokrasimiz olgunluğa kavuşmuş değil, parti içi demokrasi hak getire, biat kültürü iliklerimize kadar işlemiş durumda. Bunlar ve benzeri yaklaşımlar hepsi kabul ama kurtulmak için ne yaptığımız hiç mi önemli değil? Mevcut durumu ve adayı kabullenemediği halde oy verebilmek için mazeret bulmaya çalışan eski tüfekleri şaşkınlıkla ve de hayranlıkla izliyorum. Seçilmişleri ve atanmışları bu satırlardan muaf tutuyorum. Onlar siyasete devam edebilmek, koltuklarını koruyabilmek için verilen emirleri içlerine sinmese de tıpış tıpış yapar gözükmek zorundalar.
Kendimi teraziye koyuyor ve tartıyorum da iyi bir partili olmadığıma hükmediyorum. Solcu, demokrat, ülkücü, Atatürkçü olanlardaki sorgulamayan particiliği görünce ben sınıfta kalırım. Aha buraya yazıyorum. Sayın İhsanoğlu’nun muadili olarak Kemal Derviş’i görüyor ve olmasını hayra yormam da, ola ki AK Parti ve Erdoğan, Derviş’i cumhurbaşkanı adayı gösterse idi; tıpış tıpışta, güzellikle de, kanırtarak da hiçbir kuvvet bana oy verdiremezdi. Oy vermeyi bir yana bırakın duyduğum anda AK Parti’den istifa ederdim.
"Senden siyasetçi de olmaz, adam da olmaz” diyorsanız canınız sağ olsun. Bazı şeyleri tıpış tıpış yapanlara mübarek olsun. Gönül rahatlığıyla oy verip, teselli arayanlara bir teklifim var. Eylül ayı belediye meclis oturumunda kendileri gibi olanlardan imza toplayıp önerge versinler; "Sahildeki Nazım Hikmet heykeli kaldırılsın, meydandan Uğur Mumcu ismi silinsin” diye. Aksi halde bahsi geçen mıntıkalarda vicdanı huzur içinde dolaşamayacaklar. Her iki şahsiyetin de kemiklerini sızlatmış olmanın utancı ve ayıbı çok ağır yük. Manda ve sömürge olmayı elinin tersiyle iten Atatürk’e yakışan evlatlar olarak her türlü emperyalizme karşı savaşta ben üzerime düşeni yaptığıma inanıyorum. Siz de aynı inançtaysanız ne mutlu!
***
Salı akşamı Silivri SİAD, Kurucu Başkanı Kadir Baran’ı ölüm yıldönümünde rahmetle andı. Düzenlenen iftar yemeğine Kadir Baran’ın yakınları, dostları, SİAD üyeleri ve Silivri protokolü katıldı. Rahmetli Kadir Baran’a layık bir dernek ve üyeler olarak bıraktığı yerden devam edildiğini düşünüyorum. Katılanların da iyimserlikten etkilendiğini hoş bir iftar yemeği ve gece olduğunu düşünüyorum. Şahit olmadım ama anlatıldığı gibiyse AK Parti İlçe Başkanı Demiral en sempatik halini yansıtabilmiş. "Kendini bulmaya başladı” diye yorumluyorum. Devam eder inşallah. Başkaları yerine kendini dinlese daha iyi olacak. İlçe Başkanlığına niyetlenen gençleri birilerinin tehdit, ikaz ve ihtarlarından kurtarıp, "Gelin önümüzdeki seçimde el ele verelim” dese, diyebilse rüştünü ispatlamış olacak.
***
Belediye başkanımız salonla vedalaşıp ayrılırken bizim masada çay molasına devam etti. Aynı gün köşemde çıkan "100. gün” yazımla ilgili gösterdiği olgunluk ve hassasiyete teşekkür ederim. 100. gün için toplantı yapmak yerine gazete ile anlatmayı tercih etmiş ama dağıtımdaki aksama evlere şenlik. Gazetenin elime geçmesine kadar sabredememiş duruma düşmüş olsam da; ben yazımı 99 günde değil, 107. günde yazmış olduğum için aceleci veya önyargılı kabul edilmem. Başkan geç kalma nedenlerini gözden geçirmeli. Bununla birlikte her şeyde bir hayır vardır diyelim, belki de yazıdan önce elime geçse yazım daha ağır kaçabilirdi. Artık önemi kalmadığı için üstten geçmiş olacağım.
