Üç yıllık restorasyon sürecinin ardından Piri Mehmet Paşa Camisi'nin resmi açılışı dün Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve İstanbul Valisi Vasip Şahin'in katılımıyla gerçekleşti... Uzun zaman böyle bir hareketlilik yaşamamıştık. Camimizin restorasyonu ve tekrardan ibadete açılışı hayırlı olsun. Tamamlama süreci darısın diğer, kaplumbağa hızında ilerleyen, restorasyon çalışmalarımıza. Mimar Sinan Köprüsü Allah'a emanet restore ediliyor. Kalite, süre denetimi hak getire… Köprüde bir çalışma hareketliliği de yok zaten. Kışın soğuktan, yazın da sıcaktan çalışılmıyor muhtemelen! Dolayısıyla iş bitmiyor…
Köprü demişken, Boğluca'nın dere ıslah ve kamulaştırma çalışmaları da Hızır Ilkın'a dayandı ve tıkandı… Haziran ayında köprü ayağının üzerine inşa edilen binada yıkıma başlanacağı söylendi gelen giden yok… Ama bu mevsimde orada yıkım nasıl olacak akıl kârı iş değil… Silivri zaten alt yapı çalışmaları ve yol düzenlemeleri sebebiyle araçlar için Cehenneme dönmüş vaziyette. Ne bitmez çilemiz varmış… “Silivri cezalandırılıyor” diyor bir büyümüz… Hizmet ve yatırım yapma gayretini halkın tam tersi biçimde hissetmesi düşündürücü… Ama bunun üzerinde kafa yorması gerekenler hiç oralı değil…
***
Silivri'de kulisler daha doğrusu belediye hafta başından bu yana Başkan Özcan Işıklar'ın son görevlendirme inisiyatifini konuşuyor. Halka İlişkiler Müdürü Meral Türkmen Terlikçi, doğum izninin ardından Kültür Müdürü olarak göreve başlıyor. Başkan Işıklar'ın açıklamasına göre Duygu Kartal yaz sonuna kadar Halka İlişkiler Müdürlüğü görevini yürütecek. Işıklar sonrası için “Terlikçi Halkla İlişkilerin başına dönecek” dedi. Sonrası konusunda şimdiden bir şey söylemek bence zor.
Başkan Bey'in sürpriz kararlarını bilenler bilir.
Işıklar'ın üçüncü dönem adaylığı hususundaki ipuçlarını hatırlayalım mı bu kararı çerçevesinde…
*Işıklar kalacağına göre ekibinde önemli yeniliklere gidecek…
*Tartışma yaratan isimlerle yola devam etmeyecek…
*Yıpranmışlıklarını, halkla ilişki ve iletişiminde iyileşme yoluna gidecek…
Geçen gün uzun bir aradan sonra yaptığımız özel sohbette Işıklar, “Artık duygusal karar vermeyeceğim” dedi (bunu yazmam çok doğru değil belki ama...) Başkan Bey'in huyunu bilenler bilir, bilmeyenler için yazayım; zorla hayatta bir şey yaptıramazsınız, iyilikle canını alırsınız, gıkkı çıkmaz…
Kendi bildiğinin dışına onu panzer gelse çıkartamaz… Ezilir onun altında ama istediği ve aklının (daha çok kalbi her ne kadar bu durumu terk etmeye çalışsa da henüz başarılı olduğu söylenemez…) buyurduğunun dışında bir şey yaptıramazsınız. Kendisine söylenenler ve anlatılanlardan çabuk etkilenir ama kafasının karışıklığını hızla toparlayıp, bildiğinden şaşmama noktasına mıhlanır.
Yeni mi çıktı hep mi vardı tam kestiremediğim bir de inatçılığı türedi başımıza, üzerinde uğraşacak (m)eziyeti azmış gibi : ) Fiziğin etki tepki kanunu her gün kanıtlamak göreviymiş gibi bir şeyi ondan ne kadar çok ısrarla yapmasını isterseniz o kadar çok yapmamasını sağlarsınız!
Ekip eleştirilerine maruz kaldıkça eksiklik, ihmal ve hatalara rağmen sahip çıkmak ısrarını sürdüren Işıklar, üçüncü döneme hazırlanırken kendisini yormayan, yönetimini kolaylaştıran, sorun değil çözüm yaratan bir ekip amaçlıyor (hayal mi ediyor desek :)
Nereden mi biliyorum? Yazdıklarımın içinde üç cümle dışında ağzından duyduğum bir şey yok. Geri kalanı benim hüsnü kuruntum : ))) Işıklar'ın konuşmasına gerek yok ki yüzüne, hareketlerine bakın benim yazdıklarımı okursunuz zaten…
Başkan Bey'i tabi ekibine ayar çekmek tek başına kurtarmayacak. Kurtarmayacak derken; huzursuzluk, endişe ve streslerinden… Huzur ve rahatlığa ihtiyaç duyuyor, sırtını yaslayacağı, gözü kapalı güvenebileceği kimselere etrafında çok ihtiyacı var.
Tabi bunun için kendi arızalarını da tamir etmenin yolunu bulmalı : )) Arabaların belli arızalarında yanan lambaları oluyor ya işte kendinde sinyal verenleri görmeli Başkan Bey… Tabi bunun için egosunu bir yana bırakıp, olgun kişiliğinin hakkını vererek, aklından emin olarak, bilgi birikimini özümsemiş yaklaşımla hareket etmeli… 7 yıldır taşıdığı ve her gün arttırdığı gücün kendisini zehirlediğinin farkına varmalı. “Sevginar ben sana ne yaptım da bunu yazıyor veya böyle düşünüyorsun” diye geçiriyordur şimdi aklından. Kendisi olabildiği ender insanlardan biri olduğumu düşünüyorum. Bana kötü bir şey yaptığı için yazmıyorum bunları. Sadece benim gördüğüm Işıklar'ı, sarf ettiği çabayı herkesin görmesini istiyorum. Kusursuz mu, yeterli mi, hatasız mı, eksiksiz mi? Değil… Seçilen o : )