***
Çay içmek için toplananlar çoğalınca konu benden çıktı Silivri ve sanayicilerin sorunlarına döndü. Altyapı, yol, kasis, asfalt derken; İDDMİB (İstanbul Demir Demirdışı Metaller İhr. Br. Başkanı) Rıdvan Mertöz’den teknik lise sözü alındı. Ekim ayındaki yönetim toplantısının Silivri’de yapılması kararlaştırıldı. Yer seçimi aynı zamanda yapılır ve başlanır. Sebep olma gururu ve övüncü bana yeter. Bilsem her ters yazımdan sonra bir okul kazanacağız hiç çekinmem. Üniversite konusunda nasıl bir yazı yazacağımı hala kestiremiyorum! Sürekli hayal kırıklığı yaşamak hiç hoş değil!
***
Köylerin mahalle olarak devir alınması, belde belediyelerinden zor olduğuna katılıyor ve 100 günü yetmemiş olma mazereti olarak kabul ediyorum. "Bu nedenle hiç bir şey yapamadık” demek tercih olabilirdi. Hele de Fenerköy Muhtarlığını ve mal varlığını devir almak çok uzun, çetrefilli ve de çetin olmuştur. Muhtarlık mal varlığını Silivri Belediyesinden kaçırabilmek için kooperatifler üzerine geçirmede rekor kırmış gözüküyor.
Teferruata girmeyeceğim. Lütfen benim bir önceki (100. gün) yazıma tekrar bir göz atın. Sonra da gazete Silivri’nin 100 gün sayısını bulabilirseniz baştan sona inceleyin. Başlıkları sıralıyorum; Işıklar’a ikinci 5 yıllık vize – Vali Mutlu Silivri’de çok mutlu oldu – Topbaş Işıklar’ı ağırladı – Sarıgül; "Daha çok çalışacağız.” - Kılıçdaroğlu Belediye Başkanlarıyla buluştu – Yılın Belediye Başkanı Özcan Işıklar – İş sözleşmesi imzalandı – Silivri’de 23 Nisan – Büyüksinekli, K. Sinekli, B. Kılıçlı, Beyciler, Çeltik, Seymen, Çayırdere, Sayalar, Danamandıra, Fener, Akören ziyaretleri – Silivri Expo – Nazım şiirlerle anıldı – 2014 Yaz Spor okulları – 7. kez Silivri’de yarıştılar, 14 Ülkeden 960 Köpek katıldı – Çocuğunuz hangi meslekte daha başarılı olur? – Muhtarlarla buluşma – Kent Konseyi genel kurulu – Yağlı güreşler nefes kesti – Mimarsinan gün sayıyor – Yeni Mahalle sahasına kavuştu – Alipaşa spora hazır – Gazitepe spor sahası tamamlandı – Annelerimize dikiş seti – Selfie modası – Börek festivali – Ortaköy salonuna kavuştu – Kapışmak, Sarızeybek, Özkan söyleşileri – Silivri’de dolu dolu yaz programı.
"Helal olsun başkana çok çalışmış” diyorsanız mesele yok. Ben sonraki yüz günlerde daha iyi olabileceği umudumu muhafaza etmek istiyor ve SİAD iftarından ayrılırken "Arkandayız başkanım” diye bağırma mecburiyeti duyan beyefendiye ithaf ediyorum.
Kendi adıma arkada olmaktansa önde olacağımı, zaman zaman çay bahanesiyle yan yana gelme isteğimi belirtirim. İlerideki 100 günlerde daha iyi şartlarda, daha güzel bir Silivri için yapılanlarla övünmek üzere;
Kim nereyi kendine uygun görürse orada kalsın…
ÖZEL TEŞEKKÜR
Urla Kadıovacık Hatıra Ormanına bizim adımıza 5 adet fidan bağışlayan eski meclis üyemiz İlknur Sönmez’e teşekkür basit kalacak. Benim gibi adamı duygulandırmayıp ağlatabilen iki insan Hakan Kocabaş ve İlknur Sönmez’e karşı sözün bittiği yerde ilaveten, kelimelerin ve satırların bittiği yerdeyim. İyi ki varsınız…